Velocity translate Portuguese
54 parallel translation
Bana hız oyununun nasıl olduğunu öğretecektin.
- Lembre-me... Você ficou de me ensinar como se joga "velocity".
Hız, hoverbol, warp çekirdeği kalibrasyonu?
"Velocity", "Hoverball", recalibração do núcleo de dobra...
Çeviri :
Battlestar Galactica S04E04 "Escape Velocity"
Demek Velocity Data Solutions yapmış.
Depois ligo-te. Então é a Velocity Data Solutions.
Velocity data solutions, davanın düşmesini talep ediyor.
A Velocity Data Solutions pede que rejeite.
Çünkü daha uzun sürer. Ve bende Velocity'i başımızdan atmak istemiştim.
Porque demora mais tempo, e queria apanhar a Velocity desprevenida.
Harvey, Velocity'nin avukatı telefonda.
Harvey tenho o conselho externo da Velocity em linha.
CSI Miami 10. Sezon 13. Bölüm "Terminal Velocity"
... Legendas em Série...
Velocity...
O que era?
- Velocity-6.
- Velocidade 6.
Joe, benden Velocity-6 kullanmamı isteme.
Joe, nunca mais peças para tomar V6.
Yani daha önce Velocity-6 kullandın?
Tomaste Velocidade 6 antes?
Velocity-6 seni öldürüyor.
A Velocidade 6 está a matar-te.
Görünüşe göre Velocity-7 işe yarıyor.
Parece que a Velocidade 7 está a funcionar.
Velocity-7 nin etkisi bitiyor.
O efeito da Velocidade 7 está a passar.
Velocity-7 oldukça iyi dayandı.
A Velocidade 7 portou-se bem.
Velocity-8'e geçiyoruz.
A caminho da Velocidade 8.
Velocity-7'nin etkisi geçiyor.
A Velocidade 7 está a passar.
Sıradaki Velocity hazır olana kadar ne kadar zaman var? 8.
- Quando é que a Velocidade...
Velocity-8 ne zaman hazır olur?
- 8. A Velocidade 8 ficará pronta?
Çünkü Velocity-8'de bir kusur olduğunu fark ettim. Bu yüzden hücre dışı sıvıyı tekrardan formüle ettim.
É porque percebi que havia um erro com a Velocidade 8, então reformulei a matriz extra-celular, e...
Velocity-9.
Velocidade 9.
Velocity-9'u ver bana.
Dá-me a Velocidade 9.
Görünüşe göre Velocity-9'un kazandı.
Parece que a Velocidade 9 é a vencedora.
Görünüşe göre Velocity-9 senin sistemindeyken, gizli iyileşme özelliklerini harekete geçirmiş ve hücrelerin kendilerini onarmaya başlamış.
Parece que quando a Velocidade 9 entrou no teu sistema, activou a tua capacidade regenerativa, e a tuas células repararam-se.
Velocity-9 tükeniyor!
A Velocidade 9 está a acabar!
Sanırım artık Velocity-9'un ne kadar dayandığını biliyoruz.
Agora sabemos quanto tempo a Velocidade 9 dura.
Velocity Data Solutions senin teknolojini çaldı ve onu hızlıca piyasaya sürecekler o yüzden sen de senin olanı ele geçirmeye çalışıyorsun.
A VDS roubou-vos tecnologia e está a introduzi-la no mercado. O senhor quer reaver o que é seu.
Velocity Data Solutions'ın hisse fiyatlarını düşürmek için onlara dava açmamız gerekiyor.
Temos de processar a Velocity Data Solutions para o preço das ações cair.
- Velocity'ye dava açabileceğimiz bir şeyler bulmamız lazım.
Temos de fazer um processo contra a Velocity Data.
Sana ne yapacağımızı söyledim. Velocity stoklarına darbe vurmamız lazım.
Temos de fazer mossa nas ações da Velocity Data.
Hayır Velocity şirketiyle ilgili.
Com a Velocity Data Solutions.
Velocity'nin son yirmi yılda anlaşmaya gittiği davaların hepsi orada. Davacı tarafların isimleri saklı tutuluyor.
São os casos em que a Velocity chegou a acordo em 20 anos, tem todos os nomes.
Velocity'ye karşı dava başlattığını söylemek için geldiğini düşünmüştüm.
Estás aqui para dizer que processaste a Velocity.
Söylemeye geldiğim şey, Craig Mike Ross'un Velocity işini halledeceği.
Mike Ross tratará da Velocity.
Gidip Velocity'ye cehennemin kaç bucak olduğunu gösterelim.
Peguemos nos casacos e vamos atrás da Velocity...
- Velocity günün kötüsü seçildi diyelim.
Digamos que a Velocity não é boa peça.
Oliver tüm gün toplantı odasında Velocity'ye karşı açılmış davalar üzerinde çalışmış.
- O Oliver estava na sala de conferências a trabalhar num caso contra a Velocity Data.
Bu yaptığımız bir şey değil çünkü Velocity gibi dev bir şirketi alt etmek için ne zamanımız ne de yeterli çalışanımız var.
Nós não, porque não temos tempo, nem pessoal, para enfrentar a Velocity.
Harvey az önce Velocity avukatlarından bir telefon geldi.
Os advogados da Velocity telefonaram.
Velocity dosyalarını toparla da aşağıda buluşalım.
Põe tudo em caixas e vem comigo.
Velocity'deki adam canıma okumak üzereydi.
O tipo da Velocity estava a apertar comigo.
- Velocity şerefsizi yarın buraya gelip anlaşma yapmak için yalvardığında Ne cevap vereceğimizi düşüneceğim.
- Tentarei ver o que diremos ao sacana da Velocity quando vier amanhã implorar por um acordo.
Tam da Velocity güya teknolojinizi çaldıktan hemen sonra içine 300 bin aktarılmış bir yurt dışı hesabı.
Com 300 mil dólares, depositados no dia após a Velocity te ter "roubado" a tecnologia.
Velocity stoklarına darbe indirmekle uğraşmamıza gerek kalmadı yani.
O que significa que já não temos de desvalorizar as ações da Velocity.
Siedel'in Velocity işini tek başına düşünmüş olmasına imkan yok.
Ouve-me. A ideia de vender aquela merda à Velocity não pode ter sido do Seidel.
İlişkisi olduğu kadın Velocity için çalışıyor olmalı.
A mulher com quem ele teve um caso tem de trabalhar para eles.
- Velocity'de çalışan bir kadın var. Seidel'le ilişkisi var.
Uma mulher da Velocity teve um caso com o Seidel.
Velocity'de binlerce insan çalışıyor.
- A Velocity tem milhares de funcionários.
Bazı kişisel bilgiler için Velocity'nin veri tabanına sızman gerek.
Precisamos que entres nos arquivos de pessoal da Velocity Data.
Gerçekten öyle hissediyorum... Reenkarnasyona gerçekten inanıyorum. Midnight Velocity'e beni çeken de bu zaten,
Acredito mesmo na reencarnação que é parte de Jumi, e de "Midnight Velocity" tambem, porque ainda que Keanu morra ele certamente reencarnará.