Vâkıf translate Portuguese
14 parallel translation
Daha önce bu çapta birleşik bir operasyona girişmemiştik. Gerçekte hiç kimse konuya vâkıf değildi.
Nunca tínhamos feito uma operação destas àquela escala e ninguém sabia bem como a fazer.
Mahkemenin kararına vâkıf olarak onu ele geçirmelisin.
- Fá-lo saber a sentença do tribunal.
Catharlar'ın Kâse'nin sırrına vâkıf olduklarına dair kuvvetli bir inanış vardı ve Montsegur Kalesi'nin düşmesinden hemen önce üç Cathar şövalyesi yanlarında oldukça değerli bir şeyle üç Cathar şövalyesi yanlarında oldukça değerli bir şeyle surların ötesine kaçmışlardı.
Havia uma tradição muito forte, que ainda hoje se mantém, de que os Cátaros tinham possuído o segredo do Graal e que precisamente antes de o castelo de Montségur cair, três cavaleiros da Ordem Cátara escaparam sobre as muralhas e levaram algo consigo, algo de grande valor.
Bir gün bütün bunlar değişecek ama o gün gelene kadar ihtiyacım olan son şey vâkıf olduğum şeyler yüzünden dikkat çekmek ki o şeyler, bir gün beni New York Polis Teşkilatının kusursuz bir üyesi yapacak.
Um dia, as coisas hão-de mudar, mas, até lá, a última coisa que quero é chamar atenção para o que sei, para aquilo que vai fazer de mim um excelente membro da Polícia de Nova Iorque.
Polis, ölüm sebebi konusunda sessizliğini koruyor ama ABC-6 olaya vâkıf kişilerden Stanovich'in bıçaklandığını öğrendi.
A polícia continua cautelosa na divulgação da causa de morte, mas a ABC 6 conseguiu saber de várias fontes próximas, que acreditam que Stanovich tenha sido esfaqueado.
İnsanın, mesai arkadaşlarının derin ve karanlık sırlarına vâkıf olması tehlikelidir.
Saber os segredos mais profundos e obscuros dos teus colegas de trabalho pode dar-te muitas chatices.
Pam, kraliçe. Ve gelecekte de bu sırra vâkıf olanlar.
- A Pam, a rainha, e a todos os que descobrirem no futuro.
Değilim ama eşinizin durumuna vâkıfım. Buradaki herkesin onun için elinden geleni yaptığına sizi temin etmek istedim.
Não, mas estou a par do caso e só lhe queria garantir que estamos todos a fazer os possíveis por ele.
Mazur gör. Savaş stratejilerine vâkıf değilim.
Peço desculpa, mas não sou nenhum especialista no que toca a estratégias de guerra.
Hizmetçilerinin Çin çorbası won ton'un icadında hayatta olması olayına kaç kişi vâkıf olabilir ki?
Quantas pessoas já viste com uma empregada que estava lá quando inventaram o "won ton"?
Acımasızlığının sınırlarına birinci elden vâkıf oldum.
Eu testemunhei a intensidade da tua crueldade.
Daniel'le kısa süreli evliliğim Grayson'ların en gizli ve karanlık sırlarına vâkıf olmamı sağladı.
O meu breve casamento com o Daniel deu-me acesso aos segredos mais profundos e obscuros dos Grayson.
Bu sırra vâkıf olduğun zaman, kulaklarında zamanın yankılarını duyarsın.
Quando conhece a Arcana, pode ouvir os ecos do tempo nos seus ouvidos.
Vâkıf mı?
A minha opinião?