Vanity translate Portuguese
157 parallel translation
Vanity Fair'de ilginç bir müzikalin olduğunu söylüyorlar.
Dizem que está um musical muito interessante no Teatro de Variedades.
" Vanity'nin Altın Gelini.
" A Noiva de Ouro da Vanity.
50. yıldönümünde, Vanity'ye kapak olacak kızı, şöhret ve servet bekliyor.
A fama aguarda a moça que sair na capa da Vanity do 50 ° aniversário.
Vanity'nin ALTIN GELİNİ
NOIVA DE OURO da Vanity
Vanity kapağı için Bay Coudair ile görüşebilir miyim?
Posso falar com Mr. Coudair sobre a capa da Vanity?
Vanity'nin yeni kapak kızını bizzat görün, ne kız ama!
Verá a capa da Vanity em carne e osso, e que carne!
- Vanity'nin 50. yaş günü.
- A Vanity faz 50 anos.
VANITY FAIR TEMMUZ 15 Sent
VANITY FAIR JULHO 15 Cêntimos
- Vanity Fair.
- Na Vanity Fair.
Vanity Fair'de resmi vardı.
Há uma fotografia dele na Vanity Fair.
Hiç de delilik değil, magazin dergisinde öyle yazıyor.
Não é insanidade, é o que diz "Vanity Fair".
Aslında, sen hariç, yemeğe gelen herkes Vanity Fair dergisinde çıktı.
Tu és a única que não veio no Vanity Fair.
Vanity Fair'i battığı çamurdan çıkaracağız hayatım. The New Yorker'daki arkadaşım Tina'nın korkudan altına yaptığını söyledi.
Vamos arrumar duma vez com a merda da Vanity Fair e o meu amigo no New Yorker diz que a Tina se está a borrar toda.
Şimdi Vanity Fair'de ünlüler hakkında yazıyor.
Agora faz os perfis das celebridades para a Vanity Fair.
Müstehcen materyale yer verebilirler ama aynı şeyi "Fair", "Esquire" ve "Vogue" dergileri de yapıyor.
Pode conter material vulgar. Como a Vanity Fair, Esquire, Vogue. Mais sexo.
Asiller gelecek, Vanity Fair ve Times dergilerinde seninle ilgili makaleler olacak.
Receberão direitos de autor, vão escrever sobre ti na Vanity Fair, no Times.
George Wayne, Vanity Fair, yazar.
George Wayne, escritor da Vanity Fair.
- "Vanity Fair." - "Vanity Fair" olmadığı sürece.
- "Vanity Fair".
Son ayların Vanity Fair indeki gibi yayılmış birşey arıyorum.
Eu estou à procura de algo tipo spread na Vanity Fair. do mês passado.
Vanity Fair'in, Carson Daily'nin, People'ın Teen People'ın In Stile'ın, N'Sync'in gelmesini istiyorum.
Quero a Vanity Fair, a Carson Daly, a People, a Teen People, a NS YNC...
Hayır, hayır. "Kibirli" değil.
Não, não, o "Vanity" não.
Peki o zaman söyle. Şirine hepsiyle düzüşürken "Kibirli" onları izliyor.
Então, ela fode-os enquanto o Vanity observa.
Hey, ahbap, eğer öfke yönetimiyle alakalı Kibirli Adaletteki makaleyi okumamış olsadım, bu tatlı içeceği yerine koyup
- Ei, amiguinho. Se não tivesse lido aquele artigo na Vanity Fair sobre como controlar-me, já tinha largado este batido de goiaba e manga
Kafamda birçok fikir var. Bunların kaynağı benim. Ne Vanity Fair, ne de annem.
Agora tenho todas estas ideias e são minhas, não da Vanity Fair ou da minha mãe.
Mesela sana senin kişiliğin olduğunu düşündüğün şeylerin... bir dizi Vanity Fair makalesinden başka birşey olmadığını söyleyebilirim.
Poderia te dizer que o que você considera sua personalidade... não é mais que um conjunto de artigos do Vanity Fair.
- Vanity Fair dergisiyle elini kestiğinde de böyle yapmıştın.
- Uma das pernas parece mais curta. Vai ser igual a quando cortaste o dedo na revista Vanity Fair, não é?
Vanity Fair'in masası yok.
Viste a Samantha? A "Vanity Fair" não tem mesa.
Vanity Fair dergisi ölüm saatinin kesin olarak belirlenemeyeceğini yazmıştı.
Li na "Vanity Fair" que a hora da morte nunca é muito exacta.
Buna "Sports lllustrated" ın bikini sayısı, "Vanity Fair," "Maxim" ve "Rolling Stone" dergileri, motosiklet ve vücut geliştirme dergileri de dâhildi.
Estes incluem a edição de trajes de banho de "Sports Illustrated" cópias de "Vanity Fair", "Maxim" e "Rolling Stone"...
Bir tanesi Vanity Fair'de oynadı.
Uma delas posou para Vanite Fair.
Brown'un benim için Vanity Fair olduğunu sandım ve şimdi Sorbonne'un öyle olduğunu düşünüyorum.
Achei que Brown era demasiado Vanity Fair para o meu gosto. Estou a pensar na Sorbonne.
bürodaki ikinci günüm ve "Vanity Fair" deki moda editörü arkadaşım...
neste consultório, e a minha amiga redactora da "Vanity Fair"...
Güreşçilerin kilo almak için ya da aktörlerin dergilere yarı çıplak çıkmadan önce, içtiği bir içecek.
Um diurético que os atletas de luta livre tomam para ganhar peso. Ou que os actores usam antes de aparecerem na capa da Vanity Fair.
Vanity Fair'e hoşgeldin.
- Bem-vindo a Vanity Fair. - Obrigado.
Bu Vanity Fair için alışılmadık bir durum.
Esta é uma situaço rara para Vanity Fair.
Vanity Fair adına arıyorum.
Estou ligando da anity Fair.
TIME Magazine, Vanity Fair?
Revista TIME, Vanity Fair?
Vanity Fair'de kredi kartlarından yapılmış bir elbise görmüştüm.
Vi um vestido feito de cartões de crédito numa revista.
The New Yorker ya da Vanity Fair gibi bir yerde çalışmak istiyorum
Bem, Quero trabalhar para algo como o "The New Yorker" ou a "Vanity Fair".
Aynı Kate Moss'un Vanity Fair'in kapağına çıkmadan önceki gibi.
Muito Kate Moss, antes da capa da Vanity Fair.
"Herkes okur,'Vanity Fair've'Copy-Cat'hikayelerinin hepsini okur ama kimse insanlar üzerinde nasıI bir etkinin oluştuğunu düşünmez."
lêem as histórias na'Vanity Fair'ou'Copycat,'mas ninguém pensa no efeito que isso tem nas pessoas a quem está a acontecer. "
İnternet'te yaptığım ufak bir arama ise Norman Phipps'in, Vanity Fair dergisiyle bağlantılı olduğunu gösteriyor.
E uma pesquisa no Google mostrou que Norman Phipps é colaborador da "Vanity Fair".
Kendimi onun yerine koyunca boğulacak gibi oluyorum ama o başlattı.
Tenho imensa pena dele. Ele vendeu-me à "Vanity Fair", a culpa é só dele.
Bir daha seni ne zaman görebilirim? Ne zaman istersen. Sen söyle.
A Vanity Fair traz um artigo sobre isso, o que tem a Crise em África na capa.
Vanity Fair'den yine aradılar.
E a Vanity Fair ligou de novo.
Biz "Vanity Fair" dergisi değiliz.
Não somos a Vanity Fair.
"Vanity Fair" dergisi, "New York" magazini, herkes bizden söz ediyor.
A "Vanity Fair", a "New York"... Estão todas connosco.
Moda Dünyası dergisine üç tane abonelik?
- 3 subscrições da Vanity Fair?
Ama Mr.Bacon, şimdiden beş özel şişe ve... Oh, tamam tamam. Hey, gelecek hafta Vanity Fair dergisinde arka kapağa çıkıyorum.
Estava a comprar peças para o meu robô quando percebi... para quê andar atrás de outras miúdas quando posso ter o que quero com ela?
"Vanity Fair" kadar iyi bir şeye...
É tão bom! "Bom" do tipo "Vanity Fair".
Vogue, Elle, Vanity Fair ve daha kötüsü.
Vogue, Elle, Vanity Fair, e essas merdas.