Yapamayacağım translate Portuguese
2,737 parallel translation
Yapamayacağım bir şeydi. Minnettarım, gerçekten.
Os quais não tinha tido, e estou muito grata.
Yapamayacağım tek şey bu.
É a única coisa que não posso fazer sozinha.
Ve onu güvende tutmak için yapamayacağımız hiçbir şey yok.
E não há nada que não vamos fazer para mantê-lo seguro.
Zamanında yapamayacağım. Ajan Blye.
Não posso parar a rede a tempo.
Bunu yapamayacağımı biliyorsun.
Sabes que não posso fazer isso.
- Kusura bakma Coop, yapamayacağım.
Não posso, Coop.
İğrenç. Daha fazla yapamayacağım.
Não consigo fazer mais isto.
Daha fazla yapamayacağım. Bırakıyorum.
Não consigo fazer mais isto.
Olamaz, bunu yapamayacağım.
Meu Deus, não consigo fazer isto.
Herkes yapamayacağımı varsayıyor...
Todos acham que eu não consigo...
Yapıp yapamayacağımı bilmiyorum.
Não sei se o tenho em mim.
Benim yapamayacağım şeyleri yaptığını gördüm.
Vi coisas que ele fazia que eu não conseguia fazer.
- Yapamayacağımı düşünüyorsun.
Sei que não me achas capaz disto.
Yapamayacağım galiba.
Não sei se serei capaz de fazer isto.
Ama benim bile yapamayacağım şeyler de var.
Também há coisas que eu não posso fazer.
Bu görevi sonsuza dek yapamayacağımı biliyorum ama bu bölümü ilk aldığım günden daha kötü bir halde asla bırakmam.
Sei que não posso ficar neste trabalho para sempre, mas diabos me levem, se vou deixar o departamento em pior estado do que o encontrei.
Yalnızca yeni bir arkadaşım oldu diye beni arayıp, ne yapıp yapamayacağımı söyleyemezsin.
Agora, só porque tenho uma amiga nova, vais passar a ligar-me... a dizer-me...
- Bunu yapamayacağımı biliyorsun. - Neden ama?
- Sabes que não posso fazer isso.
Kimse bana gemimde ne yapıp ne yapamayacağımı söyleyemez.
Ninguém me diz o que eu posso e não posso fazer no meu navio.
- Bunu yapamayacağımı biliyorsun.
- Sabe que não posso fazer isto.
Ayin yapamayacağımı söylediler.
Disseram que não podia receber os sacramentos.
Verdikleri avansı geri ödemek için de babam borç verecek. Bilmiyorum, yapamayacağım işte.
E o pai vai emprestar-me dinheiro para lhes pagar antecipadamente, por isso, sei lá, não o consigo fazer.
Aslında bir açıklama yapamayacağım sadece o lanet Costa bana bunları yaptırdı.
Na verdade, a explicação é que foi o Costa que me obrigou a fazer isso. Portanto...
Bunu daha fazla yapamayacağım.
Não posso fazer isto.
- Yapamayacağımı biliyorsun.
- Sabes que não posso.
Top dökmemeye karar verince, ne yalan söyleyeyim bu çizdiğim şeyi yapamayacağım diye üzülmüştüm.
Achava que não seria capaz de construir o que projectei quando decidi não mais fundir canhões.
Bir sürü iş var. Yanlız yapamayacağım.
Sozinha, não consigo!
- Asla yapamayacağım bir şey.
- Algo de que eu nunca seria capaz.
Ama ben yapamayacağım, çünkü onu kurtarmak için her şeyi yapmamış olacağım.
Mas eu nunca serei capaz disso, porque sei que não fiz o possível para salvar a minha irmã.
... yapamayacağım şeylerden biri...
... não posso fazer...
Bak, galiba bunu yapamayacağım.
Acho que não consigo fazer isto.
Galiba bunu yapamayacağım.
Acho que não posso fazer isto. - Mas não...
Milly ile hayatta yapamayacağım şeyler bunlar.
Há certas coisas que não poderei fazer com a Milly.
Strunk, yapamayacağım.
Strunk, não posso mais.
Artık bunu yapamayacağım.
Não consigo mais fazer isto.
Ben bunu daha fazla yapamayacağım.
Não posso fazer mais isto.
Sana bir şey söyleyeyim mi? Kesin yapamayacağım ya.
Acho que não consigo.
Üzgünüm. Yapamayacağım.
- Desculpa, mas não vai acontecer.
Bunu bir daha yapamayacağım.
Por isso nunca mais vou voltar a ser feliz.
Eğer bu okulda hayatta kalacaksam, yalnız başıma yapamayacağımı biliyordum.
Se eu quisesse sobreviver nesta escola, eu sabia que não podia fazê-lo sozinho.
İncelemiş olsalar bile, devam etmekte olan bir soruşturma hakkında yorum yapamayacağımızı bilmeniz gerekir.
Mesmo que tivesse intimado, não poderíamos comentar uma investigação pendente.
İncelemiş olsalar bile devam etmekte olan bir soruşturma hakkında yorum yapamayacağımızı bilmeniz gerekir.
Mesmo que tivesse intimado, não poderíamos comentar uma investigação pendente.
Kathy, bunu yapamayacağımı biliyorsun.
Kathy, você sabe Não vou fazer isso.
Bana etrafı gezdirdiler ve bir şeyleri anımsamam gerektiğini biliyordum. Ayrıca yapamayacağımı da biliyordum çünkü daha önce orada bulunmamıştım.
Eles levaram-me a dar uma volta pelo lugar, e, percebe, eu sabia que tinha que reconhecer algumas coisas, então... e eu também sabia que não seria capaz porque nunca ali tinha estado antes.
Hayatta yapamayacağın bir şey var mı acaba?
Não há nada no mundo que não consigas fazer?
Söyleyin bakalım sizin yapamayacağınız ama benim yapabileceğim şey nedir? Pek değil.
Diz-me, o que posso eu fazer que tu não consegues?
Bunlar bizim silahlarımızı aldı bundan sonra sinsi planlarımızı yapamayacağız.
Ainda assim, tornou o plano todo mais complicado, aqueles tipos tirarem-lhe hardware.
En iyi adamlarımı bu işe feda etmek zorunda kaldım maalesef. Ama vereceğim görevi yapıp yapamayacağınızı bilmeliydim.
Uma pena sacrificar tantos dos meus melhores homens, mas precisava de saber se está à altura da tarefa.
Bunu yapamayacağım.
Desculpa, eu não posso...
Bunu yapamayacağımızı biliyorsunuz.
- Sabe que não podemos fazer isso.
Hala kendi içimde derinlere, daha derinlere inmeye çalışırım. Kimsenin aynısını yapamayacağı kıvraklığı bulmak için.
Continuo a tentar aprofundar dentro de mim mesmo, e atingir aquela fluidez que ninguém consegue imitar.
yapamayacağımı biliyorsun 17
yapamam 3103
yapamıyorum 389
yapamaz 108
yapamadım 122
yapamazsın 482
yapamazsınız 119
yapamayız 200
yapamazdım 44
yapamazlar 48
yapamam 3103
yapamıyorum 389
yapamaz 108
yapamadım 122
yapamazsın 482
yapamazsınız 119
yapamayız 200
yapamazdım 44
yapamazlar 48