Vefat translate Portuguese
1,756 parallel translation
Arkadaş edinmekte zorlanan birini. Ki büyük olasılıkla ailesi ya ayrıdır ya da vefat etmiştir. Buradan Simon Waylan'a geldim.
Um tipo solitário que tem dificuldade em fazer amigos, que tem, mais que provavelmente, pais que vivem longe ou que já faleceram, o que me levaria ao Simon Waylan.
Babanın vefatı sonrası buralarda olur diye umuyordum aslında.
- Então, foi-se embora assim. - Esperava que se aguentasse por cá. Pensei que com a morte do teu pai...
Sharon kanserden vefat edeli beri... -... kimseye hesap vermedim.
Ninguém manda em mim desde que a Sharon morreu de cancro.
Babam, huzur içinde yatsın, vefat etti ve ben dünyanın onun yaptığı şeyin tadına bakmasını istiyorum.
Quero que o mundo prove a criação do meu pai, Deus o tenha.
Kocamın vefatının ardından, bir daha kimse ile birlikte olabileceğimi sanmıyordum.
Após a morte do meu marido, não pensei que fosse namorar de novo.
Kardeşimin vefatından sonra yıkılmıştım.
Estava tão triste depois que a minha irmã morreu.
Vefat etti.
Ele está morto.
Grand Master vefat sonra ben hatırlıyorum,
Lembro-me que assim que o Grande Mestre faleceu,
Yakın zamanda vefat eden ana tanığımız Gerald Kozko tarafından yapılmış bir video kaydını kanıt olarak sunmak istiyoruz.
Requeremos a apresentação como prova do vídeo feito pela nossa testemunha-chave, Gerald Kozko, recentemente falecido.
Hemen itiraz etmek istemezdim ama buradaki ana kelime "vefat etmiş"...
Infelizmente vou ter de protestar imediatamente, mas a palavra-chave aqui é "falecido".
Vefat etti.
Faleceu.
Hayır. 17 yaşındayken Lord Borough'un oğlu, Edward Borough ile evlendim. Ama kendisi üç yıl sonra vefat etti.
Casei com Edward Borough aos 17 anos, o filho de Lorde Borough, mas enviuvei três anos depois.
Babam dün akşam vefat etti.
O meu pai morreu ontem.
Üzülerek bildiriyorum ki, İmparatorluk elçisi görevini yapmış olan, Eustace Chapuys, İspanya'ya dönüşünden kısa süre sonra vefat etmiş.
Lamento informar-vos que Eustace Chapuys, anterior embaixador imperial aqui, faleceu pouco depois de regressar a Espanha.
Vefat ettiğinde kaç yaşındaydı?
Que idade tinha ele quando faleceu?
Geçen sene vefat etti.
Ele morreu no ano passado.
Vefat ettiler Lindsay miras kaldı.
A Lindsey herdou-a depois de eles morrerem.
Babam gazete ilanlarında gizli mesajlar gönderirdi. Ama vefat edene dek hiçbir şey bulamadım.
Sabes, o pai costumava enviar-me aquelas mensagens codificadas nos classificados, mas elas pararam ainda antes dele ter morrido.
Kraliyet Hadımı, vefat etmiştir.
O Eunuco Real já morreu!
Annesi vefat etmiş.
A sua mãe morreu.
Sağlık ve vefat sorunlarına o bakar.
Lida com as doenças e perdas.
Kral'ın vefat ettiğini söylerken gözlerine bakmayın.
Não a olhe nos olhos quando lhe disser que o rei morreu.
Hepimiz, önderimizin vefatının yasını tutmaktayız ama üzüntümüz sebebiyle, mantığımıza ihanet edip bir engizisyon mahkemesinin parçası olmayalım.
Todos nós lamentamos a perda do nosso líder, mas na nossa dor, não podemos trair o nosso discernimento e participar numa inquisição.
Eşim vefat ettikten sonra, oğlum ve kızımla beraber bir yıl önce Washington'a taşındım.
Mudei-me para Washington há um ano com o meu filho e a minha filha depois do meu marido falecer.
Geçenlerde vefat etti.
Ele... faleceu recentemente.
- İkinci eşinin soyadı. - Kendisi vefat etti.
- O nome do segundo marido.
Annesi vefat etmiş.
A mãe dela morreu.
"... vefatımdan sonra tüm servetimi ona miras bırakmak istiyorum.
todos os meus bens.
Onlar bir kaç yıl önce vefat ettiler.
Bem, morreram há alguns anos.
Annenin vefatından sonra güreşe devam ettin mi?
Continuaste a fazer luta greco-romana, depois de partires com a tua mãe?
Eşi vefat etti.
A esposa dele faleceu.
Birliğinde övgüyle bahsedilen polis memuruna yakın mesafeden ateş edilmiş ve vefat etmiştir.
Tida em enorme consideração na Polícia, foi abatida à queima-roupa, morrendo de imediato.
Geçen sene vefat etti.
Ela morreu no ano passado.
Faydası olacaksa benim babamda vefat etti.
Se serve de consolo, o meu pai também morreu.
Yeni mi vefat etti?
Recentemente?
Bizim ustamız bir zamanlar gizli bir formül yaptı ve bizim ustamız vefat etti
Uma vez que este é feito de uma fórmula secreta do nosso mestre e nosso amor morreu
Ama benim düşüncem, kaderinde vefat etmek olduğudur.
Mas acho que o Karma teve algo a ver com o seu desaparecimento.
Allister'ım vefat edeli iki yıl oldu. Bunun için yaşlandığımı düşünüyordum ama o kadar da yaşlanmamışım.
Com o meu querido Alistair morto faz dois anos eu pensava que era muito velha para este tipo de sentimentos.
Karım Melodia'nın vefat ettiği günden beri işleri düzenli bir biçimde Emily yürütüyor.
Desde que a minha querida esposa, Melodia, faleceu, que a Emily tem feito tudo funcionar na devida ordem.
Ne yazık ki babam ve annem ben çocukken, son kolera salgını sırasında vefat ettiler.
Infelizmente, os meus pais morreram no último surto de cólera, quando eu era criança.
Sevgili karım Melodia vefat ettiğinden beri huzur içinde yatsın Emily özenle ve profesyonelce evi yönetiyor.
Desde que a minha querida esposa, Melodia, faleceu descanso à sua alma, que a Emily gere a casa profissional e diligentemente.
Beni dinle, 16 yaşındayken annen vefat ettiğinde seni bu şirkete getir götür işlerini yap diye almıştım.
Ouve, tu tinhas quantos, uns 16 anos quando te dei o lugar logo após a tua mãe falecer?
Biri vefat etmiş, diğer ise, şansımıza hayatını internette yaymayı seven tiplerden.
Uma delas faleceu, e a outra, que Deus a abençoe, é daquelas que adora falar da sua vida na Internet.
Benim teyzem vefat ettiğinde, çok üzülmüştüm.
Quando a minha tia morreu, foi tremendo...
Vefat etti.
Ela já foi.
Vefat etti.
Ele morreu.
Karısı yıllar önce vefat etti.
A mulher dele faleceu há muitos anos.
Vefat etti. Aslında tam 19 yıl önce.
Faz hoje dezanove anos, na verdade.
Sözde vefatımdan beri?
Desde a minha alegada morte, sim?
Vefat mı etti?
Faleceu?
Bay Hoover vefat etti.
Hoover faleceu.