Uydurdum translate Portuguese
654 parallel translation
— Ben de. Şimdi uydurdum.
- Nem eu. lnventei-a agora.
Ben de sana uyan sözler uydurdum.
E pus o teu tipo de palavras nela.
Dinle, bütün bunları uydurdum, çünkü bütün bu olanların bir hata olduğunu sandım.
Inventei isso, por achar que era tudo um erro.
Sence bunları uydurdum mu?
Achas que inventei tudo?
Kendi çıkarlarıma uygun bir Tanrı bile uydurdum.
Inventei Deus para servir os meus propósitos.
Ben uydurdum.
Eu o inventei.
Senin için bahaneler uydurdum.
E pedi desculpas pela sua ausência.
Pekala, onu uydurdum ama bu, gördüğüm şeylere inanman içindi.
Bem, eu inventei isso para que tu acreditasses nas minhas outras visões.
Hayır, galiba şimdi uydurdum.
Acho que acabei de o inventar.
Uydurmamı söyledin, ben de uydurdum.
Aconselhou-me a inventar e eu inventei.
Michael Corleone hakkında bir sürü şey uydurdum, onları memnun etmek için.
Por isso, inventei muita coisa sobre Michael Corleone, porque era isso que eles queriam.
Seni ben uydurdum, değil mi Eddie?
Eu inventei-te, não é Eddie?
Her şey gibi seni de ben uydurdum.
Eu inventei-te como todas as outras coisas.
Tanıdığım erkekler... çekip gidince, "Gerçek değildi, ben uydurdum" derdim.
Os homens que eu conheci depois que ele se foi, eu digo-te, não eram reais, eu os criei.
Onu şimdi uydurdum.
Acabei de inventá-lo.
Her şeyi uydurdum.
Inventei.
- Bilmiyorum, şimdi uydurdum.
- Não sei, inventei agora.
Belki de ben uydurdum.
Se calhar foi um sonho.
- Ben uydurdum.
- Inventei-o.
Sullivan'ı uydurdum.
Inventei o Sullivan.
Ben Chopin'i biraz uydurdum, sen fazla tepki gösterdin.
Eu fingi sentir Chopin e tu fingiste a emoção.
Çünkü ben uydurdum.
É porque eu acabei de inventar isto.
Son 17 dakikadır söylediklerimi kafamdan uydurdum.
Nos últimos 17 minutos estive a mentir sem parar.
Hepsini uydurdum.
Inventei tudo.
Sekiz yıl önce yemek yerken uydurdum.
lnventei-o para ai há 8 anos quando estava a jantar.
Hepsini ben uydurdum.
Inventei esta treta toda.
İş bulabilmek için uydurdum.
Preciso de emprego, por isso menti.
Pelesenk diye bir hayvan yok muydu, yoksa uydurdum mu?
Bom, há um animal chamado bálsamo, ou terei sonhado?
Kendim uydurdum.
Fui eu que inventei.
- O öyküleri uydurdum.
- Isso foi tudo inventado por mim.
Salak, uydurdum tabii.
Não parvo, inventei.
Ben onu ofistekilerle dalga geçmek için uydurdum.
Disse isso a toda a gente.
İşi alabilmek için sahte lisans uydurdum.
Tive de falsificar uma licença para me empregar. Hannibal, tu queres montes de coisas...
Adını ben uydurdum.
Inventei o nome.
Onu kızdırmak için uydurdum.
Inventei aquilo para o chatear.
Tiyatroya gideceğim diye bir yalan uydurdum.
Inventei a desculpa do teatro...
Uydurdum.
Inventei agora mesmo.
Ben uydurdum.
Eu inventei tudo.
Hayır, şu anda uydurdum.
Não, inventei isto agora.
Onlara bir sürü yalan uydurdum.
Dei-lhes uma pratada de petas.
O bir süper hacker. Önce Nova onay kodunu kırdı... sonra, lisanı için şifresini çözdü... Bunu hep beraber barda otururken uydurdum.
Primeiro, ela descobre o código de acesso da Nova... aí, ela decifra a linguagem... que eu inventei, tudo, ficando sentada no bar.
Ve uydurdum.
E eu inventei tudo isto
Uydurdum.
Eu inventei
Ayak hikayesini ben uydurdum, çünkü...
Eu inventei a estória do tornozelo, porque...
Onlara seninle buluşabilmek için çalışacağımı söyleyerek yalan uydurdum.
Mas disse que tinha que estudar porque queria estar contigo.
Tamam, itiraf ediyorum, hepsini ben uydurdum çünkü...
Está bem, admito que eu estava a inventar isso só porque tu és...
Bunu şimdi uydurdum.
Fiz uma piada.
Telefonla ilgili bir bahane uydurdum.
Inventei uma desculpa quanto ao telefone.
"Ürik" zehirlenme, su şişesi hepsini uydurdum.
A Uromisitosis, a garrafa de água, tudo inventado!
- Uydurdum.
- Inventei. - Não.
Uydurdum.
O Marcus perdeu-se no seu próprio museu.