Vücudunun translate Portuguese
1,249 parallel translation
Vücudunun nakit'e ihtiyacı yok.
Naõ deixe que suas mãos assinem cheques que não possa pagar, ok?
Siz su tarafından geldi dediniz. Ama Dedektif Eckhart'ın vücudunun düşüş şekline göre bence su tarafındaki kayalıklardan gelmiş olamaz.
Disse que o ouviu vir de ao pé da água, mas pelo modo como o corpo do detective Eckhart caiu, acho que não pode ter vindo das rochas, ou da água.
Vücudunun hakkını verelim İşe geçelim
O corpo está necessitado. Vamos passar à acção.
Ondan arta sadece vücudunun birkaç parçası kaldı.
Só restaram partes dele, tudo o que ficou.
Gio'nun çıplak vücudunun önünde, bütün o testerelerle ve et öğütücülerin yanında orada öylece durduğum bir an vardı.
Houve ali um momento em que estava perante o corpo nu do Gio, com todas as serras, as Facas e as picadoras...
Jip vücudunun alt kısmını parçalamış.
A caminhonete... A caminhonete decepou-lhe grande parte da metade inferior.
Vücudunun hiç bir yeri ile "evet kabul ediyorum" diyemez.
Visto ela não poder dizer com nenhuma parte do corpo, "sim".
Erkek vücudunun herhangi bir yerinde bulunandan daha fazla... parmak uçlarımızdakilerden bile fazla.
É uma concentração maior a qualquer parte do macho... incluindo as gemas dos dedos.
Her otobüsün üstünde... çıplak vücudunun kocaman resimleri olsaydı ne olurdu, bir düşün.
Pensa como se sentiria se em cada ônibus... houvesse grandes fotografa de seu corpo nu.
kurşun vücudunun içinden geçip yere düsürdü öğretmenleri 911'i arayıp yardım istedi.
Trespassada por uma bala, agonizou no chão da sala enquanto os professores chamavam o 911.
Vücudunun tüm parçaları dökülebilir.
Qualquer extremidade do corpo pode cair.
Bu vücut, çok üzücü olsa da insan vücudunun aynısı.
Este corpo, é tão deprimentemente humano.
Hele vücudunun üst kısmı zayıf olan biri tarafından çekildiyse.
Especialmente se foi arrastado por alguém com pouca força nos braços.
Ya da insan vücudunun ne kadar hasara dayanabildiği.
Ou os danos que o corpo humano consegue suportar.
Vücudunun tamamının fotoğrafı.
De corpo inteiro.
Vücudunun her tarafı başka şey... söylese de, kalçan olmadan bir yere gidemezsin.
É possível fingir com o resto do corpo, mas com as ancas não se vai a lado nenhum.
Son bir kaç yıldır vücudunun bromiline karşı güçlendirmek için aşı oluyordu.
Nestes últimos anos, tem tomado injeções regulares para tolerar a bromelaína.
Hayır. Karım vücudunun bozulmasını istemedi.
Minha esposa não queria foder com sua figura.
Şimdi devam et. Vücudunun toprağın altında çürüdüğünü hayal et.
Precisa imaginar o corpo dela... sob o solo se decompondo.
Vücudunun % 60'tan fazlasında üçüncü derece yanıklar.
Queimaduras de terceiro grau em mais de 60 por cento do corpo.
Kocamın vücudunun yarısını pervane kesmiş... Long Beach Limanı'ndan kepçeyle topladılar onu.
O meu marido foi arrastado desde o porto de Long Beach, com uma hélice atravessada no corpo.
Vücudunun durumunu düşünürsek... en kapalı kıyafetini seçmeliyim.
Não, tendo em conta o estado em que está, devia escolher o que lhe cobrir mais o corpo.
Beyninin sol yarısı, konuşmayı ve vücudunun sağ tarafını etkileyen kısım zarar görmüş.
É o lado esquerdo do cérebro. Isso afecta a fala e o lado direito do corpo.
Sana doğru koşup kollarımla vücudunun üçte ikisine sarılmak istiyorum.
Tenho uma fotografia da Fannie Lieber. Eu estava só...
Vücudunun sol yanı erkek domuzun memeleri gibi hiç işe yaramıyordu.
O lado esquerdo dele ficou tão inútil como as mamas de um porco, um vegetal.
Ölüm anında insan vücudunun 3 ila 6 gram arasında ağırlık kaybettiğini biliyor muydun?
Sabias que o corpo humano perde de 3 a 4 gramas na hora da morte?
Vücudunun saf kalması için yaşayan hiçbir şeyi öldürmemelisin.
Para manter o corpo puro. Não se deve matar nenhum ser vivo.
İnsan vücudunun ° % 80'i sudan oluşur.
Sabes, o corpo humano é, para aí, 80 % de água, certo?
Vücudunun hemen yakıldığını Eva nın bilmesi için gerekli.
Eva precisava de saber que o teu corpo foi imediatamente cremado.
Kasabalılardan çoğu Doris ve James Miller'ın oğlu Jimmy Miller'ın vücudunun hala Northfork su bendinde yattığını söylüyor.
Coitadinhos especularam muito aquele è o corpo de Jimmy Miller, filho de Dóris e James Miller, ainda prevê Northfork represar.
Yüzü ve vücudunun güzelliği hakkında ona saygılarımı sunacağım.
Vou louvá-lo pela beleza do seu rosto e da sua figura.
Ağlarken eğilip mezara baktı ve beyazlar giymiş iki melek gördü İsa'nın vücudunun olduğu yerde oturuyorlardı biri başta, diğer ayak tarafında.
Enquanto ela chorava, inclinou-se e olhou para o túmulo... e viu dois anjos vestidos de branco... sentados no lugar onde Jesus antes estava... um na cabeça, o outro nos pés.
Emrettiğiniz gibi vücudunun % 95'ini yeniden oluşturduk.
Tal como ordenou, reconstruímos mais de 95 % do corpo dele.
Cyper'ın vücudunun süresi dolmakta olduğu için, aynı sıralamaya sahip bir insan buldu.
Com o corpo do Cyper vai expirar em breve, ele encontrou um corpo humano...
Dinle, ona söyler misin mıknatısların belli yerlere uygulanması insan vücudunun elektro kimyasal sürecini etkileyebilir.
Ouve, estava esperançado que lhe pudesses dizer que a aplicação tópica de magnetos pode influenciar os processos electroquímicos do corpo humano.
Eğer bu şey, canavardan bahseden herşeyi yokedebildiyse kendi vücudunun yaydıklarını yok edememesi olanaksız değil.
Se esta coisa conseguiu obliterar todas as referências sobre a Besta não me parece que ia deixar a sua própria biografia por aí.
Saçının her telinde, her hücresinde, Cordelia'nin vücudunun her molekülünde.
Em cada cabelo, cada célula, cada molécula do corpo da Cordelia.
Kalbini etkilemesi için, vücudunun sol tarafından gelmiş olmalı, değil mi?
Para atravessar o coração, teve de entrar pelo lado esquerdo.
Soda kutusu sol elindeydi, yani... giriş noktası vücudunun başka bir yerinden olmalı.
Ele tinha a lata na mão esquerda, por isso, o ponto de entrada deve ter sido outra parte do corpo.
Kızın bütün vücudunun fotoğraflarına ihtiyacımız olacak.
Vamos precisar de fotografias de corpo inteiro.
Ellerinde, kollarında ve vücudunun üst kısmında morluklar var. Tecavüze uyuyor.
As equimoses nas mãos, braços e na parte posterior do tronco são consistentes com uma violação.
Viktor'un vücudunun konumunu belirlemiş.
E calculou o posicionamento do corpo do Victor.
Orası Martin'in vücudunun düştüğü yer.
Foi onde o corpo de Martin aterrou.
Duyusal sofistike bir görüntü iletmek için boyunca temiz, sade çizgileri ile sayesinde, ben bir insanın vücudunun doğal hatlarını kullanmaya çalışın.
Obrigada, tento usar os contornos naturais de um corpo masculino juntamente com linhas claras e simples para transmitir uma sensação de sofisticação sensual.
Eli vücudunun kıvrımlarında dolaştı, sıkıca, şehvet olmadan, ama yumuşak, içten bilgiyle.
A mão dele passou pelas curvas do corpo dela, com firmeza. Sem desejo, mas com conhecimento íntimo.
Yani vücudunun her yerini arıyorsun. Sert bir şey bulursan. Ne olduğunu anlıyorsun.
Então, digamos que o estás a revistar, encontras algo duro, consegues senti-lo e sabes o que é.
Ayakta insan vücudunun hiçbir yerinde olmadığı kadar çok kemik olduğunu biliyor muydunuz?
Sabiam que há mais ossos nos pés do que no resto do corpo todo?
Vücudunun yanında bulunan, "Ucube" yazılı meteor parçası haricinde mi?
Além da pedra com o rótulo "aberração" ao pé do corpo dele?
Hey. Jake'in vücudunun yanında bulunan, meteor taşını hatırladın mı?
Lembras-te da pedra atirada para o pé do corpo do Jake...
Birisi vücudunun yanına benzer bir taş koymuş.
Alguém deixou uma pedra parecida ao lado do corpo.
- Jor-El her ne yaptıysa vücudunun kaldırabileceğinden çok daha fazla zorlamış olmalı.
- Seja o que for que o Jor-El fez... deve ter sido demasiado para o corpo dele aguentar.