Uyuz translate Portuguese
690 parallel translation
Uyuttuk tabii uyuz çiftçi.
Pois foi, seu velho camponês.
Uyuz köpeğinin de!
E mais o cão sarnento!
- Uyuz.
- Canalha.
Bu uyuz hırsızı lanetlemeye izin var mı?
Me me permite amaldiçoar esse imundo ladrão?
Şu uyuz köpeği getir, Jody.
Traz esse cão inútil, Jody.
Uyuz köpek!
Cão de um raio!
Seni kirli, uyuz, köstebek bacaklı, sinsi yürüyüşlü, berbat çakal eniği!
Seu sujo, sarnento, toupeira, filho miserável de um coiote!
Çekil kenara, seni uyuz...
Sai do caminho, rafeiro...
Şu uyuz köpeğe bir bak. Hey. Bırak.
Ora, seu vira-lata!
O uyuz bunu hak etmişti.
Esse cretino o merecia.
Yarın kendimi kaşıyabileceğim. Bu uyuz şeyi pencereden atabileceğim.
Vou-me poder coçar como qualquer pessoa, e vou atirar esta porcaria pela janela fora.
Şu uyuz kayınbiraderim, Ona dedim ki ; "Poker oyuncusu olduğunu mu sanıyorsun"
Este rasca do meu cunhado, digo-lhe "Pensas que és jogador de poker?"
Priam, bunlar cιlιz, uyuz, aksak... içi geçmiş hayvanlar.
Priam, são uma cambada de pilecas cegas, esparvoadas, cansadas e velhas.
Uyuz köpekler.
Cães nojentos.
Sizi uyuz köpekler!
Seus sarnentos!
- Şu uyuz ihtiyar kedin hâlâ duruyor mu?
- Ainda tem esse gato sarnento?
- Tanıdığım bazı uyuz ihtiyarlardan daha üstün.
Muito mais que alguns que conheço.
Sen ve senin şu yufka yüreğin, beni uyuz ediyorsunuz.
Tu causas-me nojo, tu e o resto desses corações moles.
Seni uyuz!
Cabrão!
" Tüyleri diken diken eden taze kahve sizlere heyecan verici yeni kolera uyuz, uyurgezerlik, ödem, frengi, kuduz ve baş mantarı getiriyor.
" O café fresquíssimo que lhe traz a entusiasmante nova cólera, rabugem, sonambulismo, hidropisia, blenorragia e cabeça de atleta.
- Seni uyuz...
- Olha lá, fedelho...
Hey, kedi burdan onu uyuz etmeye ne dersin?
Ei, gato, não queres bazar agora?
Lobi uyuz kapacak.
- Tem uma certa sujidade.
Nerede bu uyuz sokak?
Onde é que fica a rua?
Uyuz herifin tekisin sen.
Você é um grande chato, sabia?
Sandıkta uyuz falan mı var?
A caixa apanhou sarampo ou alguma coisa?
Söyle bakalım, seni pis küçük uyuz sürüngen.
Cospe lá, minha lagartixa sarnenta horrorosa.
Hadi evinize, uyuz köpekler.
Vão para casa, seus nojentos.
Bu uyuz iti mi salacaksın?
Esse cão?
Hayır! Beni uyuz etme!
Não sejas irritante.
Ne uyuz herif.
Cabrão simpático.
- Sen niye beni uyuz etmeyi kesmiyorsun?
- Porque não deixas de me chatear?
Aylak! Sana gelince uyuz köpek, seni yakalayacağım.
E quanto a ti, nojento rafeiro...
- Çok uyuz.
- Muito desajeitados.
Ya da öfke, uyuz olmak, intikam kadar basit şeyler olabilir.
Ou pode ser simples como a ira, frustração, vingança.
Uyuz falan mı oldun?
Estás com uma alergia?
Uyuz herif.
Um chato!
Uyuz.
- Como? - É chato.
Ne uyuz herif!
Que chato!
Sırf uyuz olayım diye.
Faria, sim. Faria só para me irritar.
Hadi koparsana uyuz it.
Trinca aí.
Üç hayli uyuz inek, Colin isimli bir Alman köpeği, ve de, kırkların son demlerinde minik bir tavuk.
População : três vacas imundas, um basset chamado Colin, e uma pequena galinha nos seus quarenta e tais.
Damga resmi, pencere vergisi, bataklık sigortası, tavuk yemi, köpek bisküvisi, inek için uyuz merhemi...
Selo branco, imposto, seguro contra pântanos, grão para a galinha, biscoitos de cão, cosméticos para vaca. As despesas nunca mais acabam.
Bu "uyuz şey" den nefret ettiğini sanıyordum.
Pensei que odiavas essas "tretas lamechas".
Suffolk Bataklıklarında, üzerinde bomboş bir hükümet konağı olan, çeyrek dönümlük cıvık bir bataklık. Üç hayli uyuz inek, Colin isimli bir Alman köpeği, ve de, kırkların son demlerinde minik bir tavuk. Nüfus :
Menos de meio hectare de terreno pantanoso no fim do mundo, com uma câmara municipal vazia.
Damga resmi, pencere vergisi, bataklık sigortası, tavuk yemi, köpek bisküvisi, inek için uyuz merhemi...
O imposto de selo, imposto sobre portas e janelas, seguro para o pântano, ração para as galinhas, biscoitos para o cão e unguento para a vaca. - As despesas são muitas.
Tetanoz, humma, kuduz, uyuz, amfizem.
Tétano, gangrena, raiva, lepra, efísemas...
Bu senin berbat uyuz Sevgililer Günü hediyen. Buyur.
É o teu presente de dia dos namorados por isso aqui vai.
Önemli olan şu, dünkü uyuz büyüyüp harika ve verici bir erkek olabilir.
O importante é que o cromo de ontem pode tornar-se num homem bom e generoso.
Bir şey söylemeyecek misin? O uyuz forvete iyi yapıştırdın. 6 ay oynayamayacak.
És um homem! Não vais dizer nada? Deste uma bela lição ao flanqueador...
Her şey üstüme üstüme geliyor. Nankör kızıl karı, uyuz çocuklar.
- O que aconteceu, pai?