Uçan translate Portuguese
2,616 parallel translation
Uçan bir memeli ve bir balıkçı.
Um mamífero alado e um pescador.
Kanada'dan buraya uçan kelebeklerin çoğu hayatta kalmayı başardı.
Sobreviveu a maioria das borboletas que do Canadá para aqui vieram.
Uçan araba.
Um carro voador.
Moskova'da öğrencilerin yaşadığı bir bölgede çıkan yangında birisi uçan arabayı görüntülemeyi başardı.
Um espectador conseguiu tirar uma foto inédita de um carro voador durante um incêndio em Moscovo.
Uçan Volga'dan.
Do Volga voador.
Tam o anda, Japon gemileri üzerinde uçan ABD bombardiman uçaklarindan baska bir filo, inanilmaz bir vurus sansiyla dört Japon uçak gemisini batiriyor.
Nesse mesmo momento outro esquadrão de bombardeiros dos EUA sobrevoa os navios japoneses. Um incrível golpe de sorte... Eles afundam 4 porta-aviões japoneses.
Hedef uçan düşman zırhlısı!
Aponta ao couraçado voador inimigo!
Bunlar ölüm yarasaları, uçan canavarlar.
São monstros voadores.
Metro Şehri üzerinde uçan tanımlanamayan bir cisim tespit ettik, efendim!
Estamos a detectar um objecto voador não identificado sobre Metro City, senhor.
- Olamaz! - Uçan, çılgın çocuk yine!
É aquele voador maluco outra vez!
Tekme attırırım yattığım kadına Uçan tekme atarım bulaşana
A fumar erva com os amigos Com os meus amigos de verdade
Şu çitlerin arkasında sürünen, uçan, çamurda saklanan ne kadar canlı varsa sizi öldürmek ve gözlerinizi şekerleme niyetine yemek istiyor.
Além, para lá daquela vedação, todo o ser vivo que rasteje, voe ou esteja agachado na lama quer matar-vos e comer-vos os olhos como se fossem gomas.
Çünkü bu gezegende uçan tek şey ya da en büyük şey biz değiliz.
É porque não somos a única coisa a voar lá fora, nem a maior.
Ateşe uçan bir pervane gibi.
Como uma borboleta atraída pela chama.
Seni uçan dairene mi götürmemi istiyorsun?
- Tu queres que eu te leve ao teu disco-voador? Não!
İşte uçan dairen.
Ali está o teu disco-voador.
Adamların uçan daireyi arasın.
Os seus homens que examinem a nave espacial.
Bak, seni uçan dairene götüreceğimi söylemiştim tamam mı?
Eu disse-te que te levava até à tua nave espacial, ok?
Uçan daire, parçalara ayırılıp, araştırılmak üzere bilinmeyen bir yere götürülüyor.
A nave vai ser levada para um local secreto onde será desmontada e estudada.
Uçan daireden uzaklaşın!
Afastem-se da nave espacial...
Aslında bana onun yanımda havaya uçan et parçaları saplandı. Etten şarapneller.
Voaram pedaços dele, na minha direcção, como retalhos de carne.
Yani uçan bir şeyin içinde ölme korkusu.
Significa medo de morrer voando!
Uçan araba.
Carro voador.
Uçan araba 2.
Carro Voador 2.
Üzerinde garip kıyafetlerle garip bir yerde uyandın. Üzerinizde uçan garip bir araç tarafından tutsak alındın.
Acordas num lugar estranho, vestida com roupas estranhas, enclausurada por um ser estranho que flutua num estranho aparelho.
- Ve de uçan.
- E voam.
Yakaladım seni ufak uçan böcek
Já te apanhei, sua abelhinha inocente!
Ama şaşkınlıkla uçan küçük bir tüye dokunmak Tanrı'yı memnun etti.
" Mas agradou ao Senhor tocar numa pequena pluma de tal modo que ela voou alto.
Uçan halıyla mı?
Num tapete voador?
Onlar bizim uçan çocuklar olabilir.
Podem ser os nossos rapazes voadores.
"Uçan Adamlar" Olarak bilinen
"Os rapazes voadores".
"Uçan Adamlar"?
"Rapazes voadores"?
Ve ben başka birilerini bulmalıyım çocuklar ile anlaşmayla uçan.
E eu tenho de encontrar outro que lide com os rapazes voadores.
Bizim "Uçan Çocuklarla" ile.
Com os nossos "Rapazes voadores".
"Uçan Çocukar" iyi hazırlanmışlardır iyi donanımlı ve hızlıdırlar yukarıda rahat hareket edeceklerdir.
Os "Rapazes voadores" são bem organizados, bem equipados e vão mexer-se rápido.
Alfa-Team yerini alacak "Uçan adam" onlar yerde iken nihai karşılaşma gerçekleşek.
Equipa Alfa vai-se ocupar dos "rapazes voadores" enquanto estão no chão no seu encontro final.
"Uçan Boys" dir zeki ve anlayışlılardır.
Os "Rapazes voadores" são espertos e perspicazes.
"uçan Çocukları"!
"Rapazes voadores"!
Zaten Alpha Takımı "Uçan Çocuları" Yerde yakalamak içi ellerini çabuk tutmalıdırlar Bu yüzden acele edin.
Equipa Alfa "Rapazes voadores" já estão na curva para aterrar por isso despachem-se.
Ama "Uçan Çocukarda" uyuşturucu satıcıları dedi!
Mas os "Rapazes voadores" são traficantes de droga!
Hey, "Uçan çocuklar"...'buradan başlayalım!
Hei, "Rapaz voador"... vamos sair daqui!
Bütün o okuduğu uçan kızaklardan falan sonra,
Com tudo o que faço de trenó,
Dostum, aynı uçan sincap gibiydim!
Meu, aquilo é turbulento como o caraças!
Uçan kurtlar!
Lobo voador!
Uçan sincaplar.
Esquilos voadores.
Denize doğru uçan baykuşlara ne denir?
Sabem o que chamam às corujas que voam em direcção ao mar?
Biliyor musun Bayan P, ilk uçan yılan siz olabilirsiniz.
Sabe, Sra. P, talvez seja a primeira serpente a voar.
Hem bugünlerde uçan pek kimse de yok.
E não existem muitas pessoas que possam voar hoje em dia.
Kürklü duvarlar uçan halı gibi gezdirir seni...
As paredes felpudas podem levar-te Numa viagem de tapete mágico
Git uçan daireyle...
Viaja num disco voador
Çölde ay Şehrazat uçan halılar.
A Lua do deserto, Xerazade, tapetes voadores.