Vanek translate Portuguese
45 parallel translation
Schmidt'in dediğine göre bu Vanek çip satan şehirdeki tek kaçakçıymış.
Schmidt disse que este tipo, o Vanek, é o único homem na cidade que pode conseguir.
Yani Vanek'den alırız, ya da Miami'de kalırız.
Ou compramos ao Vanek, ou ficamos em Miami.
Vanek de çip, tamam mı?
O Vanek tem os chips, não é?
JAMES VANEK ZALİM İŞADAMI
JAMES VANEK EMPRESÁRIO AGRESSIVO
O SUV'ler dün Vanek'in evinin önündeydi.
Aquelas SUVs estavam do lado de fora da casa de Vanek ontem, quando compramos os chips.
Beyler eğer Vanek buradaysa hemen gitmemiz gerek.
Pessoal, se o Vanek está aqui, precisamos de ir.
Vanek'in bizi niye takip ettiğini söyler misin?
Importas-te de dizer-me porque é que o Vanek está a perseguir-nos?
- Vanek keçileri tamamen kaçırmış.
- O Vanek está maluco!
Öyleyse neden Vanek'i görünce hemen kaçmaya kalkıştığını açıkla.
Então explica-me, porque é que a tua primeira reacção foi fugir, quando viste o Vanek chegar?
Ne olduğunu ya sen anlatırsın ya da hepimiz çıkıp Vanek'e sorarız.
Agora, conta o que está a acontecer, ou vamos ter que sair e perguntar ao Vanek?
Sen sadece bu rekabette onu devre dışı bırakmak istiyordun.
O Vanek estava atrás dos teus negócios, só estava a tentar acabar com a concorrência!
Pompalının devre dışı kaldığını biliyorum ama tabanca olduğu sürece Vanek buraya giremez.
Sei que a espingarda está sem balas. Mas enquanto tiver a pistola, Vanek não pode entrar aqui.
Vanek'in 10 adamı var ve iyi silahlılar.
Vanek está com 10 homens, bem armados.
Schmidt Vanek'i FBI'a satmaya çalıştı şimdi de Vanek bizi Palm Drive'daki bir fabrikada kıstırdı.
O Schmidt tentou entregar Vanek para o FBI, e agora o Vanek cercou-nos numa fábrica em Palm Drive.
- Vanek'in adamları, içeri girmeye çalışıyorlar
Os homens do Vanek a tentar invadir o lugar.
Tamam, bu onları bir süre tutar ama Mike Vanek çok arzulu görünüyor.
Tudo bem, isto vai aguentá-los por algum tempo... Mas, Mike, o Vanek parece motivado.
Vanek konuşmak istiyorsan benimle konuşacaksın.
Vanek, quer falar, então fale comigo.
Belki de Vanek'le konuşması için Schmidt'i dışarı göndermeliyiz.
- Deixem-me entrar! Talvez enviar o Schmidt para falar com o Vanek.
- Fi Vanek onu öldürecek. - Hayır beni öldürmeyecek.
- Fi, o Vanek só irá matá-lo.
Tamam acele et zira Vanek'in adamları girmek üzereler.
Aguenta! Está bem, mas sê rápido. O Vanek e os homens dele estão prestes a entrar.
Eğer Vanek bizi öldürünce tüm odayı alevlerin saracağını düşünürse, o zaman belki bunu iki kez düşünür.
Bem, se o Vanek pensar que ao matar-nos este quarto inteiro acabará em chamas, então talvez pense duas vezes.
Umalım da Vanek de aynısını düşünsün.
Sim, bem, espero que o Vanek se sinta da mesma maneira.
Onu alacağım.
Temos que sair antes que os homens do Vanek cheguem. Vou buscá-lo.
Vanek bizi sıkıştırdı.
Perdemos a nossa oportunidade. o Vanek encurralou-nos.
Kendimi tekrarlamaktan nefret ediyorum ama Schmidt'in oraya gidip bunu Vanek'le halletmesi gerek.
Mas só temos meio pente, se contar com tudo... Detesto repetir-me, mas o Schmidt precisa de ir lá fora e resolver isto com o Vanek.
Vanek, beni öldürmeyecek biri için ateş etmeyi çok seven arkadaşların var.
Vanek, para um homem que não está a tentar matar-me, os teus amigos estão a atirar muito.
Beni Vanek'e verip çekip gidecek misin? Şaşırmış görünüyorsun Schmidt.
Vais entregar-me para o Vanek, e ir embora?
Federaller Vanek'i yakalarsa, hepimizi bulacaklarını çok iyi biliyordun.
Nunca faria isso! Nunca! Sabias muito bem que se apanhassem o Vanek, os federais iam encontrar-nos.
- Ne olacak Vanek? - Tamam.
Como é que vai ser, Vanek?
Kapının arkasına.
Pode ir tudo, Vanek!
Vanek'in bana işkence yapmak istediğini, öldürmek istediğini ve biraz daha işkence yapmak istediğini biliyordun.
Sabias que o Vanek me torturaria, me mataria, e torturaria mais.
Vanek gözlerinde gerçek korkuyu görmeliydi, yoksa adamlarını trafoya doğru çekmezdi.
O Vanek tinha de ver medo a sério nos teus olhos, senão não movia os homens, para perto do transformador.
Eğer FBI Vanek'i yakalarsa onlar radyoaktif olacaklar.
Se o Vanek for apanhado pelo FBI, vão ficar radioactivos.
Ben Vanek.
Eu sou o Vanek.
Ladislav Vanek.
Ladislav Vanek.
Vanek senin işinin peşinde.
Não me venhas com isso.
- Vanek seni adi şerefsiz.
Vanek, seu filho da mãe!
Güneydoğu kapısındalar. Vanek'in adamları bize yetişmeden kaçmalıyız.
Estão na porta sudeste.
Vanek'in adamları kapının önündeler.
Não podem!
Mahsur mu kaldık diyorsun?
Os homens do Vanek estão do lado de fora.
Bekle. Vanek.
Espera.
Vanek.
É o Vanek.
O kadar da zor değil.
Vamos lá, Vanek.
Daha geriye Vanek!
Manda o bastardo para cá!