Vücudunuz translate Portuguese
139 parallel translation
Şöyle uzanın, ölümden sonra vücudunuz sertleşene kadar.
Deite-se até ficar duro.
İç karartıcı köşemde'Nasıl Güzel Bir Vücudunuz Olur'u yazıyorum.
Continuo a escrever um artigo sobre'Como Manter a Forma'.
Korkarım vücudunuz çökecek.
Receio que desmaie.
Vücudunuz için su, mayalanmış arpadan daha iyidir.
A água é bem melhor para o seu organismo do que grãos fermentados. Concordo plenamente.
Yalnız vücudunuz biraz orantısız.
Precisaria de alguns ajustes.
- Vücudunuz güzel desem beni suçlar mıydınız?
- Se eu disser que tem um corpo lindo, pode apertá-lo contra mim?
Çok güzel bir vücudunuz olduğunu söylesem, bunu bana karşı kullanır mıydınız?
"Se eu disser que tem um corpo lindo, encosta-o ao meu?"
Vücudunuz öğreniyor.
O que o teu corpo vai aprender.
Vücudunuz, özellikle de sinir sisteminiz, yeni koşullara uyum göstermek zorunda.
Seu corpo e especialmente seu sistema nervoso tem que se ajustarNàs novas condições.
Çok güzel bir vücudunuz var.
Tem um lindo corpo.
- Bu tarafa, vücudunuz bu tarafa baksın.
Para lá.
Bayan Uumellmahaye galiba vücudunuz yok.
Menina Uumellmahaye, parece que você já não tem um corpo.
Vücudunuz çok iyi durumda beyler.
Vocês estão em forma.
Gerçek şu ki, vücudunuz, hayatınızda sahip olacağınız tek vücuttur.
O facto é que o vosso corpo será o único corpo que possuirão.
Vücudunuz süngünün üstünde.
Corpo sobre baioneta.
.. bir sürü bakım.Eğer vücudunuz bir araba olsaydı, onu satın almazdınız.
Se o nosso corpo fosse um carro, não o comprávamos.
Başarıya ulaşmak için vücudunuz çelik gibi sert olmalı.
Para atingirem o nível superior, o vosso corpo tem de ser rijo como o aço.
Birden vücudunuz Geiger sayacı gibi herşeye tepki verir... yiyeceklere, havaya, herşeye.
Subitamente o seu corpo reage a tudo à à sua volta como um contador géiser... Comida, ar, todas as coisas.
Gerçek vücudunuz koruma odasında.
Seu corpo real está em animação suspensa.
Kahraman olmaya çalışmamalısınız çünkü vücudunuz güçlü yerçekimine henüz alışmadı.
Não devemos tentar ser heróicos, porque não estamos acostumados à gravidade súbita.
Vücudunuz dev bir bilgisayardır.
É falso. O nosso corpo é só um computador gigante.
Vücudunuz merhamet için ağlıyor.
Seu corpo pede misericórdia.
Uyuyamazsınız, yiyemezsiniz beyniniz oksijen eksikliğinden ölüyor, vücudunuz kötüleşiyor ve kaslarınız gittikçe zayıflıyor.
Não se consegue comer nem dormir, e o cérebro anseia por oxigénio. O corpo deteriora-se e os músculos perdem força.
Tüm vücudunuz orada olacak, ebediyen yanacak... Cehennem ateşlerinde.
Seus corpos estarão lá, queimando eternamente... no fogo do inferno.
- Vücudunuz çok güzel inşa edilmiştir.
- O corpo é incrivelmente bem construído.
Vücudunuz sadece part-time sizin olacak.
Fica com o seu corpo em part-time.
Vücudunuz ağrılar içerisindeyken Bir Drixenol sizi iyileştirir
Quando o seu corpo está cheio de dores. Um Drixenol resolve...
siz meraklısınız, kendiniz hakkında, vücudunuz hakkında meraklısınız, sizden çıkan küçük parçalar hakkında meraklısınız.
São curiosos sobre vocês mesmo. São curiosos sobre o vosso corpo, por isso são curiosos acerca de pequenas partes que saem de vocês.
Çıplak vücudunuz... kendiniz olmak için giydiğiniz bir kostüm gibidir.
O vosso corpo nu... é como um fato que usam para serem vocês mesmos.
Ve yine de, sizi öptüğü zaman tüm vücudunuz alt üst olurdu.
E, contudo, quando ela me beijava revolviam-se-me as entranhas!
Bugünden sonra, vücudunuz artık size ait değil o şimdi sizin en güçlü silahınız
Depois de hoje, o vosso corpo já não vos pertence. É agora a vossa melhor arma.
Bir tane bile girse 2000 tane kadar çoğalabiliyor. Ana hücreyi yok ediyor, ondan kopuyor ve daha çok sağlıklı hücreye bulaşıyor. Vücudunuz en küçük bir mikropla savaşamayacak hale gelene dek bağışıklık sisteminizi çökertiyor.
Entra num, multiplica-se cerca de duas mil vezes, incapacitando a célula hospedeira, sai e infecta mais células saudáveis, destruindo o sistema imunitário, até o corpo perder a capacidade de combater o invasor mais simples.
Siroz karaciğer toksinleri temizlemesini önlüyor... ve ensefalopati vücudunuz mental durumunu değiştiriyor.
A Cirrose Hepática está a impedir a filtração de toxinas, e pode vir a entrar em Encefalopatia e consequente alteração da consciência.
Bay Puliagly? "Yeni Vücudunuz, Harika Korse Şirketi" nden siparişiniz için arıyorum.
Alô, Sr. Ple-akley Olá. Daqui fala da "Companhia Girdle do Novo Você".
Bu yükseklikte, vücudunuz dehidrate olur.
Àquela altitude, desidrata-se muito.
Vücudunuz sadece bir komaya kayacak Ve geri zaman içinde ruh olsun sürece gibi...
O teu corpo vai entrar em coma, e, desde que devolvamos a tua alma a tempo...
Güzel bir vücudunuz var, bayan. Ve ben epey kişiye masaj yaptım.
A Menina é mesmo muito bem feita e olhe que já massajei muita gente...
Vücudunuz sanki yabancı bir ülke ve sizde bu ülkeye izinsiz girmiş bir kaçaksınız.
O seu corpo é como um pais estrangeiro e está preso sem passaporte.
Vücudunuz büyük bir sarsıntı atlattı.
O seu corpo sofreu uma quantidade enorme de trauma.
Birkaç saniye içinde, aklınız ve vücudunuz sesime yoğunlaşacak...
Dentro de momentos, a sua mente e o seu corpo vão ficar mais relaxados concentre-se no som da minha voz... ... no som da...
Zor bir durum, çünkü vücudunuz büyük bir şok içinde.
É difícil porque o vosso corpo está sob um choque considerável.
Bu yüzden vücudunuz yeni kan hücresi üretemiyor.
E o seu corpo não consegue produzir novas células sanguíneas.
Aşı karşısında vücudunuz bir reaksiyon gösterdi mi?
Tiveram alguma reacção alérgica á vacina?
Bu sizin çekici olmadığınız demek değil, çünkü, açıkça sizin yaşınızdaki biri için çok güzel bir vücudunuz var.
Isso não é dizer que não é atraente, porque, obviamente, tem um corpo bonito para alguém da sua idade.
Vücudunuz aklınıza yalan söylüyor.
O seu corpo está a enganar o seu cérebro.
- Buğday glüteni. - Harika bir şeydir. Elbette vücudunuz onu idare edebilirse.
- Que é ótimo, menos para quem é alérgico.
Kolunuz yada vücudunuz o kadına çarptı mı?
Eles não me ouvem, continuam a dizer que me deixam sair assim que confesse.
Vücudunuz her saniye milyonlarca hücreyi yok edip yenilerini yapıyor.
O nosso corpo rejeita milhões de células a cada segundo e cria milhões de células novas.
... ve vücudunuz için - - güzel bir şey.
Tua mamma é tão gorda e feia que lembra um Ugnaught.
O sahneleri çekmeye başladığımızda işin ilginç yanı tamamen rol yapmıyor olmanız. Kendinizi bir dakika suyun içinde tutup, sonra da çıkınca vücudunuz kendiliğinden tepki veriyor.
Fazer essas cenas... era interessante porque não tinha muita acção envolvida... e aguentas-te debaixo de água por alguns momentos... e quando voltas à superfície... o teu corpo passa a responder sozinho.
Vücudunuz aksini söylüyor.
- O seu corpo afirma o contrário.