Yapmamız gereken bu translate Portuguese
425 parallel translation
Yapmamız gereken bu! Belki bir yol daha vardır!
Talvez haja outra maneira.
Yapmamız gereken bu.
Isto é o que faremos.
Yapmamız gereken bu.
É o que fazemos.
Evet, yapmamız gereken bu.
Sim, isso que devemos fazer.
Yapmamız gereken bu.
É o que temos de fazer.
İşte yapmamız gereken bu.
Portanto, eis o que vamos fazer :
Yapmamız gereken bu.
Devíamos fazer isso.
Ve şimdi bizim de yapmamız gereken bu.
E é o que vamos fazer.
Yapmamız gereken bu, bu ikimiz içinde geçerli.
É isso que temos de fazer. Tu sabes isso e eu também.
Yapmamız gereken bu.
Sim, certo. É o que nós vamos fazer.
İşte burada! Tek yapmamız gereken bu yolu takip etmek.
Só temos que seguir as placas e pronto, estou em casa.
Bir şeyler yemeliyiz, yapmamız gereken bu.
Bem, devemos comer, isso sim.
- İşte yapmamız gereken bu.
- É isto que temos que fazer.
Yapmamız gereken bu, Doktor.
É isso que devemos fazer, Doutor.
- Çünkü yapmamız gereken bu.
Porque isto é o que nós temos que fazer.
Yapmamız gereken bu.
É a única coisa que temos a fazer.
yapmamız gereken bu, doğru mu?
É o que é suposto nós fazermos, não?
Tüm yapmamız gereken bu.
Tudo aponta para isso.
Artık yapmamız gereken tek şey, onu bu işe dahil edip planını ortaya çıkarmak.
Só temos de o envolver e revelar o plano dele.
Şimdi yapmamız gereken her şeyi açıklığa kavuşturup bir randevu ile bu işi sonlandırmak.
"Em relação a mim, e nesse caso..." Deve simplesmente esclarecer as coisas... e resolvê-las, marcando um encontro preciso.
Yapmamız gereken ilk şey, bütün bu mühimmatı köprüye yerleştirmek.
O primeira coisa que temos que fazer é instalar tudo isto.
Bu kadar, yapmamız gereken bu.
É isso.
Şimdi tek yapmamız gereken, oğlunu bu işi becerebileceğime...
Agora, só temos de convencer o teu filho...
İşte yapmamız gereken de bu, Bay Mclntosh :
É exatamente o que devemos fazer, Sr. Mclntosh :
Bu yalnızca yapmamız gereken bir şey.
Há coisas que temos de fazer.
Bizim yapmamız gereken, daha zayıf sayılabilecek bir seviyedeyken... bu gücü yok etmek.
Temos é de destruir aquela força, enquanto ainda é relativamente fraca.
Yapmamız gereken ilk şey bu ayaktakımını, orduya benzer hale getirmek.
A primeira coisa que temos de fazer... é transformar esta canalha num exército.
Bu baban ve benim yapmamız gereken bir şey.
Isto é algo que eu e o teu pai temos de fazer.
Bizim şimdi yapmamız gereken, bu ifadeyi ve sahibini alt etmek.
Só temos de destruir o depoimento e o seu autor.
Eminim ki, bu sabah yapmamız gereken daha önemli bir şeyler vardı.
Tinha qualquer coisa muito importante para vos fazer hoje.
Bütün yapmamız gereken, bu milletvekili başvuru formunu doldurmak.
Agora só falta preencher este formulário para deputado.
Bütün yapmamız gereken, bu milletvekili başvuru formunu doldurmak.
Só nos falta preencher este impresso para deputado.
Buttercup, yarım saatten az bir süre içinde Humperdinck'le evleniyor bu yüzden tek yapmamız gereken içeri girip düğünü bozmak ve Prenses'i alıp oradan kaçmak.
A Buttercup vai-se casar com o Humperdinck em menos de meia-hora. Portanto, tudo o que temos de fazer é entrar, interromper com o casamento, roubar a princesa, escaparmos.
-... evet bence bu, yalnız yapmam gereken birşey.
- Acho que tenho mesmo de fazer isto.
Tek yapmamız gereken, bu bebeği bavula geri koymak onu göremeyeceğimiz bir yere.
Só temos de voltar a pô-la na mala, onde não a podemos ver.
Yapmamız gereken bu.
É o que se deve fazer.
Bizim yapmamız gereken de işte bu.
É o que temos que fazer.
Bunu düşündük, ve bu yapmamız gereken bir şey!
Pensámos muito, e isto é a coisa certa a fazer!
Yapmamız gereken şeyin bu olduğundan emin misin, Ed?
Tens a certeza que é a coisa certa a fazer, Ed?
Ve hâlâ yapmamız gereken hazırlıklar var bu yüzden kısa ve açık konuşacağım.
E ainda temos de aprontar as coisas, Logo vou ser bem claro.
Yapmamız gereken ilk şey bu şeyi deneme uçuşuna çıkarmak mantıklı derecede uzak ama güvenli.
A primeira coisa que temos de fazer é um voo de teste com isto. Num lugar razoavelmente distante, mas seguro.
O zaman bütün yapmamız gereken, bu insanları bulup, onlardan izin almak olacak.
- Então só nos falta a permissão.
Şaka yapıyorsun, ama yapmamız gereken şey de bu işte.
Estás brincando, mas é isso que temos que fazer.
- Sizi temin ederim, bunu iyice araştıracağız ve biri daha ortaya çıkacaktır. Bu arada yapmamız gereken şey...
Vamos investigar isto e talvez descubramos mais um cúmplice.
Yapmamız gereken son şey bu adama istediği şeyi vermek.
A última coisa a fazer é deixar que leve a melhor.
Öyleyse yapmamız gereken şey bu.
Então iremos por lá.
Tamam. O zaman tek yapmamız gereken kendimizi daha etkileyeci hale getirmek, hepsi bu.
Só precisamos de nos fazer-mos mais impressionantes.
Bizim yapmamız gereken minimum sıkıntıyla en hızlı şekilde bu davayı halledebileceğimize onu ikna etmek.
Temos que convence-la a suportar o julgamento sem muitas complicações. - Georgia? - Ela foi beber outro capuccino.
- Bu gece yapmamız gereken bir şey var.
Nós temos uma coisa importante para fazer.
Tek yapmamız gereken ilerlemek ve bu tepeyi alacağız.
Temos de continuar a avançar e a colina será nossa.
Bu bizim yapmamız gereken bir şey.
É algo que temos nós de fazer!