Uşağın translate Portuguese
439 parallel translation
Şimdi, o aptal sıskaya, parşömen neredeyse ortaya çıkarmasını söyle ve onu adamın Nübyeli uşağına ver.
Diga a esse tonto para ir buscar esse pergaminho onde esteja, e entregá-lo ao seu criado núbio.
Uşağınız bavulunuzu açmıştır herhâlde?
A tua mala já foi desfeita, suponho...
Kocamın uşağının hakkımda söylemek zorunda olduğu şey neymiş?
E que tinha o criado do meu marido a dizer sobre mim?
Sonra Alathea, İngiliz uşağını cankurtarandan kendisiyle kahvaltı yapmasını istemesi için yollar. Ama kahvaltı yerine, birer viski kokteyli alırlar.
Alathea manda o mordomo convidar Channing para o pequeno-almoço, mas, em vez disso, bebem whiskey sours.
Derler ki, hiç kimse uşağının gözünde kahraman değildir.
Diz-se que ninguém é um heroi para o seu ajudante privado.
Ayrıca şu da bir gerçek ki, hiçbir kadın, kocasının uşağına sır değildir.
Também é verdade que nenhuma mulher é um mistério para o ajudante do marido.
Servetinizi bir uşağın hediye ettiğinin bilinmesine asla katlanamazsınız.
Você acharia intolerável que se soubesse que a sua fortuna Foi uma oferta de um criado.
Bana tutulmuştunuz ve bir uşağa karşı hissetikleriniz için kızgındınız uşağın bunun fakında oluşuna da.
Estava atraída por mim, e incomodada por sentir isso por um criado e sentir que ele sabia isso.
Hayır, beni uşağın olarak gördüğün için.
Não, porque se dirigiu a mim como um serviçal.
- Bir uşağın kızı.
- É filha dum criado.
Onu ve uşağını adam başı 1.000 sterlin borçlandırdım.
Consegui que a fiança dele e do criado fosse de mil libras para cada um.
Uşağınızdan hiçbir iz yok.
Não há sinal de seu criado.
Bu Polonya uşağının, yerimde gözü var!
Quer... Lacaio polaco!
Uşağın izin günü.
É a folga do empregado.
Seyisinin, hatta uşağının bile kadın olduğunu herkes biliyor.
Toda a gente sabe que tens mulheres até para camareira e governanta.
Bunu çekince de uşağın geleceğini söylemeyeceksin herhalde.
Não me digas que puxamos isto para chamar o mordomo.
Peki, uşağın nerede?
Bem, onde foi sua criada?
Sen ve uşağın Krallığımdan sonsuza dek ayrılacaksınız.
Saiam você e seu criado para sempre do meu reino.
Bak bayan, senin uşağın değilim.
Não sou capacho para ti.
O senin uşağın, benim değil.
Ele é teu empregado, não é meu.
Ama bir uşağın tevazusu değildi bu bir arkadaşın ve bir kadının tevazusuydu.
"e a humildade, aqui e ali. " Não a humildade de um criado, mas de um amigo e de uma mulher.
Uşağını gönder.
Manda o teu homem embora.
Bir zamanlar, bundan yıllar önce, Bağdat'lı zengin bir tüccar, uşağını pazar yerine gönderir.
Era uma vez, há muitos, muitos anos, um rico mercador de Bagdad que mandou o criado dele ao mercado.
Uşağına bakın.
Vêem o servo dele? A cara.
Konuşmazsa eğer, öldürün uşağını ki, görelim sözler onu yakıyor muymuş.
Matem o servo, a menos que ele fale, para vermos se as palavras o queimam.
Evin uşağını sordum.
Preguntei detalhes do servente.
Pierre senin uşağın.
O teu pajem chama-se Pierre.
Sana tapan uşağın. "
O teu adorado servo. "
- Ben senin uşağın değilim.
- És um tipo às direitas.
... karısını ve bir uşağını öldürdü ve kendini astı.
... matou a mulher e um empregado e enforcou-se no armário do quarto.
- Onların at uşağı.
- O rapaz dos estábulos deles.
Hizmetkarlarının çoğu Selby'de idi. Uşağı uyuyordu.
A maioria dos criados estavam em Selby.
Andre LaTour, Albay'ın uşağı.
- O André Latour, o criado.
Sen İngiliz elçiliğinin uşağısın, benim değil.
Você serve o Embaixador Britânico, e não a mim.
Size, İngiliz Büyükelçisi'nin uşağı olduğumu söylesem inanır mıydınız?
Acreditaria se eu lhe dissesse que eu era o Ajundante Privado do Embaixador Britânico?
Bick Benedict'in uşağı! Onun kocasının.
Criado do Bick Benedict, o marido dela.
Avcı uşağı kurt ve yavrularını bulmuş.
O caçador encontrou um lobo com crias.
Benim kişisel uşağım olacaksın.
Irás tratar do meu corpo.
Sabahları uşağım veya aşığım olarak beni uyandıracaksın. Birkaç yıl sonra güzelliğin bitecek benim de seninle işim bitecek.
E nós, a nossa cabeça, a nossa cara, são apanhadas pela câmara, com as luzes a incidir.
Neden benim uşağımmışsın gibi davranıyorsun?
- por que age como meu criado?
- Uşağımın adı.
- Meu servo.
"Uşağıma neden tehdit edici bir bakış fırlattın?" diye sordu.
"Porque fizeste um gesto ameaçador ao meu criado?"
Onların uşağı değilim.
Não há que o apresentar como um empregado.
Benim uşağımsın ama, benden çok uzunsun!
É meu criado, é demasiado grande!
Zamanın doldu beyaz uşağı.
Pai Tomás, esgotaste o teu minuto.
Beyazların uşağı mavalını onlara da okumaya kalkma.
Por isso, nem penses em tratá-los por "Pai Tomás"!
Bana cevap yazdılar ve benden senin Şeytan'ın uşağı olup olmadığını araştırmamamı istediler.
Escreveram-me pedindo que investigue se tu és um servidor do Diabo.
Neler olmuş sana, kadın gibi ağlayan, bir Hollywood Uşağı mı oldun artık?
Foi assim que viraste um finório de Hollywood, a chorar como uma mulher?
Erzsébet Báthory 1610 yılı. Kontes Erzsébet Báthory ve uşağı... Macaristan'ın, Nyitra köyünü ziyaret eder.
A Condessa Erzsébet Báthory acompanhada do seu pagem visita as vilas e aldeias do seu condado de Nyitra, na Hungria.
Avrupa ordularının köpeği, Fransız ve Almanların uşağı olduğunu aşiretler görecek.
As tribos verão que ele é um cão vendido aos exércitos europeus um escravo dos amos franceses e alemães.
- Uşağı, Hebediah vasıtasıyla işlerin kötüye gittiği dedikoduları yayılmaya başlayacak ve eşyaların nerede olduğu hakkında karışıklık çıkacak.
- Através de Hebediah, o servo haverá, na altura, rumores de coisas extraviadas e haverá grande confusão quanto ao local das coisas.