Yapılacak bir şey yok translate Portuguese
135 parallel translation
Yapılacak bir şey yok.
Não há nada a fazer.
- Yapılacak bir şey yok.
- Não há nada a fazer.
- Burada yapılacak bir şey yok gibi.
- Parece que não aqui nada a fazer.
Cerrehi yapılacak bir şey yok gibi görünüyor.
E pelo que parece Não vou ter que lhe tirar bala nenhuma da perna.
Danvers için yapılacak bir şey yok.
Não há mais nada a fazer pelo Danvers
Yapılacak bir şey yok.
Não posso fazer nada.
Unutulacak ya da yanlış yapılacak bir şey yok.
Não se esqueçam nada e tudo correrá bem.
Yapılacak bir şey yok.
Não vai adiantar nada!
Yapılacak bir şey yok.
Nada podemos fazer quanto a isso.
Beklemek dışında yapılacak bir şey yok.
Só nos resta esperar.
Midesini patlatmış olabilir. Eğer öyleyse yapılacak bir şey yok demektir.
O grão inchou e agora está o dobro de tamanho.
Şu anda yapılacak bir şey yok.
Não falta fazer mais nada.
- Yapılacak bir şey yok demiştin.
- Só nos resta fugir. - E que mais podíamos fazer?
Hayır, oraya yapılacak bir şey yok.
- Não, obrigado, Sra. Já não tem remédio.
- Yapılacak bir şey yok artık!
- É inútil.
Bir avukat için çok geç Gordon, artık yapılacak bir şey yok.
Tarde demais, Gordon. Não podemos fazer nada.
Yapılacak bir şey yok.
Não podemos fazer nada.
Çünkü yapılacak bir şey yok.
Porque não há nada que possa ser feito.
- Yapılacak bir şey yok, Jake.
Não há nada para fazer.
Yapılacak bir şey yok mu generalim?
Não podemos fazer nada, meu general?
Onu yakmaktan başka yapılacak bir şey yok.
Agora é acender o lume.
Hayatım, o dönene kadar yapılacak bir şey yok.
Odeio o John! Espere que ele volte.
- Çocuğa yapılacak bir şey yok... Zayıflığından başka bir şey yok.
- A criança não está sem proteção, mas ele não pode fazer nada na sua fraqueza.
Theo, yapılacak bir şey yok
Theo, não há nada a fazer.
Konu eğitimse yapılacak bir şey yok!
Bem, se é para bem da educação...
Şimdi, yapılacak bir şey yok O iyi.
Não se preocupe. Ele está bem, só tem uns...
- Tamam. - Yani yapılacak bir şey yok, değil mi?
Que se pode fazer, não é?
Açıkçası ; bebeklerle, çocuklarla veya birayla yapılacak bir şey yok zaten!
Não tem nada a ver com parvos, crianças ou cerveja!
Nehir saatte 27 km hızla akıyor. Yapılacak bir şey yok.
O rio corre a 70 milhas por hora, Sr. Não há nada que se possa fazer.
Yapılacak bir şey yok. Bu dönemde hayatta kalabilenler doğaçlama yeteneği olanlar.
Nessa época sobrevive quem tiver capacidade de improvisação...
Ama yapılacak bir şey yok yani artık bitti.
Não há nada a fazer em relação a isso. Quero dizer, acabou.
- Yapılacak bir şey yok mu?
- Não há nada a fazer?
Bu kader ve yapılacak bir şey yok.
É o destino, e não há nada que possas fazer a respeito disso.
Yapılacak başka bir şey yok.
Tem que tentar. Não podemos fazer mais nada.
Yapılacak bir şey yok.
Vamos para o plano C.
Yapılacak başka bir şey yok.
Não tem nada que saber.
Bu durumda yapılacak pek bir şey yok.
Não tenho mais nada a fazer aqui.
Yani, burada yapılacak fazla bir şey yok, gerçekten.
Não há muito para fazer aqui.
Yapılacak başka bir şey yok.
Não há outra alternativa.
- Yapılacak hiçbir şey yok. - Efendim, bu çok değerli bir firma.
E uma firma conceituada.
Ama burada yapılacak pek bir şey yok.
Mas não existem muitas coisas para se fazer por aqui.
Yapılacak fazla bir şey yok.
Não há muito a fazer.
Şey, bence yapılacak bir şey yok.
Não há nada a fazer.
İnatçılığın konusunda yapılacak fazla bir şey yok.
Não creio que possa fazer grande coisa em relação à sua teimosia.
Yapılacak bir şey yok.
Nada...
Bir yandan da, yapılacak başka bir şey yok galiba.
E penso que... de certa forma é tudo o que posso fazer, porque...
Bu büyük bir darbeydi... yapılacak hiçbir şey yok.
Foi forte demais. Não há mais nada a ser feito.
Bu konuda yapılacak bir şey yok.
Não o pude impedir.
Öyleyse, bugün yapılacak bir şey yok.
Portanto, hoje não dá.
Yapılacak daha işe yarar bir şey yok mu?
Não haverá nada mais útil que fazer?
Eğer hasta iseniz, yapılacak başka bir şey yok.
Não têm culpa de ficar doentes.