Uzağa translate Portuguese
3,850 parallel translation
Ikki çok uzağa gitmiş olamaz.
Ikki não deve ter ido longe.
Tek dolumla diğer elektrikli araçlardan daha uzağa seyahat edebilir miyim?
Consegue maior autonomia com um único carregamento do que qualquer outro veículo eléctrico?
- Uzağa yürürsen görürsün.
- Se te afastares, vês isso.
Çok uzağa gideriz özel bir yere bir tropikal adaya. Gerçeğine.
Iremos algures bem longe, para um lugar especial numa ilha dos trópicos, uma verdadeira...
Biliyor musun, kocam ne zaman uzağa gitse Yani, doğal olarak çok üzülürdüm Böylece kendime yeni bir hayat kurmak için buraya gelmeye karar verdim.
Quando o meu marido morreu, fiquei muito transtornada e decidi vir para aqui e começar uma nova vida.
Hayır, dinle. Olabildiğince hızlı uzağa kaç.
Não, ouve, foge o mais depressa possível para bem longe.
Apple II. Sizi ne kadar uzağa götürebileceğini bilemezsiniz.
Com o Apple II, não há como dizer o quão longe o poderá levar.
Sadece çok uzağa gitmeyi riske alanlar, ne kadar uzağa gidebileceklerini görürler.
"Apenas aqueles que arriscam demais podem realmente descobrir até onde podem ir." Vamos lá fazer isto.
Buradan kaçabildiğin kadar uzağa kaçmanı istiyorum.
Quero que te afastes o máximo possível daqui quanto conseguires.
Bu, Stancroft'un tıkaçlarla en uzağa kim işeyecek diye yarışmasından başka bir şey değil
Isto é o Stancroft e o seu concurso de irritações com seus críticos.
Sadece kötü toprakları geçmek isteyenler bu kadar uzağa gelir.
Só os que pretendem atravessar as Badlands vêm tão longe.
Bu sefer çok uzağa geldin.
Desta vez, chegou longe.
Konu, istediğini elde etmek için seni ne kadar uzağa itmeye geldiğinde pek de aziz sayılmaz.
Quando se trata de como longe ele está disposto empurrá-lo para obter o que ele quer, ele é, sem dúvida nenhuma Santo.
Aileni burdan uzağa götür.
Leva a tua família para longe daqui.
Bu yüzden her şeyden yapabildiğimce uzağa gittim ve şimdi buradayım.
Então, fui para o mais longe de tudo o que pude e aqui estou.
Daha fazla uzağa gitmeyeceğim.
Eu não continuo.
Fazla uzağa gitmiş olamazlar.
Não podem estar longe.
Bu şekilde uzağa gidemeyeceksin, Lillith.
Não te vais safar, Lillith. Disparaste sobre o xerife.
otoban akışını bir sis perdesi olarak kullanarak, cesetleri yüzlerce mil uzağa gömerek.
Utilizam o tráfego da auto-estrada como cortina de fumo, despejando os corpos com vários quilómetros de distância entre eles.
Uzağa gidemezler.
Eles não vão longe.
Hepsinin uzağa gideceğini söylemiştin.
Disseste que farias com que tudo desaparecesse.
Dışarıda olup ormanlar ve gözün görebileceği kadar uzağa uzanan muhteşem bahçeler düzenlemek.
Viver lá fora. Plantar florestas, grandes e sumptuosos jardins, a perder de vista.
Onu birkaç kilometre uzağa bırak.
Deixe-o a alguns quilómetros daqui.
Kaçmaya çalıştı ama o ayağındakiyle pek uzağa gidemedi.
Tentou fugir, mas não chegou longe com aquela bota.
Cope'un söyleyiş tarzına göre, pek uzağa gitmemiş.
Pelo que o Cope disse, parece que não foi para longe.
Meseleyse yolculuk etmek istiyor musun,... ne kadar uzağa yolculuk etmek istiyorsun ve güneşin önemi var mı?
A questão é se queres viajar, o quanto longe queres ir e o sol é importante?
Yalnızca çok uzağa gitmeyi göze alanlar ne kadar uzağa gidebileceklerini görürler.
'Apenas aqueles que arriscam demais podem na verdade descobrir, até onde podem ir.'
Belki babası bu kadar uzağa gitmesini ihanet olarak gördü.
Talvez o pai entendesse essa possível distância como traição.
Roma'nın huzurundan bu kadar uzağa geleceğinizden bihaberdim.
Não sabia que ias afastar-te tanto dos confortos da mãe Roma.
Sizi şehirden ve onların gazabından uzağa göndereceğim.
Vou levar-vos para fora da cidade e para longe da ira deles.
Çok uzağa gitmiş olamazlar.
Não podem ter avançado uma grande distância.
Ama bilin ki kanımız size dağ yollarına erişme fırsatı sağlayacak. Roma'dan bize ölüm ve ızdırap getirenlerden uzağa.
Mas saibam que o nosso sangue conseguirá a oportunidade necessária para que conquistem os caminhos da montanha, para lá das mandíbulas de Roma que nos amaldiçoaram com morte e miséria.
Benim kadar uzağa gitmediğine eminim.
Vou bem até à alta. Pois, estou certo que não vai para tão longe quanto eu.
Barikatları kurmaya başlayın. Çok uzağa gitmiş olamazlar.
Montem bloqueios nas estradas, eles devem... estar mais perto do que julgamos.
Buradan git. Olabildiğince uzağa, kendine yeni bir hayat kur.
Sai daqui, vai o mais longe que puderes, começa uma nova vida.
Bize gereken Wilson için ilaç ve buradan olabildiğince uzağa gitmek.
Precisamos ir o mais longe e de drogas para o Wilson.
Fazla uzağa bakmana gerek kalmayacak.
Pega num pincel e encontra alguém que aches bonito. Não vais ter de procurar muito longe.
Yolumuzdan bu kadar uzağa mı?
Para tão longe do nosso caminho?
En azından, bu kadar uzağa getirdiğin için sağ ol.
Obrigada por teres vindo pelo menos até aqui.
Fazla uzağa gidemezsin.
Tenho-o debaixo de olho.
Ayrıca, şebekeden uzağa gidebilen kaynaklarınız yok.
Além disso, não tem os recursos para ir tão fora do sistema.
Şimdi, Bay Palmer... - Evet? - Ağrım ne kadar az olsa da beni çok fazla uzağa götüremezsiniz.
Sr. Palmer, mesmo que possa suportar a humilhação
Güneş Sistemi, Samanyolu... Ne kadar uzağa gitsek de hiçbir şey bulamadık.
De qualquer maneira, vai em frente e faz tudo o que desejas.
Ne kadar uzağa gidebilirsek gidelim bulunacak bir şey yok.
"Não há nenhum lugar onde ir, só em frente, percebes-te agora como estávamos então."
Bir an önce buradan olabildiğince uzağa git.
Foge para o mais longe que possas.
Çok uzağa gitmiyor, ama yine de gizliliğe ihtiyacı var.
Então, ele não se afasta, mas precisa de privacidade.
Pimi çektin mi, el bombasını uzağa fırlatmalısın.
Quando se tira a cavilha, deve lançar-se a granada.
Şimdi şu oyuncaklarınızı düzgünce uzağa atın.
Arrumem isso, já.
Bu fikirle fazla uzağa gidemeyiz. tamam mı?
- Não iamos muito longe.
Philly'den mumkun oldugu kadar uzaga.
O mais longe de Filadélfia que pudermos.
Uzağa gitmiyorum. Silah alabilir miyiz?
Podemos ter uma arma?