Uzadı translate Portuguese
798 parallel translation
Uzadıkça uzadı artık.
Está se tornando uma figura redonda!
Bu işin çok uzadığını söyle.
Diz-lhe que isto já foi longe demais.
Bu konuşma da yeterince uzadı bence.
E acho que esta conversa já foi longe de mais.
ffolliott, bu mesele yeteri kadar uzadı.
Isto já foi longe demais. Onde está a Carol?
Bu kadar resmi asan kişiyi hayal edemiyorum. Üstelik neden bir insan böyle bir işle uzun uzadıya uğraşır ki?
Mas não imagino quem vá fazer isso, nem por que o consideraria fazer.
Senin zamanını harcayıp her şeyi uzun uzadıya açıklamamı istemezsin.
Não tenho tempo para uma simples explicação.
Sorununu uzun uzadıya düşündüm.
Estive a dar, ao teu problema... a mais séria consideração.
Bazıları çok bile uzadığını düşünüyor.
Mas há quem pense que fiquei tempo demais.
Aynı makaslar hâlâ sendeyse benim saçım biraz uzadı Delilah.
O meu cabelo também está longo.
Uzun uzadıya fikir yormanın âlemi yok.
É é preciso muito para te pôres a sonhar.
Bu, çok uzadı.
Isto está indo longe demais.
Ben de Peder Lonergan'la uzun uzadıya konuştum.
Eu tive uma longa conversa com o padre Lonergan.
Anne, boyun mu uzadı senin?
Mãe, está mais alta.
- Sadece bir çocuk. Senin dilin fazla uzadı!
Responde só quando fores livre!
Şaka gereğinden fazla uzadı.
A brincadeira já foi longe demais.
Elbette, ilişki uzadıkça ve onu daha iyi tanıdıkça...
Quanto mais e melhor as conheço...
Gölgelerin boyu epey uzadı.
O sol dá uma boa sombra agora.
Hayatım pamuk toplamakla geçti, ne uzadım ne de kısaldım.
Eu fui sempre um pé rapado, toda a minha vida de miséria.
Herhalde yöntemlerim üstünde uzun uzadıya durmaya gerek yok.
Penso que não é preciso perder tempo a explicar os meus métodos.
Savaş uzadıkça, benim sadakatim azalıyor.
Quanto mais dura, mais pequenas são as minhas lealdades.
Ders biraz uzadı.
A minha aula prolongou-se um pouco.
Varlığımı uzun uzadıya kapsamlı bir şekilde anlatmaktansa bir cin olduğumu söylemeyi kâfi buluyorum.
Em vez de fazer uma prolongada e genérica explicação da minha existência, é suficiente dizer que eu sou um génio.
Sanırım fıstık ezmesi yemekten bu kadar uzadı.
Deve ter sido da manteiga de amendoim.
Ama uzadım ve dengemi kaybettim.
Agora, estou tão alto que caio.
Fransa'da savaş uzadıkça etekler kısalıyordu.
Em França, quanto mais a guerra durava, mais curtas iam ficando as saias.
Sevgili Tomas... Bu mektup çok uzadı.
Meu querido Tomas... esta carta acabou ficando longa.
- Evet, tekrar uzadı.
- Sim. Acabou de crescer.
Yeni bir oyun icat ettik, kim bir sakalın uzadığını görürse 15 puan, alıyor ve 10.000 puanı bulan kazanıyor.
Inventamos um jogo novo. Cada vez que vemos um barbudo, contamos quinze pontos.
Bu iş çok uzadı.
Isto é uma vigarice.
- Bu oyun gereğinden fazla uzadı.
- Este jogo já foi longe demais.
Ama çok uzadı, keşke gelse.
Mas já se passou tanto tempo. Oxalá ele voltasse.
İlk sıradaki sürücüler yarışa hazır olduklarını belirtiyorlar. Elleri havada uzadı.
Os pilotos da fila da frente assinalam que estão prontos para arrancar, com as mãos estendidas no ar.
Bu tatlı kızın dolapta adam sakladığı saçmalığı çok uzadı.
Tanta coisa por um disparate aquela simpática rapariga escondendo um homem no armário.
Bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim ama, Adalet Sarayı'nda işim uzadı.
Desculpe telefonar a esta hora mas tive de ficar no Tribunal até tarde.
Bu komedi çok uzadı artık.
Esta comédia já durou o suficiente!
Sonunda, insan ömrü uzadı.
Com o tempo, até a esperança de vida aumentou.
Bu akşam stüdyomuzda her şeyi çok uzun uzadıya söyleyen bir adam var.
Temos esta noite no estúdio um homem que diz as coisas com muitos rodeios.
Her zaman her şeyi çok uzun uzadıya mı söylediniz?
Diz sempre as coisas com muitos rodeios?
Fark etmeden edemedim her şeyi uzun uzadıya söylediğini iddia eden biri için son iki cevabınızda bu lafı uzatan özellikten çok az vardı.
Não posso deixar de reparar que para alguém que afirma falar sempre com muitos rodeios, as últimas respostas têm pouco dessa qualidade que descreveu.
Şimdi uzun uzadıya konuşmaya başladınız işte.
Agora já começa a falar com muitos rodeios.
Bu iş uzadıkça da vazgeçmeye başlıyorum.
Quanto mais tempo aqui ficar, o menos me importo.
Bu şaka çok uzadı artık.
A brincadeira já durou demais.
Lolita. Saçın uzadığında bundan bir tarak yapabilirsin.
Toma, faz um tufo aqui, quando o cabelo crescer.
Senin dilin çok uzadı, Luther.
- Fala demais, Luther.
Tartışmalar uzun uzadıya sürerken, konu sonunda geldi çattı "kapok" konusunda düğümlendi.
Por fim, a discussão enrolou, segundo me lembro, na questão da capoca.
Bunu veremem, ama size uzun uzadıya dil dökmeyeceğim.
Não posso, mas farei uma boa proposta.
Hitler'in yeni genelkurmay başkanı Zeitzler durumu uzun uzadıya düşündü ve ona şöyle dedi :
Zeitzler, o novo Chefe do Estado-Maior de Hitler, examinou bem a situação e disse-lhe :
Savaş uzadıkça tükenmişliğin, yokluğun, hastalığın ve bu tür şeylerin etkisiyle kayıp vermeye başlıyorsunuz.
Numa guerra que se arrasta temos baixas devido aos efeitos secundários da exaustão, privação, doenças e coisas do género.
Bu iş çok uzadı ama.
Já chega.
Bu şaka çok uzadı.
A brincadeira já durou demais.
Uzadı.
Ele bazou.