Vırı translate Portuguese
2,810 parallel translation
Ben de Sheldon'a cheesecake bıraktım. Hayal ürünü bir yerde çok kullanışlı olan bazı hayali ıvır zıvırını çaldırmış da.
Roubaram-lhe montes de coisas imaginárias que são úteis num sítio faz de conta.
Şimdi yine gaz ver motoru düzelt Kalk, kalk, ileri git Hafif sola bilek kıvırıyoruz içerden al tam burdan
Acelera novamente, puxa a mota para cima a direito, levanta-te, levanta-te, no caminho agora, por aqui acima nestes pequenos ressaltos, vai por aquele, ali, por fora daquela árvore à direita, ao lado da estrada, por aqui, ok?
Mağaranın bu kısmındaki tüm ıvır zıvırı kaldırmanızı istiyorum. Sonra da, yeri temizlersiniz.
Bem, quero que removam todo esta porcaria para o outro lado da cave e depois dêem uma varridela ao chão.
Bu kadar ıvır zıvırın arasından geçmek çok zor.
Vai ser difícil sair por aqui.
- Goldman Wachovia'ya bakıyor ama durumları o kadar kötü ki John Mack bile burun kıvırıyor.
E o Goldman? O Goldman está a ver o Wachovia, mas estão tão lixados que até o John Mack torceu o nariz.
Kıvır kıvır.
Farfalhuda e apertada.
Ivır zıvır sadece.
- Só quinquilharia...
Orada ıvır zıvırdan başka bir şey yok.
Lá em baixo só há lixo.
Hayır, senden önce hiç kanat çırptıklarını görmedim.
Não, eu nunca os v ¡ Até apareceres tu
A, b, c, d, e, f, g, h, i, j, k, l, m, n, o, p, q, r, s, t, u, v, w, x, y, z.
A, b, c, d, e, f, g, h, i, j, k, I, m, n, o, p, q, r, s, t, u, v, w, x, y, z.
Bu cıvır zamanında şişkoydu.
Esta rapariga era gorda.
Kemikleri sıvı boyaya daldır. Boya hasarlı yüzeylerin içine işleyerek kontrastı artırır.
Ensopa os ossos em tinta líquida, que irá penetrar nas superfícies comprometidas, a aumentar o contraste.
Ah, insanlar kıvırmalara ve melodramlara bayılır.
As pessoas adoram reviravoltas e melodramas.
Evdeki pahalı ıvır zıvırdan birini rehin bırakmış olabilir.
Com todas as bugigangas caras na casa, talvez tenha penhorado alguma coisa.
Durmayın. Federaller'in bulduklarının aynısını bulacaksınız. Hiç, vızıltı, sıfır.
Vão encontrar as mesmas coisas que os federais... nada, nadinha.
"başım çok ağrıyor," "yoruldum" "uyanın çocuklar!" vır vır vır...
"Doí-me a cabeça," "Estou cansada" "Os miúdos vão acordar!" E bla, bla.
Bana sadece ıvır zıvır dolu bir kutu ve aynı buna benzeyen bir madalyon bırakmış.
E a única coisa que me deixou foi uma caixa de suas porcarias, incluindo um pequeno medalhão de prata que se parecia igual a este.
Dört kelime, 17 harf, iki R, bir E.
4 palavras, 17 letras, dois N's, um V!
Kavga gürültü, bir sürü şikayet, balıkçılıkla ilgili ıvır zıvırlar...
Queixas de excesso de ruído, controlo de salinidade, anzóis espetados em pés, os horrores do costume.
Beni "S" ile başlayan kelimeyle çağırıyor.
Ela chamou-me de... Aquela palavra com V.
İhtiyacımız olandan daha fazla ıvır zıvıra sahibiz..
Sei lá, parece que temos mais coisas para fazer do que antes.
Şimdi sıvışırız, yola çıktıklarında önlerini kesip fikirlerini değiştirmeye çalışırız.
Se formos depressa, podemos pará-los e fazê-los mudar de ideia.
- Şunu kıvırıp durma.
Pára de ficar a arranjar-te. Estás óptima.
Mikey, Carter'ın mekandayız. Sivil polis ıvır zıvırlarını zulalamaktayız.
Mikey, estamos na casa do Carter, a plantar um pequeno disfarce polícia.
Ekibinin parmak izleri dört bir yandadır. Saç, DNA, diğer ıvır zıvırlar.
O teu pessoal tem impressões digitais por todo o lado, cabelo, ADN, todo esse tipo de coisas.
Sam, bu işi kıvıracaktır.
É o Sam, ele vai resolver o assunto.
Ağır ve ödemli akciğerler ve sinüslerde biriken sıvı bu konuda şüphe bırakmıyor.
Pulmões dilatados, com edemas e líquido no seio esfenoidal deixam isso muito claro.
- O setler, sıvı çamuru engelleyecek kadar sağlam yapılmıştır.
Os reservatórios estão construídos para conterem a lama.
Saçlarım kıvırcıktır.
Eu tenho cabelo encaracolado.
Köyün her yerinde hâlâ iç savaştan kalma ıvır zıvırlar buluyorlar.
Ainda encontram coisas da Guerra Civil por toda a aldeia.
Eğer çevirirsen, kıvılcım yaratır.
Se o desligares, vais causar faíscas.
Onlara Amanda'nın burada olmadığını söyledin, ve Wayne'e de aşırı dozda ilaç verildiği konusunu sıvıştırdın.
Disse-lhes que a Amanda não estava, e também se esquivou ao assunto de exagero na medicação do Wayne.
Mandi'nin "vücut sıvısına hayır" kuralına güle güle dedik aman tanrım aman tanrım
Meu Deus, meu Deus!
Sakın bana türümüzü, yazlık elbiseli bir cıvır için tehlikeye atacağınızı söylemeyin.
Não me digam que vão pôr em risco a nossa espécie por causa de um rabo de saias.
Hayır, bağımlıydım. V'ye.
Não, eu era viciado em V.
Kurtul şu ıvır zıvırdan.
Livra-te daquele lixo.
diğer ıvır zıvırlar hala quick shifter yok birinin varmı bilmiyoruz da
Ainda nada de quick shifting, não sabemos de ninguém que o tenha
Bu delile göre Angela nın midesindeki sıvı ile bunu eşleştirince... Bu onunla aynıdır sanırım.
Quando esta fórmula bater com o conteúdo estomacal da Angela, está resolvido.
Birkaç aydır erkeklerle göz göze geldiğimde içimde bazı kıvılcımlar hissediyorum.
Há meses, ao cruzar com certos homens, comecei a ter sensações.
Bunlar, sanki biz tutsak kadınlarmışız gibi gibi yabancıların bize verdiği kıvır zıvır.
Presentes oferecidos pelos estrangeiros como os oferecidos ás cortesãs.
Şimdi, pasta tabanını peynir ile kaplayıp sıvı ve kıtır kısım arasında bir sınır oluşturacağız.
Agora, vamos fazer o fundo do prato da tarte com queijo para criar uma barreira entre o molho e a crosta.
Kıvır bebeğim.
Olá, fofa. Sacode-o.
Saçı açık renk ve kıvır kıvır.
O cabelo dela é leve e com muitos caracóis.
Bu vız gelir tırıs gider.
Isto é canja.
Mumyalamak nefis bir sanat, Buzz. Yüzyıllardır o ıvır zıvıra sarılı.
O embalsamamento é uma delicada arte, Buzz, ele está enrolado naquela merda há séculos.
Riyaz Fayad ile ilgili çok fazla ıvır zıvır var.
Há uma série de novidades sobre Riyaz Fayad.
Ya da anahtarı yerine koyar ve buradan sıvışırız.
Vamos pôr a chave no sítio e vamos embora.
Orada nasıl trafık var bilmiyor musun? Vızır vızır arabalar geçiyor orada!
Há trânsito, os carros passam a voar.
Pete ortaya "Dünya'nın Ivır Zıvır Çekmecesi" fikrini attı ama ben "Çılgınlıklar Kütüphanesi" ismini daha çok seviyorum.
O Pete inclina-se para a "gaveta de tralha do mundo"
Ivır zıvır işte.
Sim...
Kafam ıvır zıvırdan patlamak üzere.
A minha cabeça está cheia de banalidades.