Yanış translate Portuguese
13,925 parallel translation
Senin hakkında yanılmışım.
Estava errado a teu respeito.
Üzgünüm ama yanılmışız.
E eu sinto muito... mas nós estavamos errados.
Sabahları yataktan kalkarken sürekli ağrıyan bir sırtım var.
Eu posso ter dores nas costas que me doem todas as manhãs quando saio da cama.
Rica etsem sadece sınıfta yanımda oturur musun? Konsatre olmam konusunda çok yararlı olurdu.
Se tu pudes só... sentar-te ao meu lado novamente, tu realmente ajudarias a concentrar-me.
Evlilik dışı çocuk sahibi olmak Brooks ailesinin mirası derken yanılmışım.
Eu estava errada quando disse que o legado da família Brooks é ter bebés fora do matrimónio.
Yanlış adalet anlayışın suçlarımdan dolayı asılmamı gerektiriyorsa senin de yanı başımda asılman gerektiğini herhalde kabul ediyorsundur. Kendi suçlarından dolayı.
Se o teu confuso senso de justiça requer que eu seja enforcado pelos meus crimes... faria sentido que... fosses enforcado comigo pelos teus.
Yanılmışım.
Eu estava errado.
Karısının mezarına giderken kim yanına pasaport alır ki?
Quem leva um passaporte com a mulher morta?
Kapımın üzerinde yanıp sönen kırmızı bir ışık var.
Há uma pequena luz vermelha a piscar em cima da minha porta.
Yanılmışım.
Eu errei.
Kalan herkes ya bir sedirin üzerinde ya da yerde uyuyordu. Şık elbiselerinden oluşan yığınların yanında uzanıyordu.
Todos dormiam nas suas camas ou no chão, amontoados ao lado das suas belas roupas.
Sen olmalısın diyarın kralı, yanındaki el de ben.
Devíeis ser rei de todos nós e eu a vossa Mão, é notório.
Ağabeyim bu kalenin lorduyken, Robb'un çağrısına yanıt verdi ve ona Kuzeydeki Kral dedi.
Quando o meu irmão era Senhor deste castelo, respondeu ao chamamento de Robb e aclamou-o como Rei do Norte.
İkincisi yanıtlamış, "Hayır ama 19 dilde yardım çağırmayı biliyorum."
E o segundo responde : "Não, mas posso gritar por socorro em 19 línguas."
Ama aynı senin gibi yanılmışım.
Mas estava enganado, tal como tu.
- Yanılmışım.
- Estava enganada.
Yanılmışım.
Estava enganado.
Amberle başından beri hakkında yanılmamış.
A Amberle sempre teve razão sobre ti.
- Yanılmışım, haydi.
- Enganei-me, vamos.
İri bir geyiğin trenin yanı sıra koştuğunu gördüm.
Vi um veado a correr ao lado do comboio.
Ama eğer samur dokumacısının yanında annesi ve babası yoksa bu ne anlama gelir?
Mas, se a costureira não tiver mãe e pai ao seu lado, o que significa?
Ben yanılmışım.
Eu estava errado.
Konuk listesini hazırlayan benim ama herkesi tanıyan ise kocammış.
Sabe, estava encarregada de compilar a lista de convidados, mas é o meu marido quem parece conhece-los a todos.
Yanında kim varmış?
Quem vai viajar com ele?
- Normalde gece yarısından sonraki çağrılara patronuna aşık hizmetçi yanıt verir.
Faz o que eu te digo! Se alguém chama depois da meia-noite, a criada que aparece é aquela que ama o patrão,
Yakışıklı bir eleman vardı yanında, çocukları da vardı.
Um tipo grisalho e um miúdo.
Yanında da bir çocuk varmış.
Estava com um rapaz.
Ve yanında Wayne Girişimcilik'ten bir adam varmış.
E traz consigo uma pessoa das Empresas Wayne.
Ama sen Graham Crackers'ın evlenip karısının yanına taşındığını söylemiştin.
Mas disseste-me que o Graham Crackers casou-se e foi viver com a esposa.
Dosyalarımı toparlamaya çalışıyorum ama yeni masa arkadaşım, Brain, köpeğini yanında getirmiş alerjim azıyor benim de.
Estou a tentar organizar as minhas pastas, mas o meu novo colega de mesa, Brian, trouxe um cão. E as minhas alergias estão doidas.
Annem kullanıyormuş, o da yan koltuktaymış.
Ela ía a conduzir, ele estava ao lado.
O zaman sıçtıgımızı düşünmüştüm. Ama köpek öyle yanımızdan geçti gittı.
Pensei que estávamos fodidos, mas o cão, apenas passou.
Fakat açılış törenine bir ay kalmasının yanı sıra...
Mas, a um mês da cerimónia de inauguração...
Aylardır bununla uğraştığımızı biliyorum ve bir cevap almak için yanıp tutuşuyor olmalısın.
Sei que fazemos isto há meses, e deve estar ansioso por uma decisão.
- Yanılmış.
Sim, mas enganou-se.
Süpermarketin dışında, ne seni ne de beni tanıyan olur.
Fora deste supermercado, ninguém te reconhece, nem a mim.
Bize sizin bu iş için biçilmiş kaftan olduğunuz söylenmişti ancak belki ki yanılmışız.
Disseram-nos que você era o tipo certo para o trabalho. - Talvez nos tenhamos enganado. - Não, não...
İsa'nın vücudundaki işkence izlerini taşıyan bir kadın varmış bunun daha fazla bekleyemeyeceğini söyledi.
Mas era suposto ir às Filipinas depois disto. Há lá uma mulher que afirma ter estigmas.
Sanırım ben yanılmışım.
Pessoal, acho que me enganei.
Yanıldığını ona kanıtlamak zorundaydım. Dolayısıyla buraya döndüm.
Tinha de provar-lhe que estava errada, portanto regressei aqui.
Bir önceki diyaloğumuzu hatırla. Her tarafı yanıp sönen bu araba "uyuşturucu satıcısı" diye bağırıyor.
Remeto-o para a nossa conversa anterior e para este veículo vistoso que diz "traficante de droga".
Kızarmış tavuk biftek, yanında da fasulye.
Bife panado e feijão-verde.
Yanılmışım galiba.
Acho que me enganei.
Dışarısı yanıyor.
Está muito sol.
Bu merhem yanığın acısını hafifletecektir.
Este unguento aliviará a dor das queimaduras.
İyi bir asker generalinin yanı sıra komutanına da itaat etmeyi öğrenmek zorundadır.
Um bom soldado tem de aprender a obedecer ao seu comandante. Bem como ao seu general.
Biri doğrudan diğerinin yanında iki sıra!
Duas linhas, uma à frente da outra!
Adanın rüzgârlı tarafında gemisi yan yatmış şekilde yakalanan 13 kişilik köle tüccarından sonuncusuyum.
Sou o último de 13 homens que trabalhava para um comerciante de escravos e fomos capturados enquanto reparávamos o nosso navio no lado da ilha protegido do vento.
Evin dışındaysan onun yanındaki cep telefonunu kullan.
Longe de casa, utilize o telemóvel que está ao lado.
Yan komşumuz karısını ucuz bir striptizci için kapının önüne koydu ve kadının dişlerini döktü.
O nosso vizinho trocou a mulher por uma "stripper" que depois acabou com ele.
Kesiğe sebep olan şey konusunda yanılmış olma ihtimaliniz var mı?
É possível que se tenha enganado sobre o que o causou?