Ventre translate Portuguese
750 parallel translation
"Bir rahmin içinde doğar, " kabrin içinde gidersin. "
Nasceis de um ventre e acabareis num túmulo.
Güzelliklerle dolu, Yüce Meryem, kutsanmış olan rahminin meyvesidir.
Ave Maria, cheia de Graça, Bendito é o fruto do Vosso ventre.
Kes o büyüden umudunu! Kölesi olduğun şeytana sor, söylesin sana : Macduff'ı doğmadan önce, anasının karnından... yarıp çıkardılar.
Não confia mais em teu feitiço... e que o diabo, a quem tu sempre serviste, diga-te... que Macduff foi arrancado à força do ventre da mãe... antes do tempo!
Kadınlar arasında kutsanmış bulunuyorsun,.. ... kutsanmış İsa da meyvesidir... Rahminin.
Bendita sois vós entre as mulheres... e bendito é o fruto do vosso ventre, Jesus.
Michel, rahim nedir?
Michel, o que significa'vosso ventre'?
Ve rahminin meyvesi İsa da yaralanmıştır.
E ferido seja o fruto do vosso ventre, Jesus.
Bize günlük ekmeğimizi ver ve rahminin meyvesi İsa kutsanmıştır.
O pão nosso de cada dia... Bendito seja o fruto do vosso ventre.
Bildiğim, bay Churchill'in bu belgelerde sürekli "Avrupa'nın yumuşak karnı" na atıfta bulunduğudur.
Só sei que nestes documentos Mr. Churchill continua a referir-se ao "débil baixo ventre da Europa."
Ve eğer ishal değilsen, o zaman kabızsındır.
E se não é diarréia, bem, então é prisão de ventre.
Onlar madenci ise, ben de arap olayım.
Se eles são mineiros, eu sou uma bailarina do ventre!
Acaba bir erotik dansçısı mısın?
Talvez uma dançarina da dança do ventre?
Ölen dostlarımı, cennetine kabul et.
Abençoado o fruto do teu ventre, Jesus.
Nicodem der ki : 'Yaşlanmış bir adam nasıl doğabilir? '
Nicodemos diz-lhe "Como pode um homem velho nascer, reentrar no ventre da mãe e nascer?"
Üstelik ana rahminde ölü olarak geçen birkaç gün yüzünden hanımefendinin sağlığı belirsiz.
Já há alguns dias que estava morta no ventre da senhora. A saúde da senhora também não está segura.
Kardeş Godwin, bir oğlum var.
Padre Godwin, eu trago no ventre uma criança.
Ne zaman hayat hakkındaki görüşlerimi açıklamaya kalksam, bana kabız olup olmadığımı soruyor.
Ela não me entende. Sempre que tento explicar... minha visão do mundo, ela pergunta se estou com prisão de ventre.
Kutsanmış olan senin meyvaların.
Bendito é o fruto do vosso ventre, Jesus.
.. izlemekten hoşlanmaz..
Esta não gosta de ouvir bendito o fruto do Vosso ventre.
Karnını boydan boya yararak açtım.
Abri-lhe o ventre.
"Yaşam suyunun ırmakları senin karnından akacak."
"Rios de água viva, escorrerão do teu ventre."
Kötü ve tanrıtanımaz bir kuşağın bulacağı tek alamet Yunus peygamberinki olacaktır. Yunus, nasıl üç gün üç gece o koca balığın karnında kaldıysa,.. ... İnsanoğlu da üç gün üç gece yerin bağrında kalacak.
Geração má e adúltera pede um sinal, mas não lhe será dado... outro sinal do que aquele do profeta Jonas... que esteve 3 dias e 3 noites no ventre de uma baleia... assim o Filho do homem ficará 3 dias e 3 noites na terra.
Köpeğin kızının karnında...
No ventre da filha de uma cadela...
Şerefsizin kızının karnı ile...!
Pelo ventre dessa filha da p...
Ona karnından vurulan bir adama ne olacağını anlattığınızı söyledi. Fazla şansı olmadığını.
Disse-me que você lhe contou como é ser-se baleado no ventre, que não se têm grandes hipóteses.
Karnımı tekmeledi ve kanama geçirdim.
Porque me deu uma pancada no ventre e teve uma hemorragia.
Anamın karnındayken öğrendiğim için babam bunun normal olduğunu söyledi.
Meu pai dizia que era normal que eu soubesse andar sobre o fio, porque já o fazia quando estava no ventre da minha mãe.
O sihre güvenme artık ve uşaklık ettiğin iblis söylesin sana Macduff günü gelmeden alınmıştı annesinin rahminden.
Não vos iludais e deixai que o anjo que ainda servis vos diga que Macduff foi, do ventre da mãe, arrancado precocemente!
korkunun döl yatağını bulana dek.
até encontrar o ventre do medo.
Yeşil, pullu derin var karnın yumuşak, sarı ve kuyruğuna uzanan yüzgeç benzeri çıkıntılar var.
Tem pele verde e escamosa e ventre macio e amarelo...
Dansöz mü?
Da dança do ventre?
"Akdeniz, timsahın yumuşak karnıdır."
"O Mediterrâneo é o baixo-ventre macio do crocodilo."
İngilizler, İngiliz Genel Kurmay Başkanı ve Churchill operasyonun geleceğinin İtalya üzerinden gerçekleşmesinden ve Almanlara bel altı hizasından vurup ilerlemekten ve sonucunda Ruslarla buluşmaktan yanaydılar.
Os britânicos, os chefes do Estado-Maior britânico, Churchill, eram todos a favor do futuro da campanha passar por Itália, atingindo o baixo-ventre, o lado fraco dos alemães, movendo-se para cima e acabando por se juntar aos russos.
" Rahminin meyvesi İsa da kutludur.
" bendito é o fruto do vosso ventre, Jesus.
Şimşeklere hükmedeceğiz ve hükmedilemeyen doğanın rahmine nüfus edeceğiz.
Daremos ordens aos trovões e penetraremos bem no ventre da própria natureza impenetrável.
Üstüme basıp, beni domalttı... ve şöyle dedi, "Siz zavallı orospuların bildiği tek şey... vajinalarını teşhir etmek."
Ele cobriu-me e fez-me deitar sobre o seu ventre. Ele disse : "Tudo o que estas pobres putas sabem " fazer é mostrar a vagina.
Kim bilir hangi yüce Romalıyı taşıyor karnında.
Quem sabe que grande romano carregará ela no ventre?
Sanki evrenin tüm ışıkları bir anda rahmimde ışıldamıştı!
Como se todas as luzes do universo brilhassem juntas no meu ventre...
Karnında benim çocuğumu taşıyor.
Transporta no ventre o meu filho.
Seni annenin karnından çıkaramıyorlardı.
Não conseguiam tirar-te do ventre da tua mãe.
¤ karnınız dahiyi taşıyacak biçimde seçildi. ¤ ~ ¤ Beni yalnız bırak!
Teu ventre foi eleito para realizar o Prodígio.
¤ Şimdi yaralılar adına soruyorum... ¤ ne zaman yalvarırlarsa, yoksulları korursun, ¤ çünkü kadınlar arasından seçilmişsin... ¤ büyük Devrimin karnından çıkmışsın.
# Neste momento peço em nome do povo ferido # que protejas aos pobres, que imploram-te resguardo, # pois você é a eleita entre todas as mulheres # para levar no ventre a grande revolução.
Sen kadınlar arasında, kutsanmış olansın, ve rahminin meyvesi de kutsanmış olacak.
És bendita entre as mulheres e bendito será o fruto do teu ventre.
Sesini duyduğum an, rahmimdeki çocuk sevinçle zıpladı.
Desde que as tuas saudações me chegaram aos ouvidos, a criança no meu ventre saltou de alegria.
Rahimden suçlu!
Culpado no ventre da mãe!
Marcella, benim için dans edeceksin.
Tu irás dançar para mim. Dançarás a dança-do-ventre.
Bu adamlar bayağı uyanıktır, sana göbek attıran aptal şeyhe benzemezler.
Eles são astutos, não como o maluco que te fez dançar a "dança do ventre"
- Hayır kıçımdan alev çıkıyor sonra.
- Não, não me dá prisão de ventre.
Bir tek şu teneke trampet beklentisi ; beni,... ana rahmine dönme arzumu daha şiddetli bir şekilde ifade etmekten alıkoyabilmişti. Üstelik, göbek bağım da çoktan kesilmişti.
Só pela promessa do tambor, senti o forte desejo de voltar ao meu estado embrionário no conforto do ventre materno... mas nessa altura já tinham cortado o cordão umbilical.
rahmine düşmüş olan İsa'nın tohumuyla kutsanmış olan... Kutsal Meryem Tanrının annesi
... na tua carne entre nós o Senhor é convosco, bendita sois vós entre as mulheres, bendito é o fruto do vosso ventre rogai por nós, pecadores, agora e na hora da nossa morte rogai por nós, santa mãe de Deus.
Yüce Meryem, inayetinle...
Ave Maria, cheia de graça o Senhor é convosco bendita sois vós entre as mulheres e bendito é o fruto do vosso ventre, Jesus.
Uyandığımda, bunları göbeğimde buldum.
Fiz tudo como me disse, mas adormeci... e de manhã quando acordei achei isto sobre meu ventre.