Yamyam translate Portuguese
338 parallel translation
Korkusuzca öncülük yapıp yeni yollar açtınız, gürleyen aslanlarla ve yamyam tamtamlarıyla dalga geçtiniz.
Sem receios, trilhou novos caminhos. gozou com o rugido dos leões e com o tum-tum dos canibais.
- Onlar yamyam.
- São canibais.
Yamyam adası, ama kara.
Os nativos säo canibais, mas é terra.
Oğlu kafayı sıyırmış mahkum bir yamyam olsa bile.
Mesmo que ele tivesse sido um canibal louco.
Ama diyelim ki kafese kapatıp dövüştürürsen yamyam bir yaklaştı mı adamın suratını götürür.
Mas, sabem, numa jaula, a canibal fica perto e come a de fogo.
Yamyam adama karşı çılgın köpek canavarı ruhu
Numa jaula... a alma canibal contra a alma do cão-monstro louco.
Hem yamyam ruh köpek adamı yemez, çünkü bariz olarak köpek
E a alma canibal não comeria o cão
- yamyam ruh.
- é a alma canibal.
Sizce bunlar yamyam mı?
Acha que são canibais?
Yamyam!
O canibal!
Yamyam balık.
Peixes canibais.
Yamyam Kont Körfezi'ni da aradık.
Já vasculhámos a enseada dos canibais. Aqui?
Yüzlerce yamyam!
Capitão, capitão!
Kaptan! Kaptan! - Kayıklar dolusu yamyam!
Estão a atacar-nos, capitão!
Kendimi yamyam gibi hissettim.
Senti-me como um canibal.
Onlar yamyam.
Eles são canibais.
Gözü tok bir yamyam, sarhoş bir Hıristiyan'dan iyidir.
Bem... bem... Mais vale um canibal sóbrio que um cristão bêbado.
Birçok Hıristiyan, zamanını bir yamyam adasında geçirmek ister.
Muitos cristãos sonhariam serem um nativo numa ilha de canibais.
- Yani yamyam mı oldu? - Evet öyle.
- Tornou-se um canibal?
Melanezya Adaları'nda yamyam kabilesinin kullandığı bir karışım.
É... um preparado usado por uma tribo de canibais das llhas Melanésias.
Misyoner, yamyam ve revü kızını duymuş muydun?
Conhece a anedota do missionário, do canibal e da corista?
Şu misyoner, yamyam ve revü kızı nedir, anlatsana?
E então, conte lá essa do missionário, dos canibais e da corista?
- Ama güzeI! - Yamyam?
Canibal?
Az bulunan türden bir cani pelte taklitçisi ve yamyam.
É o mais raro dos criminosos, um imitador de manjares-brancos e canibal.
Aman yarabbi, bunlar yamyam!
Céus! Canibais!
Onlar yamyam...
Canibais...
Örneğin :... Afrika'da hiç beyaz adam görmemiş yamyam kavimler var.
Por exemplo, em África... há tribus de canibais que jamais viram um homem branco.
Hepsi yamyam.
São todos canibais.
Yakalandılar, henüz gerçek birer yamyam değiller.
Foram capturados, mas não são canibais realmente.
Bu alan iki yamyam kabilenin egemenliği altında.
Esta área está sob o domínio de duas tribos canibais.
Ve sonra, değiş tokuşta... teyp kaydedicisi için yamyam şef sana film kutularını uzaklaştırmak için izin verecek.
Claro, em troca do gravador... O chefe canibal permitiu que nós levássemos as latas com os filmes.
Bak orada yamyam!
Olhem, é um Caimão!
Ama, onların yamyam olduklarına nasıl emin olabildiniz?
Como tem tanta certeza que eles eram canibais?
O sadece küçük pis bir yamyam.
É só uma pequena canibal imunda.
- Sutton Coldfield'li sığır hırsızı yamyam Delidana Jack mi öyleyse?
- Então o Jack Animal Raivoso, o canibal furta-gado de Sutton Coldfield?
Siyah bir başkan. Afrikalı yamyam bir kabile kaçırmış.
Ele é presidente no seu país mas ele foi raptado por uns canibais.
Soyadımı nereden biliyorsun seni yamyam?
Como você sabe disso? Porque eu sou aquela criança.
Kim misyoner... kim yamyam?
Quem é o missionário... e quem são os canibais?
Beş yamyam öldürdüm.
Matei cinco guerreiros ferozes.
Sen yamyam değilsin.
Tu não és Feroz.
- Ne düşünüyorsun? Yamyam gibi mi gözüküyorum?
Algum tipo de canibal?
- Yamyam!
- Canibal!
Bazıları da yamyam!
Alguns deles canibais!
Issız bir çiftlik evinde yamyam bir aile... Testereyle kesilen parmaklar, kemikler...
Uma família de canibais, numa casa isolada, corpos e membros mutilados com uma motoserra,
Beynin, mesela, öyle küçük ki Baldrick, misal, aç bir yamyam kırıp kafanı yarsa, içinden ufacık bir bisküviyi kaplayacak kadar bir şey çıkmaz bile.
O teu cérebro, por exemplo, é tão minúsculo, Baldrick, que se um canibal faminto te rachasse a cabeça, não haveria lá dentro o suficiente para cobrir uma bolacha de agua e sal.
Yamyam.
Canibal.
18 Ağustos 1973'te Sally Hardesty, özürlü kardeşi ve birkaç arkadaşı ile seri avcılardan oluşan bir grup yamyamın eline düştü.
" A 18 de agosto de 1973, Sally Hardesty, o seu irmão inválido Franklin, e os seus amigos caíram nas mãos de um estranho clã canibalesco de predadores em série.
Kabul etmek gerek, yamyam ruh,
Tenho que dizer...
- Demek şimdi yamyam oldular!
Sim...
Yamyam!
Canibal!
O büyük şirketin yamyam kuklası dün gece stüdyomdan içeri girdiği an başımın belaya girdiğini anladım.
E importas-te?