English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ V ] / Venera

Venera translate Portuguese

147 parallel translation
Kadınlar bize insanlığın tanrılara davrandığı gibi davranır.
As mulheres veneram-nos tal como a humanidade venera os seus deuses.
O güneşin yüzüne tapar.
Ele venera a face do Sol.
Firavun yeni tapınakta tanrılar için dua edecek.
O novo templo onde o Faraó venera o seu Deus único. Olha!
Prens Paris, görünüse göre, sadece tek bir tanriçaya tapiyor.
Parece que o Príncipe Páris venera apenas uma deusa.
O bastığım toprağa bile tapar.
Ele venera o chão que eu piso.
Kardeşim size tapar.
- O m-meu irmão venera-vos.
Ve şimdi o, ona bir tanrı gibi tapan ve her verdiği emri yerine getiren Montagnard ordusuyla birlikte Kamboçyaya geçti, her ne kadar gülünçte olsa.
Agora partiu para o Camboja com este... Exército pessoal, que o venera... como um Deus... E seguem todas as ordens, por mais ridículas que sejam.
Bunlar, Sovyet Venera serisinden insansız uzay mekikleriydi.
Foram as naves soviéticas da série Venera, sem tripulação.
Basınç o kadar artıyor ki, ilk Venera uzay mekikleri atmosferin ağırlığıyla eski teneke kutular gibi ezildiler.
A pressão torna-se tão alta, que cedo, as naves espaciais Venera, foram esmagadas como latas velhas, pelo peso da atmosfera rodeante.
Venera 9, Venüs yüzeyinden fotoğraf getiren ilk uzay mekiğidir.
A Venera 9 foi a primeira nave espacial na história humana, a conseguir enviar fotografias da superfície de Vénus.
Elektronik kısmı çoktan kızaran Sovyet Venera uzay mekikleri yavaşça Venüs'ün yüzeyinde aşınıyor.
A nave espacial soviética Venera, com a sua electrónica há muito perdida, é lentamente corroída na superfície de Vénus.
O, bu ülkeye tapıyor.
Venera este país.
Wise, Ona tapıyor.
O Wise? Ele venera-a.
Çok tatlı, kardeşi sağır, ve herkes ona tapıyor.
É simpática, o irmão é surdo e todo o mundo a venera.
Sana tapıyor.
Ela venera-te.
Kocam benim ayak bastığım toprağa bile tapar.
O meu marido venera o chão que eu piso!
Bana tapar.
Ele venera-me.
Ben, gözlerinin yıldız olduğu ve evrenin geceye taptığı... bir galaksi düşlüyorum.
Eu sonho com uma galáxia onde os teus olhos são as estrelas e o universo venera a noite.
Beni taparcasına seviyor. Arkadaşlarımızın önünde küçük düşecek.
Ela venera-me.
Üzerinde yürüdüğüm bataklık kumuna bile tapar o.
Ela venera a areia movediça que piso.
- Ayılara yalvar evlat.
- Venera os ursos, filho.
Karım transseksüel bir satanist.
A minha mulher é transexual e venera Satanás.
- Kim?
- Alguém elegante e inteligente... e que venera o chão que pisas. - Quem?
"Her kim ki sadece yaşına ait kalırsa züppelik ve ıvır zıvırlara hürmet eder."
"Quem pertence apenas à sua era só venera os seus papagaios e os seus fetiches".
Sen neyin gereğini yerine getireceksin, Ashan?
O que é que venera, Ashan?
Onlar kötüler. Rüyalar Tanrısı'nın karanlık kardeşine tapınan sapkın bir mezhepler.
É um culto perverso que venera a obscuridade dos deuses do sonho.
Sana tapıyor.
Ele venera-te.
Ford, vampirlere hayran bir topluluğa üye.
O Ford faz parte de uma sociedade que venera vampiros.
Oh, evet. Sana bir Tanrıça gibi tapınıyor.
Sim... ele venera-te como uma deusa.
Önümde eğil.
Venera-me.
Bana boyun eğ!
Venera-me.
Pah-Ruhlara tapan bir tarikatın üyesiydi.
Era membro de um culto que venera os Espectros Pah.
Büyük göğüslü olan her kıza tapar.
Venera tudo que use sutiã.
Bütün ailem yürüyemeyen bir adama tapıyor.
Toda a minha família venera o chão no qual aquele cara não consegue andar.
Görüyorsun ya, o bana tapıyor.
Sabe, ela venera-me.
Venera 4, Venüs'e inmeye hazırlanırken ; tasarımcılar aracın batacağından ve radyo bağlantısının kopacağından endişe etmeye başladılar.
Enquanto a Venera 4 ia a caminho das águas de Vénus, a preocupação dos engenheiros era que a nave se afundasse, e perdessem contacto por rádio.
Dünya'dakinin 15 katı basınca maruz kalan Venera 4 yüzeyden 22 kilometre yukarıda ezilerek paramparça oldu.
Sob uma pressão 15 vezes maior que a da Terra, e a 24 quilómetros de altitude, a Venera 4 foi esmagada.
Venera 7.
Venera 7.
Venüs'ün yüzeyine dair ilk görüntüler, Rusların Venera serisinden gelen resimlerdir. Garip, volkanik bir yüzeyden küçük kesitler.
As primeiras vistas que tivemos da superfície foram das imagens russas, de pequenas e estranhas paisagens vulcânicas em Vénus.
İnişten saniyeler sonra, sinyaller Venera 9'un sistemlerinin sağlam olduğunu gösteriyordu.
Segundos após a aterragem, sinais indicaram que os sistemas do Venera 9 estavam intactos.
Ama Venera batmamıştı.
Mas o Venera não tinha afundado.
Venera 13 ve Venera 14'ün yüzeyin mekanik ve elektriksel özelliklerini ölçmek için özel aletleri vardı.
Como o Venera 13, o Venera 14 tinha um dispositivo especial para medir propriedades eléctricas e mecânicas na superfície.
Ve Venera 13 bunu kusursuz bir şekilde yaptı ama kapağı yakaladı.
O Venera 13 fê-lo perfeitamente, mas apenas apanhou o tampo.
Size tapıyor.
Ele venera-os.
Yokluğunda, insanlar ona tanrı olarak tapmaya başladılar.
Na sua ausência, o povo começou a venerá-lo como um deus.
Bu tapınmayı ona veremeyiz, özellikle sen.
Não podemos venerá-lo, sobretudo você.
İngilizler için Augustus bir şey ifade etmiyor ama tanrı olarak size ibadet etmek onları daha mutlu edecek.
Aulo Plautio escreve que Augusto nada significa para os bretões, mas que ficarão contentes por venerá-lo a si.
Ben de AR tapınağında ibadet arzusuyla yollara düştüm..
Eu tambem estou a caminho do templo de Ar para venerá-lo.
Belki de dizlerimin üzerine çöküp sana tapınmalıyım.
Talvez devesse cair de joelhos e venerá-la.
Bence Bansheeler'in bahsettikleri şey buydu... belki içimde bir şeytan var ve onlar ona tapınmak istiyorlar.
Acho que é o que as Banshees estavam a dizer... que talvez haja um demónio em mim... e que elas querem venerá-lo?
Genç bir çocuk.
E te venera. É um adolescente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]