Verde translate Portuguese
8,131 parallel translation
Fenway Park'ta maç izlemek istiyorum.
Ir ao Fenway Park como vocês, o Monstro Verde.
Esrarım var.
Tenho Crack Verde.
Yeşil renkte ve ciddi acı çekiyor.
É verde e ele tem dores!
Limanının ucunda yeşil ışık var mı, Daisy?
Há uma luz verde ao fundo da sua doca?
Aydan gelen, yanıp sönen yeşil bir ışık gördük.
Vimos uma luz verde a sair da Lua.
Yaklaşık 70'li modellerden bir Mercedes 300D arıyorum, açık yeşil...
Sim, procuro um Mercedes, do início dos anos setenta, 300D, verde claro.
Emilio Quentin'a ait olan koyu renkli bir cip arıyoruz.
Procuramos uma SUV verde escura, que pertence a Emilio Quentin.
Şimdi de Jenny artık asla yeşil bir şey yemeyeceğini söylüyor.
Agora a Jenny diz que não come mais nada verde.
Küre şeklinde, yeşil ışıktan bir boşluk...
Uma grande esfera de luz verde...
- Kapı açılır. Yeşil ışık söner.
- A porta abre, a luz verde apaga.
Yeşil ışık yanar.
A luz verde acende.
Ama yeşil ışık bir kez söndüğünde neredeyse hemen uyanmış olacak. Klik-klik.
Mas assim que a luz verde apagar ele vai começar acordar quase imediatamente.
Tuşa bas, yeşil ışık çıksın, kapı kapansın.
Pressiona o botão, a luz verde liga-se, - a porta fecha-se.
- Her yer normal, tek bir sorun bile yok.
Está tudo verde, nenhum sinal vermelho a vista.
Ağaçlar, yeşil çim, bütün küçük çiçekler elma ağacı, kiraz ağaçları yeşillik yetiştirilecek boş alan sincaplar ( Siyah ) ( henüz onlarla dost olmadık ) sundurma hem şık, hem sade - yani kır evi tarzında görünen çitli giriş.
As árvores, a relva verde, as florezinhas, a macieira, as cerejeiras, o lugar vazio onde devíamos cultivar legumes, esquilos ( Ebony ) ( ainda não travámos amizade com eles ) o pátio, a entrada com a vedação com ar chique e simples - é campestre.
Görevimiz "tEmihlike" başlıyor.
A "missão Em-possível" tem luz verde.
Yeşil, kemikler kırmızı da Cam'in ATP testinden çıkan menzil.
A verde são os ossos e vermelho é a pista de corrida, obtida do teste de ATP da Cam.
Charlie timi sizden yeşil ışık bekliyor.
Equipa Charlie a aguardar o sinal verde.
Hyde Caddesinde mavi-yeşil daire çiziyor.
Então passou pelo Círculo Azul-Verde.
Kafeinsiz yeşil çayınız var mı?
- Tem chá verde descafeinado?
Hadi ama Lois. Alt tarafı yeşil odadan mor odaya geçiyor.
Então, Lois, ele vai passar de sala verde para a sala roxa.
Geçen ay gelmemiz gerektiğinde de sarı odadan yeşil odaya geçmişti.
E ainda no mês passado tivemos que vir cá quando passou da sala amarela para a sala verde.
Şehirdeki herkesin üzerine Jolly Green Giant'mış gibi gidemez.
Ela não pode atirar-se às pessoas como o Gigante Verde.
Jolly Green Giant...
Gigante Verde...
Sencha yeşil çayı sevdiğini biliyorum ama siyah çayları muazzamdır.
Sei que prefere chá verde, mas o chá preto deles é óptimo.
Bize onay vermelerini sağlayacağım.
Irei garantir que nos dão luz verde.
Çevre raporundan da yakında onay çıkacak.
Em breve, a Geo TBS dará luz verde.
Su yemyeşil.
A água é verde.
Yeşil ağaçlar gördüm
Vi árvores de verde
İşaret verildi!
Sinal verde!
İşaret verildi, gidelim!
Sinal verde, vamos!
Yeşil ışık!
Sinal verde!
Yeşil gömlek, iş istasyonunun güneybatısında.
Camisa verde, mesa de trabalho no sudoeste.
- Tanrım, oğlanın suratı yeşile dönmüş.
Meu Deus, o garoto está verde.
- Çabuk, yeşil ışık yandı.
Depressa, o sinal está verde.
"Yemyeşil Dünya Peyzaj."
Paisagismo Mundo Verde.
Bunun parlak yeşil olduğuna yemin edebilirim, Ama burdaki listeye göre, rengi Verde Mantis.
Eu podia jurar que o carro é verde claro mas de acordo com a lista de opções é Verde Mantis.
Biliyorum parlak yeşil ve alçak ve önünde boynuzları var. Ama Huracan'ın bir Lamborghini için... yeterince özel olduğunu düşünmüyorum.
Eu sei que é verde brilhante e é baixo e tem um touro na frente, mas eu não acho que o Huracan é suficientemente especial para um Lamborghini.
Dostum, ot sevmiyorsan başka bir şey ayarlayabilirim.
Meu, se verde não é a tua cena, posso-te ajudar com outra coisa.
Muştalara ve zehre fiyat biçebilir miyiz acaba?
Preciso do preço dos punhos de bronze em verde tóxico.
- Giriş serbest, Kaplan 1.
- A luz está verde, Tigre Um.
Bana ve burada yeşil giyen herkese göre.
consigo? Eu e toda a gente aqui que usa verde.
Biri kırmızı biri yeşil.
Olha, Ray, um é vermelho e o outro é verde.
Eva kırmızı, Cole yeşil, Taylor da mavi olan.
A Eva é a vermelha, o Cole é a verde e a Taylor é a azul.
Sevgilim az önce yeşil bir bataklıkta boğuldu.
O meu amante afogou-se em lama verde.
Yeşil para, eksik sipariş.
- Dinheiro verde, que fazia falta.
- Alt tarafı yeşil perde.
É um ecrã verde.
Evet.
- Queres feijão-verde?
- Tanrı benim çobanımdır...
Ela fme leva para descansar em um pasto verde, e me guia pelas águas - O senhor é meu pastor...
Yeşil.
- Verde.
Sen!
De casaco verde.