Veda translate Portuguese
5,375 parallel translation
Bekârliga veda partisinde ayri hayatlar yasadiginizi söyleyen sensin.
- Não fiques tão chocado, na despedida de solteiro disseste-me que faziam vidas separadas.
Cam madem bekârliga veda partisi istiyordun, bir sey söyleseydin o zaman.
Cam, se querias uma despedida de solteiro devias ter dito.
Şimdi önce kim veda etmek istiyor?
Quem quer despedir-se primeiro?
Boyd, veda ediyorum.
Boyd, estou a dizer-te adeus.
Buraya veda etmeye geldim.
Vim cá para me despedir.
Git de veda et.
Vá dizer adeus.
Veda * öncesi Hindistan'a ve Asya geleneklerine aşinayım.
Estou bem familiarizado com as tradições pré-védicas indianas e asiáticas.
Veda edebilirsin.
- Elena. Você pode se despedir.
Veda ettim demek Elena.
Quis dizer que eu disse adeus, Elena.
Senin de veda etme zamanın geldi.
Está na hora de você se despedir dele.
Bu bir veda Damon.
Isso é um adeus, Damon.
- Veda ettim Damon.
- Eu me despedi, Damon.
Beni burada tutmaya devam ederseniz, ona veda edemeyebilirim.
E se me mantiver aqui, ele poderá morrer antes de eu ter oportunidade de me despedir.
Ama ona veda edeceğiz. Bunu ayarlayacağım.
Vamos fazer isto certo, estou a planear como.
Kusura bakma, veda edemedim. Ama uykuya ihtiyacın var gibiydi.
Lamento não me ter despedido, parecia que precisavas de dormir.
Yani korkarım, bu bir veda konuşması.
Por isso, receio que esta seja a despedida.
Muhtemelen, bekarlığa veda partisi kusmuğu... -... birikintisi üzerinde durduğun içindir.
Provavelmente porque estás a pisar... numa poça de vómito de despedidas de solteiro.
Ve aşağıya inip anneme de veda etmemiştim.
Nem sequer fui lá abaixo despedir-me da minha mãe.
- Veda etmeye mi geldin?
- Vieste despedir-te?
Bahçe partisinden bekarlığa veda partisine OccasionMaster gerçek anlamda kutlamalarınızın ustasıdır.
Desde a festa no jardim à despedida de solteira, a OccasionMaster é realmente... O mestre de cerimónias!
Veda kahvaltısı.
Pequeno-almoço de despedida.
Jerry, veda kahvaltısı ve veda akşam yemeği için teşekkürler ama kendi hayatlarımıza dönme kararı almamış mıydık?
Jerry, agradeço por este pequeno-almço de despedida... E pelo jantar de despedida de ontem à noite. E acho que concordamos que chegou a hora de seguires em frente, certo?
- O halde belki de bu bir veda.
Então talvez isto seja um adeus.
Veda etmek istemediğine emin misin?
Tens a certeza que não te queres despedir?
Sana sarılıp veda ettim ve sonra da...
Abracei-te para te dizer adeus e depois dissemos...
Regina, sana küçük bir veda hediyesi aldım.
Regina, comprei-te um presente de despedida.
Pekala. Veda edeceğim. Ve içinizden ilk kim ağlamaya başlarsa tokatlayacağım.
Vou despedir-me e dou uma chapada à primeira que começar a chorar.
Richard Castle, bekarlığa veda partisini senin yapmanı ister mi sanıyorsun?
Achas que o Richard Castle te quer a planear a despedida de solteiro dele?
Sağdıç olmak, bekarlığa veda partisi yapmaktan çok daha öte bir şey.
Ser o padrinho é muito mais do que preparar a despedida de solteiro.
Büyük bir veda olmasına gerek yok.
Isto não é uma grande despedida.
Bu akşam ki bekarlığa veda Spa partime katılamayacağımı söylemeliyim.
Não vou poder ir à minha despedida de solteira no SPA esta tarde.
Sana ve Dedektif Bell'e bir veda borçluydum.
Eu devia-lhe e ao Detective Bell uma despedida apropriada, antes de sair.
Nasıl bir veda etmeden çekip gidersin ve sonra da benim yerime Leonard'ı ararsın?
Como pudeste ir assim embora sem sequer dizer adeus, e depois pedir ajuda ao Leonard em vez de a mim?
Catherine, veda etmeye geldim.
Catherine, vim despedir-me.
Veda mı?
Despedires-te?
Veda edebilirdi ama...
- Foi-se embora. E ele ter-se-ia despedido, mas...
Veda etmeye hazır değilim.
Não estou pronto.
Orada ne haltlar dönüyor söyle bize yoksa hükümet antlaşmasına veda edebilirsin.
Diga-nos o que raio se passa lá fora, senão pode dizer adeus ao contrato do governo.
Onunla senin veda partinde tanışmıştım.
Conheci-a na tua festa de despedida.
Eğer tüm zamanını oğluna ayırıp buraya hiç gelmeyeceksen eşyalarını topla ve veda et orospu!
Por isso se tens o teu filho contigo e já não podes vir, pegas nas tuas tralhas e sayonara.
Hayır, veda etmeden gitmezdi.
Não, ele não iria sem se despedir.
Veda etmiştik zaten.
Já nos despedimos.
Bu ihanet değil ki. arkadaşça bir veda.
Isto é um amigo a despedir-se.
Herkese veda etmiş ve öldükten sonra da onlarla ilgileneceğini söylemiş.
Ela despediu-se deles e disse que cuidaria deles, após a sua morte.
Veda etmekte güçlük mü çekiyorsun?
Tem dificuldades em dizer adeus?
- Bekârliga veda partisine mi gittin?
Foste à despedida de solteiro?
- Veda etme.
Não digas adeus.
Veda etmedi.
Ele não se despediu.
Veda etmek zor. Hoşça kal ortak.
Até sempre, parceira.
Bu bir veda mı?
- Já chega...
Bir veda etmek bile yok mu?
Não há despedidas?