Varmışın translate Portuguese
4,721 parallel translation
- Çok fena kasların varmış.
Belos músculos que aí tens.
babasının adı Sicilius romalılara karşı onuruyla savaşmış ve ayrıca mevzu bahiste geçen iki oğlu daha varmış, mevcut savaşta hayatlarını kaybetmişler.
O pai dele era chamado Sicilius, tendo lutado contra os romanos, e teve, além desse cavalheiro, dois outros filhos. Que nas guerras da época, morreram com a espada na mão.
Yolun yarısına varmıştın.
Estavas a meio caminho de outro lugar.
Bunun en harika tarafı ise, aslında oradaki nötrinoların Dünya'ya, süpernovanın ışığından üç saat daha önce varmış olmalarıdır.
Mas o mais fixe foi os neutrinos terem atingido a Terra três horas antes da luz da supernova.
Bakın burada kim varmış.
Olha o que temos aqui.
Evet, bir işi varmış. Sahne planlarını çoğaltmamı istedi.
Sim, pediu-me para fazer cópias de audições, enquanto ele fazia um recado.
Kızların bize sürprizi varmış.
As miúdas disseram que tinham uma surpresa.
Artemis artık küçük bir kız olmadığının farkına varmış.
Artemis, decidiu, que já não era uma menina.
Buna ihtiyacın varmış gibi görünüyordun.
Pareceu-me que precisarias de ajuda.
Silahın varmış diye duydum.
Ouvi dizer que tens uma arma.
Burada "Bender'ın Ödülü" adında bir at varmış.
Há um cavalo chamado "Recompensa do Bender".
Hala onun kaybını acıyla ve midende bir taş varmış gibi hissediyorsun.
Ainda sentes, a perda, a dor - - como uma pedra nos intestinos.
Kate Anderson, 8 yıl boyunca CIA için teknisyen olarak çalışmış. Ortalamanın üstünde bir performansı varmış.
Durante 8 anos, Kate Anderson foi técnica na CIA e recebeu boas avaliações.
Robot adamın kalbi varmış.
O Homem de Lata tem coração.
- Biraz yardıma ihtiyacın varmış gibisin.
Parece que precisa de ajuda.
Yapıp yapmadığımız bir şeyle ilgisi varmış bir tür kural kitabı varmış gibi konuşmayın.
Não fale disto como se tivesse algo a ver com o que fizemos ou não fizemos, como se houvesse um género de livro de regras...
Adamın başka bir çocuğu daha varmış.
Parece que ele tinha outro filho.
- Montrose'ların Crate'in güvenliğini sağlayan şirketle bağlantıları varmış.
Os Montroses conhecem a empresa que faz a segurança da Jaula.
Lillian'ın merkezde bize ihtiyacı varmış.
A Lillian quer ver-nos na Central.
- Ne demek istiyorsun? Blood'ın Langford psikiyatri merkeziye bağlantısı varmış. - Bazı incelemeler yapıyordum.
- O que queres dizer?
Sanki Jack Crawford'ın hakkımda senden daha çok şüphesi varmış gibi söylüyorsun.
Parece que o Jack Crawford desconfia menos de mim do que tu.
Üçüncü kalbini herkese açtın. Meğerse içinde bir hain varmış.
Todos puderam ver o seu terceiro coração, que afinal, pertence a um traidor.
- Sophia'nın Dustin'in müşteri defterinde ismi mi varmış?
A Sophia estava no livro de clientes do Dustin? Não.
Kasabanın altından geçen kocaman bir gaz hattı varmış.
Existe um gasoduto que passa por debaixo da cidade.
Otopsi raporuna göre Brain'ın başka morlukları da varmış, daha eskiden.
O relatório da autópsia disse que o Brian tinha outros hematomas, hematomas mais antigos.
Takıldığın gizemli bir hatun mu ne varmış diyorlar?
É verdade aquilo que ouvi sobre uma nova namorada?
Ne pis ağzın varmış be.
Tens uma língua bem afiada, sabias?
Görünüşe göre tüm olayların arkasında Daily varmış.
Parece que o Daily estava por detrás de tudo.
Kurbanla dolu ikinci tırı hâlâ arıyoruz ama sanırım şimdiye sınıra varmıştır.
Ainda estamos à procura do 2º camião mas já deverá estar para lá da fronteira nesta altura.
Annesinin söylediğine göre Elijah'ın yüne alerjisi varmış ve bu palto yüzde yüz yün, dolayısıyla kurbana ait değil.
Segundo a sua mãe, o Elijah era alérgico a lãs, e este casaco é 100 % lã, por isso não pertencia à vítima.
O kızlar şimdiye kadar sınıra varmışlardır.
Essas raparigas já estão do lado de lá da fronteira por esta altura.
Flash bellek buldum. Bir de senin kızın biraz malı varmış.
Encontrei uma flash drive, e a tua miúda anda a tramar algo.
Ressler'ın orada bir yeri varmış.
O Ressler tem lá um lugar.
Kızına daha önce vermiş olduğu bir cep saatiymiş. İçinde de kızının bir fotoğrafı varmış.
Era um relógio de bolso que ele tinha dado à filha, e dentro havia uma fotografia dela.
Elinde silahı varmış, 911'i aramamış, alarmını da açmamış.
Não procurou a polícia nem ligou o alarme.
Carla Steele'ın yapımcısından bir e-mail aldım az önce, doktorları ve vali konağının arka tarafında bulunan güvenlik kameralarının... giriş kodlarının bir kopyası varmış.
Recebi um e-mail do produtor da Carla Steele. Eles têm um médico, cópias do registo de entrada da mansão do Gov. e imagens da segurança.
Bana verilen bilgiye göre bodrumdaki yangın sisteminde bir arıza varmış.
Informaram-me... que disparámos o sistema de aspersão na cave.
Hightower'ın dul eşi ile ilgili bir sorun varmış galiba.
Aparentemente, há um problema com a viúva.
Buranın ne güzel bir güvenliği varmış?
Maravilha de segurança, a deste lugar.
Demek "Teneke Adam" ın da bir kalbi varmış.
O homem de lata afinal tem coração.
Corbin bu dosyaların hiçbirinde adından bahsetmemiş. Ama günlük ses kayıtları varmış.
O Corbin não menciona o nome dele em nenhum arquivo, mas, tem os registos de audio.
Suya ihtiyacın varmış, gibi görünmüyorsun.
- Não tens de te hidratar.
Ama sadece bir tane üreme organınız varmış.
Mostram que têm dois corações, mas... Apenas um sistema reprodutor.
Benimle konuşmaya hakkın varmış gibisin.
Como se tivesses o direito de falar comigo.
Konuşacak birine ihtiyacın varmış gibi gözüküyorsun.
E parece que precisas de alguém com quem falar.
Motorla gelen bombacının kasinolara borçları varmış.
O tipo na mota, o bombista devia dinheiro aos donos dos casinos.
Dedikodulara göre, adamın Palace Royale Kasino'suna 100 bin Dolar borcu varmış.
Dizem que ele devia 100 mil dólares ao Casino Palace Royal.
Söylenenlere göre motorla gelen bombacının kumarla ilgili bazı sıkıntıları varmış.
O tipo na mota, o homem-bomba, dizem que ele teve um problema com apostas.
Acayip korkutucu bir seri katil varmış. En kötüsü de, adam kurbanlarının kafa derilerini yüzüyormuş.
É a mais aterrorizante série de assassínios, e o pior é que o assassino tem escalpelado as vítimas.
Olay yerine yakın bir yerde çalışan personeliniz varmış.
Tinha uma equipa a trabalhar perto do local do crime.
Ayrıca, Olivia'nın sana benden çok.. ihtiyacı varmış gibi duruyor.
Além disso, parece-me que a Olivia precisa mais de ti do que eu agora.