Yazmak translate Portuguese
2,477 parallel translation
Marie, Juliette'e öyle yazmak istemediğimi ve...
Marie, podes dizer á Juliette que eu não queria mandar aquilo e que eu...
... Paolo Coelho, Camino'nun maneviyatını inceledikten sonra ilk kitabını yazmak için ilham aldı.
... espiritual do Caminho inspirou-o a escrever o primeiro livro.
Sizlerin bu Dünya'da yayımlamak isteyeceğiniz son şey ve benim yazmak için istekli olduğum son şey kör olasıca başka bir Camino seyahat rehberidir.
"A última coisa no mundo que precisam de publicar " e a última coisa que estou disposto a escrever, é outro maldito guia de viagens sobre o Caminho! "
Jack, bu konuda ne yazmak istiyorsan yaz.
Jack. Escreve aquilo que quiser sobre isto.
- Yazmak nasıl gidiyor?
Como está o trabalho, a escrita?
Bu kitabı hâlâ yazmak istiyor musun?
Ainda queres fazer este livro?
Bu benim işim biliyorsun, değil mi? Burada oturup bir şeyler yazmak.
Sabes que meu trabalho é sentar-me aqui e escrever, não sabes?
Yazmak için konu ikramı da olduğunu bilmiyordum.
Não sabia que eles também forneciam material!
Sabahtan beri Glen ona yardım ediyor. Umarım, adamın sadece yazmak için burada olduğunu hatırlar.
O Glen passou a manhã a ajudá-la, oxalá ela perceba que ele veio para trabalhar.
# Onun için bir şarkı yazmak istedim fakat sonra bir şey fark ettim #.
Quis compor-lhe uma canção - Mas algo me inquietou
İçimden annem ve babam hakkında yazmak geliyor.
É um artigo muito emotivo.
Onlar hakkında yazmak istiyorum. Çok ilginçler.
Quero escrever sobre eles, têm piada.
Yazı yazmak güzel bir şeydir.
A palavra escrita é uma coisa bonita.
Yazmak istediğim hikâye elitler için moda akımı ile ilgili.
Bom, o artigo que eu quero escrever é sobre... a tendência da moda para a Elite.
Bu yumurtlayacağım incileri yazmak istersin.
É melhor começar a apontar as minhas respostas.
Seni bir korkak ve hilekâr olarak göstereceğim bir yazı yazmak için geldim buraya.
Vim aqui para escrever um artigo que a iria expor como cobarde e batoteira.
Bunu meditasyon amacıyla yazı yazmak için kendimi soyutladığım Mora Yarımadası'ndaki eski bir parfümeride bulmuştum.
Encontrei-o numa antiga perfumaria no Peloponeso onde eu me isolei para escrever um pouco... Meditar...
Birkaç ilan yazmak.
Fazer algumas etiquetas.
- Duvarlara pislikler yazmak.
- Escrever porcaria nas paredes.
Kitap yazmak için zamanımız yok.
Não temos tempo para escrever um livro.
S.ktir et.'K'yı bıçakla yazmak daha kolay.
É melhor com "K", tem linhas rectas.
Bunu daha çok kayıtlar için deneyimlerini yazmak olarak düşün.
- Pensa nisto mais como anotar o acontecimento para os registos.
Ona şarkı yazmak için adımı yazdırdım.
Fiquei de lhe compor uma canção. Mr.
O şiiri yazmak zor olmuştur kesin.
Deve ser complicado escrever um poema.
Sadece okul gazetesinde yazmak için gidiyorum.
Vou só fazer a cobertura para o jornal da escola.
Yazmak zorundaydım. "
Desculpa. Tinha que o fazer. "
Yazmak muhtemelen ruh bozukluğunun bir belirtisi. Ödül almak gibi...
A escrita deve ser um sintoma da sua psicose, como levar um troféu.
Bunu yazmak cesaret gerektirir. Görmezden gelecek değilim.
Não quero que a coragem de um aluno seja em vão.
Ölüm haberim, tarihe yazmak üzere olduğum kanlı sayfa ona ulaşsın diye dua ettim. Hislerim ona ulaşsın diye.
Os acontecimentos históricos de amanhã, a minha morte também, deverão ser atestados e os meus desejos registados,
Fakat şu kafası kızmış polisler, rapor yazmak yerine Knights of Columbus'ta bir kaç atış yapmayı tercih ederler...
Mas aqueles polícias de gaita-de-foles nas salas anexas a ter de preencher relatórios em vez de ir beber umas para o Knights of Columbus
Yani bir şeyler yazmak, çok zor.
Escrever qualquer coisa no papel é difícil.
Yazmak istiyorum.
Quero escrever.
Yazmak insana öğrenme ve anlama vakti tanır.
Escrever dá tempo para aprender e entender
Yazmak zaman alır.
Escrever toma muito tempo.
Sen daha iyi çalıyorsun. Hep kendi şarkılarını yazmak isterdin.
Tocas bem e sempre quiseste escrever músicas.
Şu var ki onu yazmak gerçekten keyifliydi.
Adorei muito escrevê-lo.
Her sabah gördüğün ilk kelimeyi yanlış yazmak tam sana göre.
Tu deixaste uma palavra mal escrita que costumas escrever mal todas as manhãs.
Sadece Flotus yazmak istedim ama başka biri almıştı.
Eu queria só "flotus," mas já estava escolhido.
Ama, ona dünyanın en uzun ve ağlamaklı e-postasını yazmak üzereyim.
Mas estou para lhe escrever o e-mail mais longo e melancólico do mundo. Estás a tentar recuperá-la?
Diyorum ki, kod yazmak önemli bir şeydir ama Zoe'nin burada yatıkları...
Eu só estou a dizer que uma coisa é escrever código de programação, mas... o que a Zoe fez aqui é...
Son baktığımda, hastanız olmayanlara etiketi değiştirilmiş ilaç yazmak yasal değildi.
Pelo que sei, é ilegal receitar medicamentos com etiqueta falsa, sobretudo a a quem nem é seu paciente.
Neden ilaç yazmak için Holland'a ihtiyaç duysun ki?
Porque precisaria de pedir comprimidos à Holland?
Bir şey mi yazmak istiyorsun?
Queres escrever alguma coisa? Está bem, calma.
Bu felaketi önlemenin tek yolu karadeliğe sert üsluplu bir mektup yazmak.
A única maneira de evitar este desastre é escrevendo uma carta bem redigida ao buraco negro.
Müracaat beyanımı yazmak istiyorum.
E eu gostaria de iniciar a minha afirmação com uma ressalva.
- Benim işim reklam yazmak sağda solda kim olduğumu anlatmak değil.
O meu trabalho é escrever anúncios, e não ficar a falar sobre mim.
Noel Baba'ya yazmak zorunda kalmak istemiyordum.
Não queria ter de escrever uma carta ao Pai Natal.
Bu işte yazmak.
- É isso que escrevo.
Konu yazmak olunca neden yazamıyorsun, Glen?
Por que não consegues acabar o livro?
Çeki yazmak sadece bir sınavdı.
Passar o cheque era só um teste.
Yazmak zorunda da değilim.
Não tenho de o fazer.