Virtudes translate Portuguese
358 parallel translation
Meziyetlerinden biri iskambil falına bakmaktır. Unutmuşum söylemeyi.
Ler as cartas é uma das suas virtudes, esqueci-me de te contar isso.
Asil kalbini zenginleştir ve ona tüm muhteşem erdemleri ihsan et.
Enriquecei seu nobre coração e dai-lhe todas as grandes virtudes.
Johnny'nin dedemle aynı gömlekten olduğunu babam anlasın istiyorum.
Quero que o pai veja que o Johnny tem as mesmas virtudes do avô.
Nezaket Julie'nin bir fazileti değil ki.
A boa educação nunca foi uma das virtudes da Julie.
Aksi takdirde şiddet galip gelecek ve hayat yok olacak.
Sem estas virtudes, a vida será feita de violência.
Hepimiz gibi Miles'in da hatalari vardi, ama iyi taraflari da vardi herhalde.
Miles tinha os seus defeitos com qualquer de... nós, mas devia ter algumas virtudes, também.
- Memnun oldum. - Erdemin vücut bulmuş hali.
Personificação de todas as virtudes.
İyi bir eş olduğuna inanıyorum, ama kendi değerlerinden utanan...
Acredito que sejas um bom marido mas que estás envergonhado das tuas próprias virtudes.
Üzerine çok az mal varlığı var ve bu da çok basit bir erdem.
Tinha a impressão de que era uma mulher de condição muito baixa. - E de virtudes bastante fáceis.
Bir tek kusurla damgalandı mı insan, başka erdemleriyle bir melek de olsa, yalnız o kusurundan ötürü düşer insanların gözünden.
mesmo as suas virtudes, puras como a graça, se corrompem perante os olhos do mundo por esse único defeito.
Olur ya, pek aşırı öfkeye kapılıp aklın duvarlarını yıkar geçirir ya da ciğerlerine işlemiş bir alışkanlık, gelir berbat eder en güzel davranışlarını. Bir tek kusurla damgalandı mı insan, başka erdemleriyle bir melek de olsa, yalnız o kusurundan ötürü düşer insanların gözünden.
ou por algum excesso do seu carácter, que derruba os limites e os muros da razão, ou por algum hábito arreigado em excesso, arrastam, digo, o estigma de um defeito, e as suas virtudes, puras com a graça,
İkinci nedense, halkın büyük bir coşkuyla onu sevmesi. Bu sevgi silip süpürebilir bütün suçlarını.
Outro motivo é o carinho que o povo consagra a Hamlet, tapando as suas faltas com o seu afecto, convertendo em virtudes os seus pecados.
Üstelik de iyi yürekli bir insan. Her değeri ayrı bir İsrafil borusu olur lanet okumak için onu öldürene. Acımak yeni doğmuş bir çocuk olur, çırılçıplak, kasırganın yelesine sarılmış.
Ele exerceu o poder tão humildemente... e foi tão honrado em suas decisões de governo... que suas virtudes o defenderão como anjos... com voz de clarim, contra a profunda danação de seu assassínio.
Hindular tek bir Tanrı'ya inanır. Ancak Tanrı'nın nitelik ve erdemlerinin değişik şekillerde vücut bulduğunu varsayarak... farklı sembollere tapınırlar.
Os hindus acreditam num Deus, mas adoram diferentes símbolos que olham como a encarnação de virtudes e qualidades do ser supremo.
Saito'nun en büyük özelliği özelliksiz olmasıdır.
A maior virtude de Saito é não ter virtudes.
Bu hasletlerden imparatorluğumuzda bulunmuyor mu?
E não se encontrarão tais virtudes no nosso império?
Bilgelik ve üstün fazilet birbirinden ayrılmaz, insana doğru yolu gösterir.
A sabedoria e fortes virtudes combinadas fazem o homem!
Eşin olacak olan bu genç bayan bir İmparatoriçede olması gereken tüm özelliklere sahip.
A jovem que há-de ser tua esposa e Futura imperatriz de Áustria, reúne todas as virtudes que podes desejar.
Sponsorumuzun ürünün erdemleri ile ilgili resimli bilgilendirmenin hemen ardından başlayacak.
Vai seguir-se logo após esta palestra ilustrada sobre as virtudes dos produtos do nosso patrocinador.
Doğrusu böyle bir yeteneğin olduğunu hiç düşünmemiştim.
Acreditado em quê? Na verdade, não esperava que este tipo de talento fosse uma das tuas virtudes.
Her açıdan çok iyi bir kız.
É plena de virtudes.
Bu günahları işlememenin nedeni ahlaki değerlere duyduğun saygı mı?
Absténs-te desses vícios com respeito pelas virtudes morais?
Yeni bulduğun değerlere cesareti de ekle.
E coragem para as tuas novas virtudes.
Bu demokratik sistemin iyi ya da kötü bir yanı.
- Não sabia. É uma das virtudes ou defeito de nosso sistema judicial.
Geçen yıl seçimi kaybedene kadar iyi olduğunu düşünürdüm.
Acreditava que era uma das virtudes até o ano passado quando fui afastado.
Bunların erdemini çaldığını düşünüyor.
Crê que estas coisas lhe vão roubar as virtudes.
Gençler savaşır. Savaşın erdemleri gençliğin erdemleridir.
Os jovens travam guerras e tais virtudes são as da juventude.
Pasif meziyetleri ve çekingenliği ile, hırslı kocasının yeni bir toplumun kaygan merdivenlerinde yükselmesine nasıl yardım edebilir?
A Concetta, com todas as suas virtudes passivas, a sua timidez, a sua discrição, seria capaz de ajudar a subir um marido ambicioso na nova sociedade?
Şu saygın İngiliz ailelerinden birine mensubum. Hani Victoria dönemi ahlakını 20. yüzyıla taşımışlardır.
Venho de uma daquelas famílias inglesas respeitáveis... que arrastaram todas as virtudes vitorianas para o século XX.
Füzelerin üstünlüğü aynı zamanda zayıflıkları.
A virtudes dos foguetes são os seus defeitos.
Ne kadar da mükemmelsin.
É um modelo de virtudes.
Yemin ederim ki, yedi erdemin en tuhafı.. .. izzet-i nefistir.
Das sete virtudes de ouro, eu juro, a mais peculiar é a castidade.
Epiphanius'un "Saint Sergeius'in Hayatı" nda dediği gibi :
Como disse Epifani das virtudes de Sérgio :
Sabır sahip olduğum az sayıda erdemden biridir.
A paciência é uma de minhas poucas virtudes.
Eski zamanların saygın Roma gücüne ve faziletine dayanan bir dünya burası.
Um mundo com base nas forças e nas virtudes romanas.
Siz, çok erdemli bir adamsınız.
Parece que tem todas as virtudes.
Erdemlerine ve özellikle de çapkınlığına, Sara.
Às suas virtudes e, em especial, aos seus vícios, Sara.
Adamlarıma ben de hep kendi başlarına davranmalarını söylerdim.
Sempre ensinei aos meus homens as virtudes de ter iniciativa, portanto, não vejo como posso opor-me, agora.
Duncan, yetkilerini öyle insanca kullandı görevini o kadar iyi yerine getirdi ki erdemleri birer melek olup, borazanlarla haykırarak öldürülüşünü lanetleyecek.
Além do mais, Duncan mostra uma natureza tão branda tem sido tão eficiente no seu alto cargo que as virtudes dele clamarão como anjos, com voz de trombeta contra a profunda maldição da morte dele.
- Sanatın şeytani özelliklerini reddediyorum.
- Rejeito as virtudes demoníacas da arte.
Bilgeliğimiz varsa her birinin erdemlerini öğrenebiliriz.
Com sabedoria para aprendermos, todos podem ensinar as virtudes deles.
" Onun özelliklerini nasıl anlatsam,
Como posso falar das suas virtudes?
Eğer bilgeliğimiz varsa her birinin erdemlerini öğrenebiliriz.
Se tivermos a sabedoria para aprender todas nos podem ensinar as suas virtudes.
İyi ahlak gözden kaçamaz.
As virtudes não podem passar ao alto!
Olympia yerel erdemlerin bir toplamı gibidir.
Olympia é um compêndio de virtudes domésticas.
Vatansever dürtülerin telkini, çocuklukla başladı.
As virtudes patrióticas começavam a ser incutidas desde a infância.
Görüyorsunuz ya Caesar, deminki gibi çingeneler ve baldırı çıplaklar bile evliliğin ve bir aile yaşamının erdemini nasıl da benimsiyorlar!
Vede, César, agora até vagabundos e saltimbancos como aqueles reconhecem as virtudes do casamento e da vida familiar.
Belki de atalarının asil erdemlerini getirdi kalbinde. "
"Que ele traga ao seu coração as nobres virtudes dos seus antepassados." Sim, já percebemos.
Dakikliğe ne kadar önem verdiğimi bilirsin.
E a pontualidade é uma das minhas virtudes.
Bu sizi susatır.
Mas tinha as suas virtudes.
Ama sabırlı olmak, bizim meziyetlerimizden biri değildir.
Mas a paciência não é uma das nossas virtudes.