Video translate Portuguese
5,359 parallel translation
Departmanın video kamerasını kontrol etmiş olasılığın var mı?
Olá, companheiro. Pegaste na câmara do departamento?
Video çekmek için çuvalı çıkardıklarını söyledin.
Disseste que tiraste para fazer o vídeo.
Mason anneciği için küçük bir özçekim video mu yapıyor?
É o Mason a fazer um pequeno vídeo para a mãe?
Fotoğraf, video falan gibi şeyler.
Como fotografias, vídeos ou alguma coisa do tipo.
Merlyn'in elinde video var.
O Merlyn tem o vídeo. Ele criou contingências.
Herkesin cep telefonlarını, o akıllı gözlükleri fotoğraf ya da video kaydedebilecek her şeyi topla.
Tens de recolher todos os telemóveis, aqueles óculos inteligentes, qualquer coisa que possa fotografar ou filmar.
Birkaç uygunsuz şey söylediğim bir video yüzünden. Doğru.
Devido a um vídeo no qual falei de algumas coisas inapropriadas.
Söylediğiniz gibi balo salonunda olmadığınızı gösteren video kayıtları var.
As gravações provam que nunca esteve no salão, onde disse que esteve.
Geliştirmekte olduğum bir video spektral eşleyici yüzünden.
Porque um comparador espectral de vídeo que estava a desenvolver.
Bu Lorelei'nın aldığı video kartı. Yangın gecesine ait olan. Senin aradığın şey.
O cartão do vídeo da noite do incêndio que a Lorelei apanhou, o que você está à procura.
Her dosya için belli video verileri vardır.
O sistema com a armazenagem de dados, ao entrar no ficheiro,
Ve kızın, video çekildiğinden hiç haberi yok.
E ela não fazia ideia de que ele a estava a filmar.
3 farklı kadınla 3 başka video daha bulduk böyle.
Encontramos 3 outros vídeos assim, com 3 mulheres diferentes.
Shane, Kevin Brubaker'den 3 farklı üniversite öğrencisiyle seks yaparken çekmiş olduğu 3 video yollanmış sana.
Shane, recebeu via email, 3 vídeos enviados pelo Kevin Brubaker dele a fazer sexo com 3 estudantes femininas diferentes.
Bu çocuk pornosuna girer, video veya ses hiç fark etmez.
Isso é pornografia infantil, vídeo ou áudio, enfim não importa.
Gece yarısından sonra kırmızı ışıkta geçtiğini gösteren video kayıtları var elimizde.
Temos o teu carro filmado a passar um sinal vermelho na Rua 20, depois da meia noite.
Takılırken çekilen birkaç resim var ve oynatamadığım bir video var.
Há algumas fotos deles e um vídeo, mas não o consigo ver.
Bana e-mail olarak gönderirseniz, videoya bakabilecek birilerini bulabilirim ya da, belki bu video konuyu açığa kavuşturur.
Se mo enviar por email, posso arranjar alguém para o ver. E talvez este vídeo possa clarificar a situação.
Video sıkıştırmada bir hata olabilir.
Deve haver um erro na compressão do vídeo.
Perry Konu : Video
PERRY ASSUNTO :
Hiçbir işlem görmemiş bu video, New South Wales etrafındaki bir geçite seyahat ettiği araba öncesinde, 14 yaşındaki Sheyna Smith'in dehşet dolu son anlarını göstermektedir.
EXCLUSIVO PASSWORD Quais são as hipóteses aqui?
Ama yayınladıktan yarım saat sonra, biri sitemizi hackledi ve şimdi video yok.
Mas, meia hora após a publicação, alguém entrou no nosso site e agora o vídeo foi-se.
Ama video bir kamyonu kaydetmişti. Canberra'daki bir araştırma şirketine kargo taşıyordu.
Mas o vídeo mostrava que os miúdos acertaram num camião, que transportava mercadoria para uma empresa de investigação em Camberra.
Hiçbir video bu durumu değiştirmeyecek.
Não há vídeo que altere isso.
Bu video, köhne bir haber sitesinde yayınlandı Başbakan'ın ve Kabine'dekiler çılgına döndüler yarım saat sonra da parlamento gazetecisinin kardeşi bu çocuk Physanto'ya girdi ve Physanto'daki tüm belgelerin yarısıyla arazi oldu.
Esse vídeo aparece num desses sites de notícias reles. O gabinete do primeiro-ministro fica furioso. Meia hora depois, este tipo, que é irmão do jornalista, entra no sistema da Physanto e rouba metade dos documentos.
Bir video yolladı.
Enviaram um vídeo.
Seni kaçıran kişiler video yollamazlar.
Não são os que te levaram. Eles não mandam vídeos.
Gün aşırı bana video gönderiyor.
Ela envia-me vídeos dia sim, dia não.
The Post, analistlerin ; ses, video, fotoğraf, e-posta, döküman ve bağlantı kayıtlarını kullanarak kişilerin hareketlerini ve bağlantılarının takibini sağladıklarını söylüyor.
O relatório diz que eles estão a extrair áudio, vídeo, fotos, e-mails, documentos e registos de conexão, que permitem aos analistas rastrear as ações de uma pessoa no seu contexto de tempo.
Hawk ona video hazırlardı.
Ele estava a fazer-lhe vídeos.
Elimizde garajda senin ona saldırırken çekilmiş video var.
Porque tenho um vídeo de si a roubá-la numa garagem.
Karun kadar zengin video oyunu tasarımcısı.
É o Hayes Robertson. É um ricaço, desenhador de jogos de computador.
- Evet. Hayes için video oyunlarını test ediyorum.
Testo jogos para o Hayes.
Immersion'da, video oyunu oyuncularının giydiklerinden.
Como os que os actores usavam na Immersion. Isso.
Bu, Aubrey'nin cep telefonuyla çektiği video.
Este é o vídeo que o Aubrey gravou com o telemóvel. O escudo.
- Evet. Ayrıca video sahnesinde Hayes Robertson'ı öldürürken aynen böyle hareket etmesine sebep oldu.
Isso faria ela mover-se exactamente assim quando matou o Hayes Robertson no estúdio de gravação.
Video oyunları oynar mısınız?
- Joga videojogos?
İkinizden biri video oyunu oynar mı?
Algum de vocês joga videojogos?
Ben video oyunlarına bayılırım.
Eu adoro videojogos.
Cumartesi akşamını video izleyerek geçirmek istemiyorum.
Não quero desperdiçar uma noite de sábado a ver um vídeo.
Owen'ın konuşma niyeti olabilir. Castro'nun da video takipçileri var.
É que o Owen tem a tendência para falar e, e o Castro terá espiões audiovisuais.
Ama video kaydı var.
- Não sei. Mas, há filmagens.
- Video kaydı var.
Foi gravado pelas câmaras de videovigilância.
Her gün resim ve video koyuyormuş.
Postava fotos diariamente, vídeos diariamente.
Takipçilerinden video fikirleri göndermelerini istemiş, ailesi yokken ortalığı birbirine katacakmış.
Parece que estava a pedir aos subscritores dela para enviarem-lhe ideias em vídeo, de como de causar estragos enquanto eles estão fora.
- Pizza ve video oyunları. - Daha fazla duymak istemiyorum.
As pizzas e os videojogos.
Çocuklardan birinin elinde o video var.
Um daqueles rapazes tem esse vídeo.
Video isimsiz bir mesajlaşma uygulaması üzerinden gönderilmiş.
O vídeo foi enviado por um aplicativo anónimo.
Video nerede Bobby?
Onde está o vídeo, Bobby?
Başka bir video buldum.
- Encontrei outro vídeo.
Video nerede?
PARA PAZ DE ESPÍRITO...