Verici translate Portuguese
12,029 parallel translation
Keşke biraz daha umut verici olsalardı.
Eu gostava que eles fossem mais animadores.
"Suçluluk duygusu muhtemelen ölümün en acı verici yoldaşıdır."
"A culpa é talvez, o companheiro mais doloroso da morte."
Ümit verici.
Parece promissor.
O zaman verici modunu kapat, iletişimini kes ki Sylvester'i arayabilelim.
Então tira-o do modo transmissão, interrompe os sinais, - e liga para o Sylvester.
Seni öldürmek zorunda olmam çok utanç verici.
É uma pena ter de matá-lo.
Bazıları heyecan verici buluyor.
Alguns até acham isso excitante.
Bu çok huzur verici.
É tão pacifico.
Ama onun yaptığı yaratılış uğraş verici bir iş.
Mas o que ele fez... A criação... Foi preciso trabalho.
Etkisi ölçülemez, tutkusu ilham verici. Feminizme ve özgürlüğe olan adanmışlığı, bir Amerikalıya yakışır nitelikte.
O seu impacto é imensurável, a sua paixão é inspiradora, e a sua dedicação ao feminismo e à liberdade é verdadeiramente Americana.
Ani duyum ve görüş değişikliklerinin yığınla heyecan verici sebebi varmış meğer. Beyin tümörleri.
Há muitas causas para as alterações repentinas na audição e na visão.
Oh. Frankie bunun ağzından çıkanla uymaması utanç verici.
É uma pena que não venha um dicionário com essa boca.
Onu öldürmeye çalışman utanç verici Ray.
É uma vergonha tentar matá-la, Ray.
Eğer ki, Luke Nakano, Devon Haynes'in sol kroşesine çözüm bulamazsa yerel kahraman için hızlı ve acı verici bir gece olacak.
E se Luke Nakano não encontrar uma forma de resolver o esquivamento esquerdo de Devon Haynes, vai ser uma noite rápida e dolorosa para o herói da cidade.
- Çok heyecan verici.
- Isto é emocionante.
Bu Mike için çok utanç verici.
É mesmo uma pena o que aconteceu ao Mike.
Bu toplantı bu kadar onur verici olmasaydı, üzerimi pisletmek cazip hale gelebilirdi.
Se não fosse este aparato todo, ficaria tentado a urinar aqui.
Bu hiç endişe verici değil.
Isto não é nem um pouco alarmante.
- Ben ona bir şey yapamam ki endişe verici değilse, bunun olması çok ilginç.
- Estou a dizer que eu não posso tocar nela, o que é, se não alarmante, muito interessante.
Anlamıyorum. İskandinav'a verici mi yerleştirdin?
Não percebo. colocou um localizador no Nórdico?
Dani'ye verici yerleştirdim!
Coloquei um localizador na Dani.
Bunu yaptığıma inanamıyorum ama oldukça heyecan verici bir konuşmaydı.
Nem acredito que estou a fazer isto, mas foi um lindo e inflamado discurso.
Telefonlarındaki verici hala limuzinde olduklarını gösteriyor.
O sinal dos telefones diz que ainda estão na limusina.
Bunun benim için çok heyecan verici olduğunu söylemeliyim.
Quero dizer... Isto é muito excitante para mim.
Utanç verici.
Vergonhoso.
Verici bir insanım ve karşımdakini tatmin ederim.
Acontece que sou um dado e generoso amante.
Oluk kapaklarını heyecan verici bulduğum an beni öldür lütfen.
Eles têm mais problemas do que um queque num retiro de modelos.
Ders verici bir öykü.
Lamento ouvir.
Baksana. Ne kadar heyecan verici!
Que emocionante!
Evet, dallı budaklı ve acı verici.
Desconfortável e doloroso.
Yağları bilmen çok heyecan verici. İşimize geri dönelim mi?
Ainda bem que conheces os teus azeites.
Bunu yaparken saklambaç oynaması en hayret verici şey.
Brincando ao jogo da apanha aqui... no maior de todos os labirintos.
Çok huzur verici.
É tão pacifico.
- Çok heyecan verici.
Que excitante!
Ama bu ürün o kadar kötüymüş ki her şeyi gömmeleri gerekmiş, bu gerçekten hayret verici.
Que decidam que o produto é tão mau que têm de enterrar o inventário, isso é outra coisa.
Bir şeyler dönüyor ve ne kadar acı verici olsa da bunu konuşmamız gerek bence.
Alguma coisa se passa e por muito que possa custar, acho que devemos falar disso.
Bu yüzen yosun öbeği hayret verici bir açık deniz yırtıcısına ev sahipliği yapmakta esmer yosun balığı.
Este emaranhado de folhas flutuantes abriga um incrível predador do mar aberto... o Peixe-do-sargaço.
Ekip, ümit verici bir emareye denk geliyor ama oldukça nahoş bir kaynaktan.
A equipa deparou-se com um sinal estimulante, mas de origem desagradável.
Walt, kendi kendine mırıldanırken heyecan verici bir konuşma kaçırdın. Esası neydi peki?
Walt, perdeste um óptimo discurso enquanto falavas sozinho.
Gün umut verici şekilde başlıyor.
O dia começa promissor.
Kartalın üzerindeki verici radyo sinyali yolluyor ve bilim adamları avlanmayı öğrendiği esnada onu ormanın içinde takip edebiliyorlar.
O transmissor na águia emite sinais de rádio, os cientistas podem segui-la pela floresta enquanto aprende a caçar.
Sanık konumundayken öylesine tehlikede olmasını dehşet verici bulmuştum.
Pensei que era incrível como ele corria perigo, enquanto acusado.
Yatağa bağlanmış bir kadının bıçaklanması ve boğazının kesilmesi gibi detaylar içeren dehşet verici bir olay anlatıyor.
Ele descreve um episódio horrível e sangrento, com esfaqueamentos e pescoços cortados numa cama, enquanto a mulher estaria algemada à cama.
İğrenç ve dehşet verici olduğu kadar fiziksel kanıtlarla ve bizzat Savcılığın kendisinin çıkardığı tanıkların ifadeleriyle tekzip edilmiş bir masal.
Uma história feia e horrível, mas foi uma história, desmentida por provas físicas e pelo testemunho do próprio responsável do caso.
Bu gerçeğe ya da mağdurların haklarına olan bağlılığıma değinmemeniz rahatsızlık verici.
É perturbador que não tenham notado a minha dedicação aos direitos das vítimas de crimes.
Dahası, Steven Avery ve Brendan Dassey'nin kararlara itirazları ile ilgili konularda Adalet Bakanlığına hâlâ yardımda bulunuyor olmamın sizin açınızdan çok "utanç verici" olduğunu hissediyorum.
Assumo que ficariam "envergonhados" com a continuação do meu envolvimento com o Dpto. de Justiça, no caso de Steven Avery e de Brendan Dassey.
Bu denli keyfinin yerinde olduğunu görmek endişe verici.
É alarmante ver-te tão completamente satisfeito contigo próprio.
Bugün hepimizin oğlumun Londra Matematik Topluluğu'nda makalesinin yayınlanmasını paylaşıyor olmamız gurur verici.
Foi com grande orgulho que hoje todos partilhámos a publicação do artigo do meu filho pela London Mathematical Society.
Yavaş ve acı verici eklemeyle, sonra siz ikiniz her ne formülünüz varsa oldukça yanlış olduğundan kesinlikle emin olacaksınız.
Pela lenta e penosa adição e então poderá ter a certeza de que qualquer fórmula que os dois possam inventar estará totalmente errada.
Sıkıntı verici.
É inquietante.
Bu endişe verici.
Isso é preocupante.
Bu utanç verici.
É vergonhoso.