English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ V ] / Vinçent

Vinçent translate Portuguese

4,713 parallel translation
Sen Vincent ile konuştun mu?
Tu falaste com o Vincent?
Cat ile Vincent'den mi yoksa bizden mi bahsediyorsun?
Estás a falar deles ou de nós?
Vincent'in senin için kötü biri olduğunu bildiğim gibi.
Tal como sei que o Vincent te faz mal. Acho que sabes disso.
Vincent, şimdi olmaz.
- Vincent, agora não.
- Vincent...
Ele está a mentir.
Rastgele bir şey olduğunu mu söylüyorsunuz?
- Vincent. Então está a dizer que isto aconteceu por acaso?
Vincent izin verir misin? Affedersin.
- Vincent, importas-te?
Vincent, Yargıç Westbrook'un konuşmasını sağladı ama önünde canavara dönüşmesi gerekti.
O Vincent fez o juiz falar, mas... Mas teve que se transformar para isso.
Vincent beni etkilemeye kalkma.
Vincent, pára de lançar charme.
Bizim bir geleceğimiz yok, Vincent.
Nós não temos um futuro, Vincent.
Bak, aynı şeyleri yaşamak istemiyorum, Vincent.
Não quero retroceder.
Vincent, adam masum birine bomba dolu intihar yeleği giydirdi.
- Vincent, ele armou um homem inocente com um colete suicida, há uns dias atrás.
Sadece kendi hayatını riske atmadığını söylüyorum, Vincent.
Não é só a tua vida que está em jogo, Vincent.
Vincent'in değiştiğini düşünebilirsin. Hatta değiştiğine inanabilirsin de. Ama bende önceden onun durumundaydım.
Podes pensar que o Vincent mudou, podes até acreditar que ele mudou mesmo, mas eu fui como ele, e sei que mais cedo ou mais tarde, ele irá magoar-te.
Ben 95.karakoldan Dedektif MCculley. Vincent Keller'i arıyoruz.
Detetive McCulley, da Esquadra 95.
Ne?
Procuramos o Vincent Keller.
- Vincent Keller?
- Vincent Keller?
Vincent.
- Vincent...
Vincent Keller'ı arıyoruz.
Procuramos o Vincent Keller.
Bir hata oldu sanırım. Vincent.
- Acho que deve haver um engano.
Endişelenme.
- Vincent!
JT, Vincent'ın canavarlaşmasını engelleyen taş nerede? Ne oldu?
JT, a joia que impede o Vincent de se transformar, onde está?
Vincent cinayetten tutuklandı ve Gabe onu ihbar mı etti?
O Vincent foi preso por homicídio e o Gabe é que o entregou?
Vincent'la birlikte olabilmek için dün akşam ondan ayrıldım ve şimdi- -
Acabei com ele na noite passada para ficar com o Vincent, e...
Vincent'ın o taşa ihtiyacı var.
O Vincent precisa da joia.
Vincent'ı tutuklayacak dedektifin bana kefil olmasını istedim ama beni burada istemiyor.
Eu podia pedir ao detetive que prendeu o Vincent, mas ele não me quer cá.
Peki dün akşam beni Vincent'tan korumak için her şeyi yapacağını söylemiştin ve şimdi onu tutukladılar.
Pois, tal como disseste na noite passada que farias qualquer coisa para me protegeres do Vincent, e agora ele está preso.
Dinle, duyduğuma göre Vincent Keller davasına sen bakıyormuşsun.
Dizem que está no caso do Vincent Keller.
Delirmiş durumda ama- - Bence Vincent'tan bahsediyor.
- Está a passar-se, mas...
Üzgünüm. Taksiye binmek zorunda kaldım.
- Acho que está a falar do Vincent.
Vincent bana hangi kardeşi olduğunu söylemedi bu nedenle sanırım ikimiz de bir mezar seçip kazmaya başlayacağız.
O Vincent não me disse qual era o irmão. Por isso cada uma de nós fica com um e cavamos à volta da base.
Evet, bulsa iyi olur çünkü Vincent bunu yaptı. Curt Windsor'ı öldürdü.
É bom que sim porque o Vincent matou o Curt Windsor.
Sorun ; eğer Vincent'a bir şey olursa en yakın arkadaşım ve o yıkılacaktır. Ve ben nasıl yardımcı olacağımı bilmiyorum.
É que ele e a minha melhor amiga ficariam devastados se acontecesse alguma coisa ao Vincent, e eu não sei como ajudar.
Ellerinde Vincent'ın Windsor'ın cesedini atarken çekilmiş fotoğrafları var.
Eles têm fotografias do Vincent a livrar-se do corpo do Windsor.
Belli ki Vincent JT'nin evinden cesedi oraya taşımış.
O Vincent deve ter tirado o corpo da casa do JT.
Vincent'ın yardım ettiğini savunmasının yapabiliriz.
Podemos dizer que ele estava a ser o bom samaritano.
Windsor'ın kalbini Vincent'ın buzdolabında bulmuşlar.
Eles encontraram o coração do Windsor no frigorífico do Vincent.
Tamam, ama Windsor'ın kalbi Vincent'ın buzdolabında ya da teknesinde falan değildi ki.
- Mas o coração - não estava no barco.
Bil diye söylüyorum, sen ve Vincent barışırsınız diye bir yerlerde organ falan saklamıyorum.
Para que conste, não andei a guardar órgãos, caso vocês voltassem.
Birkaç hafta önce buradaydım sana Vincent'la çalıştığımı söyledim ve sen benim güvenliğim için endişelendin.
Não me parece pai, estive cá há umas semanas e disse-te que estava a trabalhar com o Vincent e ficaste preocupado.
Sonunda Vincent hakkettiği yerde olduğu için mutluyum. Bir kafeste.
Estou muito feliz por o Vincent estar finalmente onde pertence.
İstediğin kadar mücadele et, ama sen ce Vincent bu iş bitti artık.
Podes lutar o que quiseres, mas tu e ele...
Sanırım babam birine Vincent'ın buzdolabına Windsor'un kalbini koyması için para vermiş.
Acho que o meu pai pagou a alguém para colocar o coração no frigorífico do Vincent.
Sanırım Vincent itiraf etmeyi düşünüyor.
Acho que o Vincent se vai declarar culpado.
Vincent senin evinde tutuklandı.
O Vincent foi preso no teu apartamento.
Vincent'ın rakibi neden onu savunsun tabii eğer bu doğru değilse?
Porque é que o inimigo do Vincent o iria defender se não fosse verdade?
... Manhattan'da bir kovalamaca başladı ve New York Polis Departmanı çevre ilçelerde Vincent Keller'ı arıyor...
Uma caça ao homem está a acontecer em Manhattan e nos bairros vizinhos, enquanto a polícia procura - por Vincent Keller...
Sen neden ambulansa bakmıyorsun belki neler olduğuna veya Vincent'ın nereye gittiğine dair bir ipucu bulursun?
Porque não vais ver a ambulância, ver se consegues encontrar pistas do que aconteceu ou para onde o Vincent poderá ter ido.
Memur Vincent'ı canavar olarak görmüş.
Aquele guarda viu o Vincent em estado monstro.
Tamam, JT'nin evine gideceğim, Vincent orada mı bakacağım.
Vou ver se o Vincent foi ter com o JT.
Bence Vincent onu bilerek çıkardı.
Acho que o Vincent a tirou de propósito.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]