Wilton translate Portuguese
161 parallel translation
Gordon, Wilton Apartmanı'nda oturuyor.
Gordon está no condomínio Wilton.
- Wilton Estate.
- Em Wilton Estate.
Wilton havaya girdi!
Aí está Wilton!
Hadi, Wilton!
Vamos, Wilton!
Wilton'u alkışlayalım.
Ouçamos o Wilton!
Wilton Knight ne diyordu, hatırlasana ;
Lembre-se de que o Wilton Knight dizia :
Wilton... Doktor sana...
Wilton, o médico disse...
Wilton..., yapacağını söylediğin her şeyi yapıyor...
Wilton, ele está a fazer tudo aquilo que disseste. O que me foste arranjar?
Önceden de belirttiğim gibi Wilton Knight benim işverenim olduğu kadar arkadaşımdı da.
Em poucas palavras, Wilton Knight era meu amigo e meu patrão.
Evet. Ayrıca o, Wilton Knight'ın dul eşi. Hatırlayacağın üzere, çalıştığımız vakfa gelir sağlayan fonu oluşturan ve devam ettirende o.
Sim, e também é a viúva do Wilton Knight que, como bem sabes, criou e continua a patrocinar a Fundação para a qual nós trabalhamos.
Ve bunu biliyordun. Wilton'da biliyordu.
E tu sabias disso e o Wilton também.
Şöyle özetleyeyim. Gerçek şu ki, ne yazık ki, Garthe Knight, yani Wilton'ın tek oğlu, her nasıl olduysa yeniden ortaya çıktı. Hem de Afrika'da çarptırıldığı üç ayrı müebbet hapis cezasına rağmen.
Bem, no fundo, resume-se tudo, infelizmente, ao facto do Garthe Knight, filho único do Wilton, de alguma maneira, ter conseguido livrar-se de três sentenças perpétuas em Africa.
Wilton Knight, Garthe'ın görüntüsünü yüzüme verip ne yaptı böyle?
O que é que o Wilton Knight fez? Reconstruiu a minha cara à semelhança da do Garthe?
Wilton formülü üç ayrı öğeye böldü. Bu öğelerden ikisi, her birisi dikkatle seçilen üç kişiye emanet edildi.
O Wilton dividiu a fórmula em 3 elementos, e confiou 2 elementos, a cada uma das 3 pessoas que escolheu.
Wilton Knight gibi bir adam için ne kadar da zor.
Deve ter sido difícil, para um homem como o Wilton Knight.
Devon, Wilton'a nasıl da benziyorsun.
És tão parecido com o Wilton.
Tanrıya şükür Wilton Knight burada değil de bu saygısızlığı görmüyor.
Graças a deus que o Wilton Knight não está cá para assistir a este sacrilégio
Wilton Knight şiddet sorunlarına zekice çözümler bulmak ümidiyle vakfı kurdu,... küçük değişikleri onlarca, yüzlerce yıllarda yapan sorunlar.
Wilton Knight criou a Fundação na esperança de encontrar soluções inteligentes para problemas variados. Problemas que mudaram em dezenas e centenas de anos. É por isso que me motiva, Michael.
Wilton her zaman ne derdi, hatırlıyor musun?
Tu lembras-te o que Wilton Knight disse :
Wilton Marshall.
O Wilton Marshall.
Geri döndüğümde, yapacağım ilk iş Wilton's da yer ayırtmak olacak.
A primeira coisa que faço quando eu voltar é reservar uma mesa no Wilton's...
Wilton Tiyatrosu'nda ufak bir film yapıyorum ve...
Estou fazendo um filme no Teatro Wilthon, e...
İyi seyirler... 104 numaralı uçuşla Brüksel Charleroie'ye gidecek olan Wilton isimli yolcumuza Ryanair'in son çağrısıdır.
Sincronização : Ratatui Chamada final da Ryanair para o passageiro Wilton, viajando para Bruxelas-Charleroi, no vôo FR 1014.
Adım Pete Wilton.
Sou Pete Wilton.
- Tamam, Jeff Wilton.
- Tudo bem. Jeff Wilton.
Wilton'ların ağacına ateş eden bir silahın sahibini buldum.
Descobri o dono duma das armas que disparou contra a árvore dos Wilton.
Antioch mı? Wilton'ın oğlunun okulu.
É o mesmo liceu onde estuda o filho do Wilton.
- Tabii, Jeff Wilton.
- Estou mesmo a ver... Jeff Wilton.
Jeff Wilton'da silahların havalı olduğunu düşünüyor.
O Jeff Wilton também acha que as armas são porreiras.
Mahkumumuz Pete Wilton'ı ziyaret edip, oğlunu bulduğumuzu söyleyelim.
Vou visitar o Pete Wilton e dizer-lhe que encontrámos o filho dele.
Jeff Wilton'la takıldıklarını söylemişti.
Ele disse-me que saía muito com o Jeff Wilton.
Jeff Wilton'dan haber var mı?
Há sinais do Jeff Wilton? Não.
Blitz olayı. Eşimle Wilton'da müzik dinlemeye gitmiştik.
OS BOMBARDEAMENTOS, A MINHA MULHER EU FOMOS OUVIR MÚSICA AO WILTON'S.
Chris Wilton.
Chris Wilton.
Galiba son zamanlarda Chris Wilton'la çok görüşüyorsunuz.
Soube que tens saído muito com o Chris Wilton.
Günaydın Chris Wilton.
- Bom dia, Chris Wilton.
- Ben Chris Wilton, tenis öğretmeniyim.
Sou o Chris Wilton, o professor de ténis. Qual é o problema?
Ben Chris Wilton.
Fala Chris Wilton.
Merhaba, ben Chris Wilton.
Fala Chris Wilton.
- Chris Wilton.
Chris Wilton. Detective Banner.
Chris Wilton onları öldürdü.
O Chris Wilton matou-as.
Ya Wilton yapmış ve mücevherleri fırlatmışsa, sonra bu çocuk bulmuşsa.
Espera! Pode ter sido o Wilton na mesma, desfez-se das jóias e ele encontrou-as.
Wilton'ın yapmadığını biliyordum.
Eu sabia que não tinha sido o Wilton.
- Lütfen. - Terence Elliot Wilton'a! - Evet.
Ao Terence Elliot Wilton!
Kuzen Wilton öyle gitmişti.
Foi assim que o meu primo Wilton se foi.
Niye bu ismi kullanırım bilmem.
Diane Wilton. Porque é que mantive este nome, nunca hei-de saber.
Poşetlerinizi taşımak için size yardım edebilir miyim?
Anna Thornton-Wilton. É a recepcionista-chefe no Chesterton.
Seni Chris Wilton ile tanıştırmak istiyordum. Chris Wilton, bu hanım Nola Rice.
Queria apresentar-te o Chris Wilton.
Metroda oturmuş, her zaman olduğu gibi kitabımı okuyordum.
WILTON SEKZER - Policial, Nova York
Wiltons'da şampanya ve istiridye.
- Champanhe e ostras no Wilton's.
Bozuk para yatağın altına yuvarlandı.
Foi a Anna Thornton-Wilton que vi mais cedo no lobby?