Yavru translate Portuguese
2,399 parallel translation
Yavru domuzunu görebilir miyiz?
- Não sabia que tinhas um. - Emprestas-mo?
- Yavru domuzunu ödünç alabilir miyim? - Evet, alabilirsin.
- Sim, empresto-to.
Yavru domuzun mu var? ! Aman Tanrım!
Tens um leitão?
Yavru domuzun olduğuna inanamıyorum!
Tens um leitão.
Şimdi, bu yavru domuza bakmanı ve onunla asla birlikte olamayacağını söylemeni istiyorum.
Agora, quero que olhes para este leitão e lhe digas que não podes ficar com ele.
Yeni bir yavru kedim var.
Ah, sim. Tenho um gatinho novo.
Dün gece haberlerde bir ayı ile bir yavru kedi vardı ve çok iyi arkadaşlardı.
Ontem no noticiário mostraram um urso e uma gatinha que eram amigos.
Yavru kedi fazla oyun yapınca ayı onu öldürdü.
- O urso matou a gatinha depois de se armar em esperto.
Genelde göbek isimlerle başlar sonra da favori sayılarımıza geçeriz ve eğer durum iyi gidiyorsa, yavru kediler mi yoksa köpekler mi sorusuna geçeriz.
Começamos com os nomes do meio, depois são os números preferidos e se as coisas estiverem a ir bem passamos a "gatos ou cães".
Bu taş gibi yavru sana 42 yaşında gibi mi görünüyor?
Esta gaja podre de boa parece-te ter 42 anos?
Gomie... Yavru kuş yuvadan uçuyor ha?
Gomie, está na hora do passarinho voar do ninho.
Dünyanın en güzel yavru köpeği kimmiş?
Quem é o melhor cachorrinho do mundo?
Sen gitte yavru köpek sev....
Fogo de palha.
- Yavru kuş. Şimdi anladım.
Filhotinho.
Yavru köpek gibi bakmayı kes.
Tira essa cara de cão abandonado.
Yavru köpeği öldükten hemen sonrasıydı.
Logo a seguir ao cachorro dele ter morrido.
Peki, bana sorarsan bu biraz yavru köpek evlat edinmek gibi olmuş.
Parece um pouco como adopção de cachorros, se quer saber.
Evet ve bu yavru midyeler bulundukları yerde büyür.
É, e estas pequenas cracas cresceram no lugar das outras.
- Yavru hayvanları.
- Filhotes de animais. - Estás a ver?
- Gördün mü? Eminim Stan de yavru hayvanlara bayılıyordur.
Aposto que o Stan também vai adorar filhotes de animais.
Stefan yavru köpeklerden hoşlanır.
O Stefan gosta de sangue de cachorrinho.
Karşısına geçip izlerdik. Annesi, yavru kuşlara yemek verirdi.
Sentávamo-nos mesmo ali, e víamos como a mamã, alimentava os seus passarinhos.
"Benim Yavru Köpeğim"
"O Conto do Meu Filhinho",
"Yavru Kedi Yumağı"
"As Pistas de Um Gatinho"?
Vay, yavru köpekbalıkları bile var.
até mesmo alguns tubarões bebé.
- Çünkü bunu batırırsan yavru köpek, seni bu kadar insanın önünde boğarım. O yüzden bana yardım et.
Se os ajudares, então Deus me ajude, vou estrangular-te até à morte, na frente de todo o pessoal.
Bana o yavru köpek bakışıyla bakma ama!
Não me faça esses olhos de filhote.
Yavru kuşun, yuvadan havalanma vakti geldi.
Está na hora do passarinho voltar ao ninho.
Oradaki bazı aç çocukları beslemen gerekmiyor mu ya da kurtarmak istediğin yavru köpekler yok mu?
Não há nenhum miúdo esfomeado que queiras dar de comer ou algum cachorro que queiras salvar?
Bu yavru her şeyi 500 bin kat büyütebiliyor.
Este bebé pode ampliar até 500.000 vezes.
Yavru kedilerin peşine düşer, ayak izlerini koklar.
O cachorro começa a caçar o gato, fareja as pegadas.
Yavru bir köpek var burda.
Há um cachorro.
Görev başında bir beyin cerrahımız olmazsa dünyadaki bütün yavru köpeklerin bebekleri boğarak öldüreceğini biliyor muydun?
Sabias que se não tivermos um neurocirurgião nas instalações, os cachorros do mundo vão morrer engasgados com todos os bebés?
Bir kart gönder, çiçek götür yavru köpek al.
Compra-lhe um postal, umas flores, arranja-lhe um cachorro.
Yavru köpekten daha mı iyi?
Melhor que um cachorrinho?
Her zaman demişimdir FBI'dakiler bir avuç yavru köpek gibi.
Quem disse que o FBI era um bando de fantoches?
Bu yavru var ya, ortalığı alt üst eder!
Com essa menina mudas logo a cena.
Resimdeki yavru taş gibiydi.
A sério? Isso é um numerozinho escaldante.
Genellikle gebelik süresi 10-15 sene sürer ve bir tane yavru doğururlar.
- Nem sequer imagino. - Como se procriam? O tempo de gestação é de 10-15 anos e geralmente só têm uma cria.
On frank zavallı Cosette'imi kurtarabilir Hemen söyleyin Şu yavru kimin nesi?
Se eu morrer...
ve bu zarif vücudu güçlü tutmayı gerektirir. Ki bu protein olarak zengin kaynaklar bulmayı gerektirir. 1.5 kglık yavru bir T _ Rex gibi.
E alimentar este corpo aerodinâmico, significa encontrar fontes ricas em proteínas, como um bebé T-Rex de 1.5 kg.
Toprağın altına güvenle gömülmüş olan yavru, devasa yıkımdan kurtulmayı başarıyor.
Enterrado em segurança no solo, um filhote sobreviveu à avalanche de destruição.
Yavru Ördek İni
O Patinho Aconchegante.
Yavru ördekleri severim.
- Bem, gosto de patinhos.
- Su samurları bu tarafta, yavru kurt.
Lontras por ali, pequeno caçador.
New Jersey'deki yavru timsahlar gibi. Birisi onları bırakmış...
Como aqueles filhotes de jacarés em New Jersey.
Yavru mu?
As crias?
- Ben de yavru... - Ne?
- A mim encantam-me as pitas...
Daha yiyecek çok fırın ekmeğin var yavru köpek.
Tens um longo caminho para percorrer, meu cachorrinho.
Yavru köpek mi?
Um cachorro?
Yavru kurt.
Mort é tão pequeno caçador!