Yaratıklar translate Portuguese
3,148 parallel translation
Toprak altında yaşayan çöl yaratıkları.
- Criaturas subterrâneas do deserto.
Eğer öylece patlatırsak buna güç veren yaratıklar devasa bir zarar verirler.
Se o explodirmos, as criaturas que usam para fornecer energia vão-se magoar.
Eğer öylece patlatırsak... buna güç veren yaratıklar devasa bir zarar verirler.
- Se o fizermos explodir, as criaturas que estão a usar para dar energia podem causar danos gravíssimos.
Şu anda bu yaratıkların kim olduklarını ya da arz ettikleri tehdidi bilmiyoruz.
Por agora não sabemos quem são estas criaturas, ou a ameaça que representam.
İnsanın kanını donduran yaratıklar.
Criaturas arrepiantes. Pois.
Pislik, kokuşmuş, çürümüş, aşağılık yaratıklar.
Más, fedorentas, podres, criaturas nojentas.
Tek başımıza yaşamayı öğrenince zalim, hırçın ve yapayalnız yaratıklar olup çıktık.
E quando tentámos descobrir como fazer as coisas sozinhos, tornámo-nos maus e cruéis até nos prejudicarmos uns aos outros.
Yaratıkları öldü.
As suas criaturas desapareceram.
Güney Kaliforniya'da şehir merkezinde öldürülen bilinmeyen yaratıkların sayısını almaya devam ediyoruz.
Estamos a ter relatos de que criaturas desconhecidas estão a destruir áreas urbanas na Carolina do Sul.
Ne? Su zehirlidir. Bu yaratıklar amfibidir.
- Estas águas são tóxicas, essas criaturas são anfíbias.
Bu gereksiz yaratıkların savaştaki askerlerin yerine... savaşa gitmelerini düşünüyorum.
Criei uma criatura cara que pode substituir os soldados
Bu tehlikeli yaratıkların etrafında... Amerikan ve Fransız askeri istihbaratı olmuştur. Sonra prototipler üzerinde çalışmaya devam etmek için,
estas criaturas estão feitas para a armada francesa, e americana com protótipos americanos.
Rahimlerine farklı yollarla direkt DNA enjekte ettiğimiz... birçok kadın gözlemledik. Hayatta kalmaları için onları anne karnında kanla besledim. Bu yaratıkları yeni bir tür elde etmek için en vahşi ve kana susamış şekilde yarattık.
Obtivemos as mulheres, alimentando-os com sangue, conseguimos que as criaturas sobrevivam no útero das suas mães humanas para criar uma nova espécie.
Bu yaratıklar tehlikeli mutantlar olarak sınıflandırılabilir. Ben onlara "Kurbağa Adam" demeyi tercih ediyorum.
Podem ser chamados como desejarem, mas eu chamo-lhes "Rãs".
Bu ölümcül yaratıkları yapmak için patogenezde çok önemli bir dolaşım hormonu olan leptini azaltmak zorundaydım.
Para fazer a minhas criaturas mais letais, farei a melhor maneira de os criar!
Görüyorsun, yaratıklarım gelişti bu yüzden onları daha aç hale getirmek için leptin seviyesini azalttım.
As minhas drogas fazem-nos melhorar mas fá-los enjoar um bocado.
Yaratıklarım beslenmek zorunda.
- Prova as minhas drogas - Não, não quero morrer!
Tanrı'nın küçük yaratıkları.
Pequenas criaturas de Deus.
Şeytansı görünümlü yaratıklar.
Criaturas de aparência demoníacas.
Ben yatakta uzanıyorum sen de etimden yaratıklar çıkarıyorsun.
Eu deitado na cama e tu a extrair criaturas do meu corpo?
Tamam beyler cidden, orası başka yaratıkların dünyası.
Malta, a sério, é outro mundo alienígena.
Çocuklar, mükemmel yaratıklar.
- As crianças são maravilhosas.
Asıl olarak yaratıkları yakalamakla meşgulüz.
A UTF está ocupada a caçar monstros verdadeiros.
Burada yaratıklar var, sen değilsin.
Eles são os monstros aqui, não és tu.
Şimdi, nasıl onları ezeceğiz Hydra'nın yaratıklarını?
Agora, que tal esmagarmos mais homens da HIDRA?
Eğer vadide yaratıklar varsa, insanlar neden oradan taşınmıyor?
Se existem monstros no Valley, porque é que as pessoas não se mudam?
Size bir şövalye olarak söz veriyorum ki, bakireleri kötülere ve onların yaratıklarına karşı...
É meu dever sagrado, como cavaleiro, proteger as donzelas do mal e de bestas selvagens até...
Vanaheimda böyle çirkin yaratıklar var mı ki?
Eles têm algo tão feio assim em Vanaheim?
Kızıl kafanın seninkine benzer bir makinesi vardı ve onu kullanarak dünyamıza çeşitli türlerden yaratıklar sokuyordu.
O Caveira tinha uma máquina parecida com a tua. E estava a trazer monstros para o nosso mundo.
Tarif ettiğiniz o yaratıklar bana oldukça tanıdık geliyor.
As criaturas que descreveste... são-me familiares.
Sen her zaman teknolojinin ve bilimin yaratıklar yarattığından yakınırdın ve şimdi bir çeşit kutu hayal edeme - yeceğimiz, bir buz diyardan geliyor.
Sempre reclamas da tecnologia... e que a ciência cria monstros! E agora uma caixa mágica... de uma terra imaginária congelou o planeta!
Kaç sefer biz laboratuarda yaratılan yaratıklar ile yüz yüze geldik?
Quantas vezes já enfrentamos perigos feitos em laboratórios?
Melez türleri ya da dört ayaklı yaratıkları falan tedavi etmiyorum ben.
Não cuido de rafeiros ou criaturas de quatro patas - ou qualquer outra coisa... - Que esteja viva.
- Evet... ufak bi yer.. yaratıkların elinde
É uma pequena cidade do outro lado. O céu está cheio de patrulhas estrangeiras.
Yaratıklar birbirlerini yiyordu
Eu vi criaturas comer criaturas.
Kim bu... yaratıklar?
Quem são estas coisas?
Bu yaratıkları nasıl yeneriz?
Como podemos derrotar essas criaturas?
Bu yaratıkları yenmenin bir yolunu bulmalıyız.
Temos de encontrar uma maneira de vencer essas criaturas.
- Bilmeniz gerek ki, Arthur bu yaratıkları yenmeyi planlıyor.
Você deve saber Arthur tem a intenção de vencer estas criaturas.
Şansız yaratıkları bulup yardım etmek,
Para encontrar e ajudar as criaturas infelizes, para protegê-las.
Yüksek oksijen seviyesi sayesinde daha büyük yaratıklar oluşmuş ve bunların kemik yapıları gelişmiştir.
O aumento dos níveis de oxigénio, permite que as criaturas sejam maiores e desenvolvam esqueletos ósseos.
Yaratıklar daha tanıdığımız biçimlere kavuştular.
E as criaturas começam a assumir formas familiares.
15 milyon yıl boyunca, Tetrapod denilen bu yaratıklar, evrimleşti.
Durante 15 milhões de anos, estas criaturas, chamadas Tetrápodes, evoluem.
Eklem bacaklı denilen, bu yaratıklar, Karada yaşayan ilk canlılardan biri.
Estas criaturas, chamadas de artrópodes, estão entre os primeiríssimos a estabelecerem-se em terra.
Atmosferdeki yüksek oksijen seviyesi, Solunum sistemlerini daha verimli hale getirdi, böylece yaratıkların vücuları büyüdü.
Todo o oxigénio presente na atmosfera, permite que os seus sistemas respiratórios sejam mais eficientes, e libertem assim espaço para os seus corpos crescerem.
Niye dünyanın içinden daha fazla yaratığın geldiği anlamakla kalmayıp, yaptıklarımız ileriki karşılaşmalar için bir örnek oluşturacak.
Não só precisamos de perceber a razão de mais criaturas estarem a sair da Terra Oca, mas seja o que for que façamos aqui despoletará o precedente para todos os futuros encontros.
Yaratıcılıklarını da işe soktular.
Estão a tornar-se criativos. Sim.
Yaratıklar.
São bestas.
Tabii ki küçük bir kısmı yaptıklarını maskelemek için tartışılmasını samimi bir şekilde kabul eder gibi görünürken çoğu zamanda dayanıklı ve sürdürülebilir bir malın yaratılmasına sebep olabilecek yeni teknolojik gelişmeleri görmezden gelecek ve hatta baskı ile sindirecektir.
Enquanto muito poucos, obviamente, admitiriam abertamente tal estratégia o que fazem é mascará-la dentro do fenómeno da obsolescência intrínseca que acabámos de referir, e muitas vezes ignorando, ou mesmo suprimindo novos adventos em tecnologia que poderiam criar um produto mais sustentável e duradouro.
O kadar meşgulüm ki, İnsan Kaynaklarını gidip hastane görevlisi olarak ne kadar iğrenç, tacizci bir yaratık çalıştırdıklarını söyleyemeyeceğim.
Tà £ o ocupada que nà £ o tenho tempo... de ir aos Recursos Humanos e contar-Ihe que hà ¡ um cretino repugnante e assediante que trabalha aqui como enfermeiro.
Uğraştıkları canlı kötü ünüyle şöhret yapmış bir yaratık...
Poucas criaturas têm fama mais sinistra do que a procurada por eles.