English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ V ] / Vermiyorsun

Vermiyorsun translate Portuguese

2,420 parallel translation
Benim okumama izin vermiyorsun da o adamın okumasına mı izin veriyorsun?
Não me deixaste ler o teu romance, mas deixaste este gajo ler o teu romance?
İlişkiye başlıyor fakat kendini vermiyorsun.
Envolves-te numa relação, mas nunca te empenhas.
Neden paramı geri vermiyorsun?
Por que não me devolves o meu dinheiro?
Evet, öyle. Neden Laura'nın bakmasına izin vermiyorsun?
Porque é que não deixas a Laura ver isso?
Neden ona kendin vermiyorsun?
Por que não o entrega você?
David. Telefonlarıma cevap vermiyorsun. Seni Roger Wesley'le tanıştırayım.
Não respondes aos meus telefonemas, por isso quero apresentar-te Roger Wesley.
Üzgünüm. Neden bana dosyayı geri vermiyorsun?
Porque não me devolve o dossiê?
Neden aramalarıma cevap vermiyorsun?
Porque não atendes as minhas chamadas?
- Bir şey hissetmiyorum. - Çünkü kendini vermiyorsun.
Não consigo ver...
Mark'ın sana yardım etmesine de izin vermiyorsun.
E tu já nem sequer tens o Mark para ajudar-te.
- Bu kararı sen vermiyorsun.
- Não é você quem decide...
Bana martaval okuma. Anneme değer vermiyorsun.
Nem sequer te preocupas com a minha mãe.
Neden biraz rahat vermiyorsun?
- Para que o está a chatear?
Neden cevap vermiyorsun?
- Porque não atende?
Neden bana bir içki daha vermiyorsun, ibne herif.
Por que não me preparas mais uma bebida, meu cabrão?
Bize hiç dikkatini vermiyorsun.
Não nos presta nenhuma atenção.
Telefonlarıma cevap vermiyorsun.
Não respondes às minhas chamadas.
Cevap vermiyorsun, bitti, hepsi bu kadar, öyle mi?
Se não responderes, acabou, ok?
Neden cevap vermiyorsun?
Por que não me respondes?
Niye bana cevap vermiyorsun?
Porque não me respondes?
Düğünün için yardım etmeme izin vermiyorsun.
Não queres que pague o teu casamento.
- Telefonuna cevap vermiyorsun.
- Não tens atendido o telemóvel.
Neden izin vermiyorsun peki?
- E porque não deixas?
Telefonlarıma cevap vermiyorsun.
Não tem atendido as minhas chamadas.
Neden ona bu portakallı şeyden vermiyorsun? - Çok lezzetli.
Claro que é, é a sobremesa.
- Neden her annenin yaptığı gibi ona biraz rüşvet vermiyorsun?
Porque não sou a mãe. Sou, Evan?
Yardım frekansları açık, Sancho neden cevap vermiyorsun?
As frequências de saudação estão abertas. Sancho, por que você não responde?
Gitmeme izin vermiyorsun.
Não me deixas ir embora daqui.
Neden başka bir şeyde kazanmama izin vermiyorsun?
Porque não me deixas ganhar algo para variar?
"Onları bu kadar seviyorsun bari neden bir havlu kafaya vermiyorsun?" dedi.
coisas como "Goody Two Shoes" isto. "Florence Nightingale" aquilo.
Bu kadar takıntılıysan neden gidip vermiyorsun?
Se estás obcecada com ele, come-o.
Neden telefona cevap vermiyorsun?
Porque não atende?
Neden cevap vermiyorsun sen!
Porque é que não me estás a responder!
- Niye biraz huzur vermiyorsun?
Contigo no hospital terei um pouco de paz e sossego...
Bakın bayan neden işimi yapmama izin vermiyorsun, belki seni de kurtarırım?
Ouça, senhora, deixe-me fazer o meu trabalho, e talvez salve a sua vida.
Yıllığını Goodwill'e vermiyorsun.
Não vais doar o teu livro de finalistas para caridade.
Neden daha sık atış talimi yapmama, izin vermiyorsun?
Quero descarregar.
Kenny, neden ona bir şans vermiyorsun?
Kenny, por que não lhe damos uma oportunidade?
Neden denememe izin vermiyorsun? Denemek mi?
Porque não me deixas tentar?
Buna gerçekten inanıyorsan, sen neden sen de vermiyorsun?
Mas se acreditasses mesmo que isso é verdade, porque não farias o mesmo?
Açıklama şansı vermiyorsun.
Nem me estás a deixar explicar.
Biz kendimizi koruyamıyoruz çünkü gücümüzü bize vermiyorsun.
E não nos podemos defender porque não nos dás os nossos poderes. Já te disse antes, não posso simplesmente dar-vos!
Bunun doğru olduğuna gerçekten inanıyorsan neden sen de ona bir şans daha vermiyorsun ki?
Mas se realmente acreditas que isso é verdade, porque não podes tu?
Belki, sen de benim kendimi iyi hissetmeme izin vermiyorsun.
Talvez não queiras deixar que eu me sinta também melhor?
Bilmiyorum çünkü bana hiçbir şey vermiyorsun.
Não sei como, porque tu não me dás nada.
Seni tanımıyorum... -... çünkü bana hiçbir şey vermiyorsun.
Não te conheço, porque não me dás nada.
Bana hiçbir şey vermiyorsun. Belki bana itaat etmeni istemişimdir.
Talvez talvez estivesse a tentar submeter-te.
Niye izin vermiyorsun?
Porque não deixas?
Son günlerde kendini işine vermiyorsun.
Nestes últimos tempos não tens andado muito concentrado.
Aramalarımıza cevap vermiyorsun.
Não tens respondido a nenhumas das nossas chamadas.
Neden eşime biraz peynir vermiyorsun?
Rapazes, vejam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]