Uymadı translate Portuguese
750 parallel translation
- Ancak karakterine pek uymadı.
- Parece muito tola para si.
- Al şunları... yoksa seni, emirlere uymadığı için vurulan adam olarak hatırlayacaklar.
- Aceita-os... ou eles se vão lembrar de ti, como o tipo levou um tiro por desobedecer a ordens.
Gerçi pek odaya uymadı.
Só que não condiz muito com a sala.
Beyaz adam geçmişte barışa uymadı.
O homem branco já mostrou no passado que não manteve a paz.
Oğlum, Fetterman niye emirlerime uymadı?
Filho, por que Fertterman desobedeceu minhas ordens?
Beyler, yarın sabah Cenevre'den gelen adam kampa uluslararası konvansiyona uyup uymadığımızı görmeye gelecek.
Senhores, amanhã de manhã vem cá o homem de Genebra para inspeccionar, e verificar se estamos a respeitar a Convenção Internacional.
A, niçin gömleği dışarıdaydı? B, niçin emirlerime uymadınız?
Por que ele tinha a camisa para fora e por que não me obedeceram.
- Kullandım, ama kilide uymadı.
- Usei, mas não entrava na fechadura.
- Anahtarın neden uymadığına şaşıyor.
A pensar por que é que a chave não entra.
" Sanık uyarı sirenine uymadığı için Memurlar, Andrew T. Bleeker ve Peter B. Chandler tarafından tutuklandı.
"O sujeito foi perseguido pelos agentes Andrew T. Bleeker e Peter B. Chandler" "e, a seguir, não respeitou o sinal da sirene. Então o sujeito..."
Senin düşüncelerine uymadığımız için üzgünüm.
Lamento não correspondermos ao teu pensamento.
Geçen defa Bayan Holmwood'un emirlerine uymadığımda ne oldu biliyorsunuz.
Sabe o que aconteceu da última vez que eu desobedeci às ordens da Sra. Holmwood.
Bu kez önemli bir kanuna uymadık.
Infringimos uma lei das grandes desta vez.
O zaman birlikte asılırız. Emirlere zaten uymadık.
Então enforcamo-nos juntos.
Demokrat ruhuma uymadığı için eğitime katılmadım.
Nao quis seguir o curso... Por democracia!
Dur emrine uymadı ben de ateş ettim ama kaçtı.
Desobedeceu a uma ordem para parar, por isso disparei, mas ele fugiu.
Aldığımız elbiselerden bazıları üstüne uymadı.
Algumas das roupas que comprámos näo lhe serviam.
Evet öyleydi, ama, mobilyalara uymadığı için doğal haline dönmesini rica ettim.
Era, mas a cor não dava com a decoração. E eu fi-la voltar à cor natural.
Yaşamım asla birisine uymadı. Babamın ayrı bir dünyası var.
Nunca conheci ninguém como ele antes.
Emirlere uymadınız.
Desobedeceram ás minhas ordens.
Peki öldüğümüzde, sen vicdanına uyduğun için cennete gittiğinde... bense vicdanıma uymadığım için cehenneme gittiğimde, cemaat ruhuyla bana katılır mısın?
E quando morrermos e fordes para o céu por seguirdes a vossa consciência... e eu para o inferno por não seguir a minha, acompanhar-me-eis, por camaradagem?
Ve Paul, boyanın rengi tam olarak uymadı!
E a cor das paredes não era para ser bem esta!
Fakat o buna uymadı.
Ele tentou fugir.
Emirlere uymadığı için Seyahat izni derhal iptal edildi.
Excedeu as ordens que tinha. A licença de viagem foi logo cancelada.
En başta tavsiyemize uymadıkları için iki kere aptallar.
Ainda maiores idiotas por ignorarem o nosso conselho.
Neden emre uymadın?
Desobedeceste.
Dün bunlardan bir tane aldım ve tüketicime uymadı ama markette başka yoktu.
Comprei um, ontem, e não se adequa ao meu consumidor, mas a loja não tem do outro tipo.
Krallığın, üstüne uymadığını anlıyor.
Agora já sente que o título lhe fica largo...
Yeraltı istasyonlarının bir sığınak olarak kullanılmaması kararlaştırılmıştı. Ancak insanlar buna uymadı ve yetkililer de bu durumu kabullendi.
Decidiu-se que as estações de Metro não seriam abrigos, mas as pessoas usaram-nas e as autoridades tiveram de aceitar.
Ama... Roma Dua Merasimleri'nde yazan şartlara uyup uymadığına dikkatlice baktım.
Mas a verdade é que satisfaz as condições exigidas no "Ritual".
Beyazların radyo istasyonları da onu çok sert buluyor... kendilerine uymadığını söylüyorlardı.
E a maioria das estações brancas pop, diziam... que era muito pesado e não dizia nada ao público.
Alman nüfuzu altındaki demiryolu çalışanları ve polisler, çağrıya uymadı.
Os trabalhadores ferroviários e os polícias, sob controlo alemão, não acederam.
Ancak Savaş Bakanı General Anami buna uymadı.
Mas o ministro da Guerra, o General Anami, não concordou.
Pinback'in üniforması bana uymadı, İç çamaşırları ise çok büyük, bu görevde kalmak istemiyorum artık, tek istediğim dünyaya geri dönmek.
O uniforme de Pinback fica-me mal, a sua roupa interior é enorme. Não pertenço a esta missão, quero regressar à Terra.
Size söylemiş miydim? Ofiste, yerde bulduğumuz anahtar kapıya uymadı
Cheguei a dizer-lhe que a chave que foi encontrada no chão não dava para aquela fechadura?
Sözleşmeye uymadın, mahkemede görüşürüz!
Vou processar-te por quebra de contrato!
- Emirlere uymadılar.
- Foram além das ordens que tinham.
Ama ne kadar çok çalışırsa çalışsın, mükemmel çokyüzlüler ve gezegenlerin yörüngeleri birbirlerine fazla uymadılar.
Mas por mais que se esforçasse, os sólidos e as órbitas planetárias, não concordavam entre si muito bem. Porque é que não funcionava?
Görevini acil durumda terkettin ve emirlere uymadın.
Deixou o seu posto num momento crítico e desobedeceu às ordens,
Bir İngiliz yasasına uymadı diye bir Hintliyi öldürürse, Hintli de başkasının ülkesinde uyguladığı için onu öldürebilir diye yazdım.
Puro e simplesmente escrevi que quando um inglês mata um indiano, por este último ter infringido a lei, os indianos devem matar os ingleses que representam a lei num país estrangeiro.
Cezaevimiz müdüriyeti son zamanlarda bazı mahkûmların cezaevi kurallarına gerektiği gibi uymadığını müşahede etmiştir.
A direção da prisão constatou que certos condenados não obedecem as regras do estabelecimento como é devido.
Aslında ilk önce Washington'a yolum düşmüştü, ancak devlet bürokrasisi bana hiç uymadı. Çok sıkıcı geldi.
Na verdade, comecei a funcionar num computador em Washington, mas a burocracia do governo nunca me satisfez.
Ancak Düke olan aşkından dolayı bu emre uymadı ve ona bir erkek çocuk doğurdu.
Por amor ao Duque desobedeceu e teve um filho...
Peki Sizin Uymadığınız Kurallar Ne Olacak? Revillas'ın Nedeni, İşte Orada..
Não siga essas regras à risca, porque os Revillas andam por aí.
... Alman yetkililerce verilen emirlere uyup uymadığınıza bakacağız.
... e o cumprimento dos editais das autoridades alemãs
- Programıma uymadı.
Não me foi possível.
Bunu biliyordunuz ama uymadınız.
Sabiam e não cumpriram.
Uymadınız!
- Você não seguiu.
- Bu da uymadı.
Não me servem!
Uymadığın taktirde suçlusun.
Se não agir, será considerado também culpado.
Bu uymadı!
Mas não, isso não.