English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ V ] / Vera

Vera translate Portuguese

3,740 parallel translation
Stan'in cinayetini çözünce Joe ve Vera'ya gerçekte ne olduğunu öğreniriz sanmıştım.
Achava que se resolvesse o homicídio do Stan, tínhamos as respostas do que aconteceu com o Joe e a Vera.
Sence ölen- - Vera o akşam kulüpteyse, mutlaka güzel bir elbise giymiştir.
Se a Vera estivesse no bar, vestia um vestido elegante e...
Topuklu ayakkabılarla.
E saltos. Esta não é a Vera.
Bu, Vera değil.
- É a Sally.
Merhaba Vera.
Olá, Vera.
Vera Mulqueen ve Joe Flynn ölüp tekrar dirilmişler.
Se não são a Vera Mulqueen e o Joe Flynn saídos dos mortos.
- Anlat Vera.
Conta-lhes, Vera.
Şimdi acı çekme sırası sende Vera. Annemin çektiği gibi.
Você vai sofrer, Vera, como sofreu a minha mãe.
Hem, biz Vera adında bir kadın arıyoruz. Viola değil.
Além disso, procuramos uma mulher chamada Vera, não Viola.
Vera, o sadece üstünde değerli taşlar olan bir ip.
É apenas uma pedra cara, numa corda.
Sence Joe ve Vera'ya Mavi Kelebek hakkındaki gerçeği söylemeli miydik?
Achas que devíamos contar-lhes sobre a Borboleta Azul? Não.
Vera, acele et canım.
Anda, querida, vem.
Tek kız kardeşimiz, Vera.
A única rapariga. A Vera.
Ama Vera bir başkaydı.
Mas a Vera, ela era especial.
Eğer Vera olmasaydı...
Se não fosse a Vera...
Vera!
Vera!
Dizlerimin üstündeydim, Vera'ysa çığlık atıyordu.
Eu de joelhos. A Vera aos berros.
Vera?
Vera?
Vera'yı kurtarmaya çalışırken treni parçalaması da onlarca insanın canına mal olmuş.
E como salvar a Vera resultou na morte de doze pessoas quando ele parou o comboio que ia colhê-la.
Vera tatlı bir çocuktur ama tam devlet yalakası olmuş çıkmış.
A Vera é uma doce miúda, mas tornou-se numa grande cabra, não foi?
Dinle yakışıklı, bize daha yeni bazı cezbedici vera eşarplar geldi.
Ouve, bonitão, acabámos de receber uns lenços Vera Neumann de arrasar.
Vera Wang *'in yanında staj.
- Estagiária da Vera Wang.
Vera Wang'in yanında staja mı yaptın?
- Fizeste um estágio com a Vera Wang?
Şimdi ya benimle konuşursun ya da yemin ederim göreceğin son yüz benimki olur.
Você vai falar comigo ou eu juro-lhe que serei o último rosto que verá.
O zaman düşmana ait topçuların gücünü kendin görebilirsin.
Então você verá os estragos que causam as armas navais inimigas.
Öyle diyorsan Shelley, bir terapiste gönderirim çocuğu.
Bem, se você diz, Shelley, garanto que verá um terapeuta.
O ağzını kapalı tutacaksın çünkü eğer Cooper'a bu konuda tek laf edersen oğlumu alır, buraları terk ederim ve Cooper da oğlunu bir daha asla göremez.
Você ficará calada. Porque se disser algo a Cooper, eu pegarei meu filho e sumirei, e Cooper nunca mais o verá.
İkimizde bunu en başarılı anlarımız olarak görmeyeceğiz.
Não acho que nenhum de nós verá esse como o nosso melhor momento.
- Belki kimse izlemez o zaman.
Então, se calhar, ninguém verá isto?
Vera.
Vera.
Ben turtayı getirdiğimde, öyle heyecanlanacak ki, gözlerimdeki perişanlığı farketmeyecek.
Quando lha mostrar, ele ficará tão empolgado que não verá a devastação nos meus olhos.
- Ajan benim yöntemimi anlayacak.
O Engravatado verá as coisas da minha forma.
Güzel. Konuşmamız hakkında birine herhangi bir şey bahsedersen çocuğunun göreceği son yüz benimkisi olur.
Se falar a alguém desta conversa, a minha cara será a última que o seu filho verá.
Böylece adamlarımızın göreve nasıl hazırlandığını görmüş olursunuz.
Dessa forma verá do que os nossos homens são capazes.
Çok yakında göreceksin.
Você verá em breve. É?
Bir daha sorun çıkmayacak. Göreceksin.
Não haverá mais problemas, verá.
Merdiven göreceksin.
Verá umas escadas.
Her şeyin tam da anlattığım gibi olduğunu göreceksin.
Verá que as coisas são exatamente como lhe estou a dizer.
Depoyu açarsanız haklı olduğumu göreceksiniz.
Se abrir este armazém, verá que tenho razão.
Çıkarız.
Verá que sim.
Bakın ne diyeceğim. Benimle gelirseniz, onu yakında görürsünüz.
Vou dizer-lhe, se... se vier comigo, prometo que a verá em breve.
Yararı olur.
Verá que ajuda.
İnsanlar inancın olduğu yerde neler yapılabildiğini gördüğünde piskopos kendiliğinden gelecektir.
As pessoas vão ver o que a fé em Deus pode alcançar, e o Bispo verá também. - Que Deus o ajude, Pai!
O zaman sana söylediğim düğün gecesine özel hareketleri göremezsin.
- Acho que não verá os movimentos de casamento que eu te falei.
Ve yakında bir daha hiç göremeyecek.
E, em breve, não nos verá de todo.
Bir sabah geçerli bir sebep söyleyip bırakıp gideceğim ve bir daha beni görmeyecek.
Um dia saio de manhã, digo-lhe algo que pareça convincente e ela nunca mais me verá.
Göreceksin.
Verá que sim.
Bu üç kızla çıkınca damağın öyle bir temizlenecek ki kendi yansımanı göreceksin.
Saia com as 3 garotas, e seu paladar ficará tão limpo, que verá seu reflexo nele.
- Seni sevdiklerini göreceksin.
- Costumo ir. - Verá que gostam de si.
Kimse seni görmez.
Ninguém a verá aqui.
Göreceksin.
E verá.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]