Vadı translate Portuguese
95 parallel translation
Kollarımı sıvadım ve... kiliseyi arkama aldım.
Eu assumi a Igreja. Eu a conduzo!
"Onlar diğer taşları almalıydılar ve bunları kendi yerlerine koymalıydılar duvarı sıvadı ve kağıtla kapladı."
"Eles deverão levar outras pedras e colocá-las no lugar daquelas e deveremos levar argamassa e rebocar a casa."
Pisliği temizlemek için kolları sıvadıysanız, pisliğin büyümesine seyirci kalamazsınız.
Quando quer limpar a bagunça... você não fica parado, esperando ela aumentar.
Güçleri her gün artıyor. Bu kızlar kollarını sıvadığında sonuna kadar sıvıyor.
O poder delas cresce diariamente e se estas raparigas arregaçarem as mangas, saiam da frente.
Stevens Başıbozukları kolları sıvadı. Carentan kasabası yakınlarında, Alman hatlarından 1,5 kilometre uzaklıktaki... bir araziye üslerini kurdular.
Os irregulares do Stevens deitaram maos a obra... e instalaram a sua base de operaçoes, perto da cidade de Carentan, num campo a 1,5 Km de distância das frentes alemas.
Bu sabah uyandım ve yüzümü yarım ton tokatla pişirdi,... saçımı dünün spreyi ile sıvadı.
Acordo, passo meia tonelada de maquilhagem na cara... Encho o meu cabelo de laca...
Chakotay ve Harry de aynı şeyin farkına vadılar.
Chakotay e Harry notaram a mesma coisa.
Muhtemelen duvarında bir katilin mabeti vadır.
Provavelmente, tens um altarzinho junto à parede.
Korkarım paçaları erken sıvadınız.
Os seus beijos são prematuros.
Kış bastırınca, Lewis ve Clark kamp kurmak için kolları sıvadılar. Ama birçok zorlukla karşılaştılar.
Quando o inverno chegou, o Lewis e o Clark tentaram montar acampamento, mas encontraram muitas dificuldades.
Sen, Churchill'in sıvadığı yere git ya da Yankiler ne yaparsa onu yap!
Eu vou ao futebol e tu podes dar uma volta num "Tom". O que quer que vocês Ianques fazem quando saem.
- Sıvadığı?
"Tom"?
Ve lütfen malikânenin kapı ve pencerelerinin sarımsakla sıvadığım tek objeler olmadığını da bilin.
E quero que saiba que as janelas e portas da mansão Wayne não são os únicos objetos que banhei em alho.
Tamam, Gibson, senin çocukları al ve Hamilton Kültür Merkezi'ne gel. Oraya vadığında senin çocukları geri tut.
Gibson, mande os seus homens para o Centro Cultural Hamilton, mas não dê nas vistas.
Kolları sıvadık ve çalışıyoruz.
Mangas arregaçadas e a trabalhar.
Bu sezgi vadı...
Foi intuição
Başka bir kızı sıvadım.
Eu atirei outra rapariga a ti.
Bu sefer cidden sıçtım sıvadım, Joe.
Fiz mesmo asneira da grossa, Joey.
Karının kütüphanede çalışmasından yararlanıp kitabı talyumla sıvadın.
Depois usou a mulher para ter acesso à biblioteca e pintar o livro.
Bir kaç ay önce, mimarlık firmam bu yeni binayı tasarlamak için kolları sıvadı...
Há uns meses atrás, a minha firma de arquitectura tinha-me abordado para desenhar este novo edifício...
Hey, kollarımı sıvadığım tek şey bu değildi.
Não é o único truque que tenho na manga.
Ama bizi sıvadığın o kağıtlar hata değildi.
Mas estripar-nos por escrito não é engano.
Her suçun arkasında bir motiv vadır, değil mi?
Cada crime tem um motivo, não é?
Ve sonra da parmaklarımı kendi götüme soktum ve kıçımdan çıkan boku senin ellerine sıvadım.
Depois meti os dedos no rabo e pus o cheiro dele nas tuas mãos.
Her zaman bir şansın vadır.
Tens sempre opções.
Sen de mi büyük gün için kolları sıvadın?
Então, estás excitada para o grande dia?
Dereyi görmeden paçaları mı sıvadım?
Tirei conclusões precipitadas?
Sıvadım doğrusu.
A palavra chave é "carro".
Catalina yardım edemeyecek kadar Chubby'den korktuğu için Randy ile ben her koyun kendi bacağından asılır deyip kollarımızı sıvadık.
Como a Catalina tinha muito medo do Chubby, eu e Randy teríamos que procurar nós mesmos.
Şekil Değiştirenler'in kanı cıvadır.
O sangue dos metamorfos é mercúrio.
Zehirli kurbağanın bağırsaklarıyla sıvadım.
Veneno das entranhas de sapos venenosos.
Sıçtım, sıvadım.
Estou tão lixado.
Her şeyi sıçıp sıvadığın için mi sınava giremeyeceksin?
Não pode fazer o teste porque é uma arruinadora?
Bence Bam ilk seferinde harikaydı ama şimdi Dunn başarısızlık oranını tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkarmak için kolları sıvadı.
Acho que o Bam foi óptimo para a primeira vez, e agora o Dunn intensificou a sua maior taxa de falhanços de todos os tempos.
Sonu iyi bitmeyen şu iki kaçırılma davan vadı ya o zaman da ailelere böyle sözler vermiş miydin?
Aqueles dois casos de raptos que correram mal, fizeste a mesma promessa às famílias?
# Ama kolları sıvadık ve altından kalktık #
Mas pusemos mãos à obra e conseguimos
Gerisini bana bırak, kollarımı sıvadım, Öğleden sonra mahkemeye başvuru dosyası hazırlamış olurum
Pagas-me, arregaço as mangas e apresento uma apelação no tribunal esta tarde.
Ja, vad var det en "slider"?
- O que foi aquilo? Um slider?
Kanunlara ve nizamın güvenliğine değer veriyorlar ki Dominion'un da onlara vad ettiği bu.
Valorizam a legalidade e a segurança da ordem social, exatamente o que o Dominion lhes oferece.
- UAV gönderdik.
- Enviámos um VAD.
- UCAV yüklü bir UAV hazırlayın.
- prepare um VAD como VACD.
UAV'nin alanı araştırmasını sağlayacağım.
O VAD voará em padrao de busca na área. Hammond desliga.
UAV havada ve tüm mevcut SG takımları aramada.
Temos o VAD no ar e todas as equipas SG à procura.
UAV sizin bölgenizde düşürüldü.
O VAD foi abatido na vossa área.
Han säger bara vad han tror han borde säga.
Só diga o que quero que diga.
L-vad kesmemiştim ve elimden organ düşürmedim ya da intörnlerime kendilerini kestirtmedim.
Não desliguei corações mecânicos nem pus a mão em cavidades com bomba nem os meus internos se operaram a eles próprios. Eu era especial.
Bir sonraki adım L-vad.
O próximo passo é o LVAD.
Fonksiyonuna böyle devam ederse l-vad ya da başka bir makineye ihtiyacınız olmaz.
Se continuar a funcionar assim, não vai precisar do LVAD nem de nenhuma máquina.
- Vegas'ta evlenmek uzmanlarla beraber olmak, L-Vad kablolarını kesmek.
- Casar em Las Vegas, dormir com assistentes, cortar os fios do LVAD?
Sıçtım sıvadım.
Fiz asneira.
Çünkü zemin lavd-vad-huuuh!
Porque o chão é lava!