Yarasalar translate Portuguese
394 parallel translation
Fareler, böcekler, yılanlar, yarasalar, bilirsiniz.
Ratos, baratas, cobras, morcegos. ..
Vampir yarasalar hakkında çok şey biliniyor.
Sabe-se bastante sobre o morcego vampiro.
Dikkat, yarasalar var.
Cuidado com os morcegos.
Yarasalar mı!
Morcegos?
Yarasaları görmek istedik.
Queríamos ver os morcegos.
Yarasalar ve Sırları.
"O Morcego e os seus mistérios".
Yarasaların kış uykusuna yattığını sanırdım.
Pensava que os morcegos hibernavam nos meses do inverno.
Yarasalar konusundaki fikirlerini duydun mu?
Reparaste como é que ele reagiu ao assuntos dos morcegos?
Yarasalar!
Os morcegos!
Manark IV'ün kum yarasaları, saldırdıkları ana kadar taş kristali gibi görünürler.
Os morcegos da areia de Manark IV parecem cristais inanimados, até atacarem.
Birdenbire ortaya çıkan yarasalar.
Morcegos que aparecem do nada.
Arılar, yarasalar -
Maldições de bolhas, de morcegos,...
Kutsal bilgelerin yüzyıllardır araştırdığı bir konudur bu. Ancak klasik inanışa göre... Arılar, yarasalar kurbağalar, kan fareler dolu, yaratıklar çekirgeler ve tabii ki ilk doğanın ölümü ve son olarak karanlık.
Esse é um ponto que os estudiosos tem discutido há anos mas não tenho dúvida que a tradição clássica é a maldição das bolhas, morcegos rãs, a do sangue... dos ratos... granizo e bestas os gafanhotos, claro a morte dos primogénitos e por último a das trevas.
Dr. Dunwoody'nin yarasalar yüzünden Londra'da öldüğü yıla kadar yani 5 yıl kadar daha süreyi daraltırsak elimizde 37 dava kalıyor.
Bem, eliminando todos os casos ocorridos há mais de cinco anos... O ano em que o Dr. Dunwoody, a nossa vítima dos morcegos... voltou a exercer em Londres...
Ya da bir işe yarasalar.
Ou fazer algo útil.
- Doğru, bir de yarasalar.
- Pois, e morcegos.
Yarasalar, kurt adamlar, ejderhalar, canavarlar...
Morcegos, lobisomens, dragões, demónios...
Yarasalar ve ejderhalar?
Os morcegos e dragões?
Kristal yarasaları, uçun!
Morcegos do Cristal, voem!
Bitmiş yarasalar gibi denize düşüyorlar.
Acabam por cair no mar como morcegos exaustos. A Luftwaffe deu ao Canal um nome grosseiro, equivalente àquela enseada que os Americanos... Sim.
Onlar büyük kuş değil tatlım, onlar dev vampir yarasalar.
Não são pássaros, querida. São morcegos-vampiros gigantes.
Yarasalar!
Morcegos!
Mesela... yarasalar.
Como... morcegos.
Sadece hikayeni beğendim ve yarasalar ilgimi çekiyor.
Gostei muito do seu artigo e... gosto de morcegos.
Yarasalar.
Morcegos.
Yarasalar gibi olduk!
Estamos a cair como um morcego saído do inferno!
Tahminlerim doğruysa, o botlar sahiplerine Tiberya yarasaları gibi yapışmış demektir.
Essas botas estão coladas ao pescoço dos criminosos como morcegos Tiberianos.
- Chiroptera, yarasalar.
- Quirópteros. Morcegos.
Sanırım yarasaları insanlardan daha çok seviyor.
Acho que ele gosta mais de morcegos do que de pessoas.
Yarasalarınız var Bay Wayne, kahverengi yarasalar.
- São morcegos marrons comuns.
İçinden çıkan yarasaları düşünürsek, ev kadar büyük.
Grande como a casa, a julgar pelos morcegos que saíram.
- Tavşan yarasaları.
Morcegos rábidos.
Esas konu, o gece verandaya çıktım. Yarasalar ve kelebekler gelmesin diye ışıkları açmadım.
Naquela mesma noite, fui para a varanda... sem acender a luz para não atrair morcegos e mariposas.
Birincisi, halk kütüphanesindeki yarasalar.
Uma, os morcegos na biblioteca pública.
Kutsal yarasaları kaybolalı korku içinde yaşıyorlar.
Mas agora vivem aterrorizados desde que desapareceu o seu morcego sagrado.
Yarasalar kemirgen değildir doktor.
Os morcegos não são roedores, Dra. Meridian.
Yarasaları sever misiniz?
Gosta de morcegos?
Bence asıl soru şu : Siz yarasaları sever misiniz?
Portanto, a pergunta deve ser para si.
Nasıl birinin beyninde... yarasalar olabilir?
Que espécie de homem... tem morcegos no cérebro?
Bu ev hakkında asıl endişelenmesi gereken yarasalar değil.
Nesta casa, eu me preocuparia com outras coisas, na verdade.
O bomboş dev bir mağara gibi asılması için aşk yarasalarını bekliyor...
É como uma caverna gigante de vazio, à espera que os morcegos do amor se pendurem...
Bunu, yarasalar için sıcak bir karşılama aracı olarak düşün seni en yakın morga götüren bir karşılama.
Considera isto como o comité de boas-vindas. As boas-vindas para te levar para o cemitério mais perto.
Yarasalar onları yer.
Os morcegos comem-nos.
Arabayı kullanma sırası sende. O yarasalar hakkında daha fazla konuşmaya gerek olmadığına karar verdim.
Não vale a pena referir estes morcegos, pensei.
Burası yarasaların bölgesi.
Isto é território de morcegos.
Bazen bütün gece uyumayız birbirimize tapınırız yarasalar gibi.
Às vezes passamos a noite acordados... ... venerando-nos um ao outro...
Yarasalar duvarlara ve tavanlara dış etkenlerden korundukları... ve avcılara karşı güvende oldukları her yere tüner.
Os morcegos repousam nas partes altas das paredes e tectos, onde ficam bem protegidos dos elementos externos e a salvo de predadores.
Ve tünedikleri bu yüksek yerlerde, yarasalar çok önemli bir şey üretirler.
E enquanto estão lá em cima os morcegos produzem algo muito importante.
Dönüp duran yarasalar, al karınlı kartalın aklını karıştırıyor. Ama daha uzman başka avcı kuşların saldırılarından kurtulmaları gerekiyor.
Os morcegos rodopiantes parecem confundir uma águia de barriga-ruiva, mas devem mesmo assim sobreviver aos ataques de outras, mais especializadas, aves de rapina.
Sonra ambarı hızlıca kapatırsınız, artık tüm yarasalar içeridedir.
Feche a porta bem depressa.
O kahrolasıca yarasaları görene kadar bekle, adamım.
Espera até veres os morcegos, pá.