Yayındasın translate Portuguese
197 parallel translation
Yarım saat sonra canlı yayındasınız.
Só falta meia hora para vocês tocarem!
20 dakika sonra yayındasınız, General.
Você está no ar em 20 minutos, o general.
Yayındasın yavrum.
E tu estás no ar, filho.
- Yayındasın.
- Estão no ar.
Tüm dünyada canlı yayındasınız. ... hem de "prime time" da.
Devo adverti-los que neste momento toda a Terra... vos está a ver, espero que gostem.
Canlı yayındasın.
Estamos no ar.
Kırmızı ışık yanınca yayındasın demektir.
Quando a luz vermelha se acender, esta no ar.
Soyuldum! Yayındasınız Bay Bronco. Adım Bronco Billy.
Fui roubada!
Yayındasınız, Sayın Başkan.
Está no ar, senhor presidente.
Beş, dört, üç, iki, bir. Yayındasınız.
Cinco-quatro-três-dois-um.
Kırık kalpler hattı yayındasınız.
'J.B. Harland convida-a para um homicídio.'
Merhaba, yayındasınız.
Não acredito, ganhei! - Ganhou? Ganhei!
Aradığın için sağ ol. Kırık kalpler hattı yayındasınız.
Miss DiPesto, com um homem?
Teşekkür ederim, Paul. - Kırık kalpler hattı yayındasınız. - Hey, Shirelles'dan bir şarkı istiyorum.
Não queria pedir, mas como não sei para onde vai o comboio e não quero deixar o meu carro na estação...
- Kırık kalpler hattı yayındasınız.
A Maddie leva-a lá com todo o gosto.
- Kırık kalpler hattı yayındasınız.
Acaba com o meu sofrimento e prime-o!
- Yayındasın, yakışıklı.
- Estás no ar, espertalhão.
1 0 saniye sonra yayındasın.
Gostava que alguém me explicasse.
2 saniye sonra yayındasın.
Vais para o ar daqui dois segundos.
Az önce haber ulaştı. Tekrar yayındasınız.
Acaba de se saber que vai regressar.
Merhaba, yayındasınız.
Olá, está em directo.
Yayındasınız.
Está em directo.
Evet, yayındasınız. Şehir Dedikoduları'ndasınız.
Estás na "Conversa da Cidade".
Yayındasın. - Sana bir şey sormam gerek Barry.
Só te quero perguntar uma coisa.
Yayındasın.
Está no ar.
- Yayındasınız.
- Você está no ar.
Yayındasınız.
Está no ar, ouvinte.
"Neden Ben?" programında sıradaki telefon, arayan bir kez daha Bundy ailesinde Peggy B....... yayındasın Peggy.
A nossa próxima chamada no "Porquê Eu?"... chega-nos de Peggy B., que liga de casa dos Bundy. Está no ar, Peggy.
- Canlı yayındasın kızak tanrısı.
Está no ar, deus do trenó!
Şu anda canlı yayındasınız.
Estamos no ar.
- Evet. Yayındasın.
- Sim, está no ar.
Merhaba canlı yayındasınız.
Está no ar.
Yayındasınız.
Sou o Ian. Estás no ar.
Yayındasın dedim ya birader, konuş madem.
Já disse que estás no ar, sua abécula. Diz lá o que queres.
- Yayındasın.
- Estás no ar.
Canlı yayındasınız!
Estão a ser filmados!
- Canlı yayındasın.
- Estás no ar.
- Beş dakika içerisinde ikinizde yayındasınız.
Vocês entram ambos dentro de 5 minutos.
- Merhaba, yayındasınız.
- Olá, está em directo.
Ben Elvis Duran. Şu anda yayındasınız.
Elvis Duran.
Şu an yayındasınız.
Está no ar.
Yayındasın, Lori.
Está no ar.
- Eminim ki, radyo yayınlarımız sayesinde dünyamızdaki sorunları yaratan kötü güçlerin de farkındasınızdır.
Com certeza que reconhece, através das nossas transmissões, as forças malignas que provocaram tamanha confusão no mundo.
Yayındasın.
Avança, está no ar.
Sen yayına çıkıp ne gördüğünü ne duyduğunu söyleyene kadar bunun hiçbir anlamı olmadığının farkındasındır, değil mi?
Sabe que isto não servirá de nada se não vier ao programa e contar o que viu e ouviu, não sabe?
Merhaba arayıcı, yayındasınız.
Está bem, mãe.
Gece Sohbeti, yayındasın Debbie.
"Conversa da Noite". Debbie, está no ar.
Burası radyo istasyonu Kent. Canlı yayın mikrofonunun başındasın.
Estás numa estação de rádio.
Fred, yayındasın! Merhaba. Bak işte Barry.
Sei que é deprimente, Barry... ninguém te entender, estás só a brincar.
Hiç unutmam... Jackie, yayındasın!
Jackie, podes falar.
Komünistleri durdurmak için büyük bir miting yapacağız. Umarım her yere yayıldıklarının farkındasınızdır.
Há um grande comício no centro para parar os comunistas.