Yazın translate Portuguese
15,117 parallel translation
Yazın ne yaptın?
O que fizeste este verão?
Aferin ve Öğleden sonraki baskıda yazının olacağını sanmıyorum, yani... Birkaç saat daha ve sonra rahatız.
Muito bom, e duvido muito que aquele texto estará na edição da tarde, então... algumas horas mais, e tudo estará bem.
- Yazın mı kışın mı olacak?
- Será no verão? No inverno?
Yazın çalışabilirsin. Anker Çiçekçisi'nde.
Para um trabalho de verão na Floricultura Anker.
Ofis numaramı yazın, bana en rahat oradan ulaşırsınız.
Aponte o número do meu escritório, é a melhor forma de me contactar.
Bay Dunne, sosyete dergisinde geçmişteki birkaç cinayet davası yazınızı okudum.
Sr. Dunne, li um pouco das suas anteriores coberturas a julgamentos de homicídio na revista Vanity Fair.
"Suçlu" veya "Suçlu değil" yazın yeter.
Escrevam apenas "culpado" ou "inocente".
Senden kartpostal gelince en azından adres bölümünde el yazını görerek teselli buluyordum.
Consolava-me a ideia de o comemorar recebendo um postal teu e ver pelo menos a tua letra, na morada...
Şimdi defterlerinizi açın ve benim için üç tane Afrika ülkesinin isimlerini yazın.
Agora, por favor abram os livros e escrevam o nome de três países africanos.
Altı yıl önce yazın.
Há seis verões atrás.
- Bu fikri yazın, kaydedin bir yere.
- Anota a ideia.
Bundan daha azı için, Naz'a yazık olmasın. Çünkü savcının karşısına boş elle çıkmak zorunda kalırım.
Menos que isso e o Naz é que sofre porque enfrento-os sem nada.
Ne yazık ki gerçekler sandığınız kadar renkli değil hanımlar.
Temo que a verdade seja muito menos interessante do que isso, minhas senhoras.
Tek yaptığım yazım hatalarını düzeltmekti.
Eu só tinha de corrigir erros!
İkiniz bu yaz ne yapacaksınız?
O que vão fazer este Verão?
- Adorno'daki "çırağının" yazısını okudum.
Li o texto do teu protegido sobre o Adorno.
Düzeltme yazılarını sana gönderirim.
Mando-lhe exercícios por email.
Arada yazı yazarsın, ana makaleleri tekrar okursun.
Escrever um artigo ou outro, reler os artigos principais...
- # Ne yazık ki, karanlıkta kalmışsın. - Şişş...!
És um ignorante
O senin yazılarını buldu ve bu seni kudurttu.
Ela encontrou o teu manuscrito e estás furioso com isso.
Ne yazık ki hikayeni doğrulayacak arkadaşın yok.
É uma pena eles não estarem cá para confirmar isso.
Yarın sabah 7'de yazılı bir açıklama yapılacak.
A Charlene enviará um comunicado à imprensa às 7h00 de amanhã.
Bertrand Russell'ın yazılarını bildiğinizi farz ediyorum, Dekan Caudwell.
Imagino que esteja familiarizado, Reitor Caudwell, com os escritos de Bertrand Russel.
El yazısı denetim uzmanlarının peşimize düşeceğini sanmıyorsun değil mi?
Achas que um grafologista examina cada cartão? Não.
Sana hala borçluyum, biliyorsun. Geçen yılki Nestrick yazısını unutmadım.
Já devo-te uma pelo trabalho do Nestrick do ano passado.
Şimdi görüyorum ki, her ayeti esareti desteklemek için kullanmışlar. Kitapta özgürlüğümüzü talep etme hakkımızın olduğu yazıyor.
Vejo agora que, a cada verso que estimula a nossa escravidão, há outro que prega pela nossa liberdade.
Her ayeti, yaptıkları işkencenin adil olduğunu söylemek için kullanmışlar. Kitapta bunu yapanların lanetlenip cehenneme gidecekleri yazıyor.
Para cada verso que usam para justificar a nossa tortura, há outro a condená-los ao inferno por tais acções.
Ee, biz birkaç film çekip ses yazımı yaptık. Ve size üzülerek söylüyorum ki yüzde yüzkarın blokajına rastladık.
Fizemos vários raios-X e sonogramas e lamento informar-vos que parece haver uma obstrução abdominal total.
Ve ne yazık ki, testler sonuçları kızınızın çok hasta olduğunu ve çok büyük ağrılar içinde olduğunu gösterdi.
E, infelizmente, confirmaram que ela está muito doente. E com dores tremendas.
L.A. Times yazısını gördün mü?
Viste a reportagem do LA Times?
Bakın sadece LAPD ile ilgili bir senaryo yazıyordum.
Eu só estava a escrever um guião sobre a polícia de LA.
Şimdi bir de yaz bittiği için, sonbahar renklerini görmeye başlayacaksın.
E, claro, agora que o verão acabou, começarás a ver surgir as cores de outono.
Jon'un gönderdiği son mektupta, Duvar'ın ötesinde kaybolduğun yazıyordu.
O Jon disse-me que vos havíeis perdido para além da Muralha.
Tamam, bak. Ödevi kendi kelimelerinle tekrar yaz. Yarın getir, notunu bir harf daha yükselteyim.
Reescreve com as tuas próprias palavras, entrega-me amanhã, e eu só tiro um ponto, está bem?
Ve bu da halkın mücadelesi esaslı yazılmış.
E este está escrito do ponto de vista da luta do povo.
Hepsi bu akşama yazılmış olsun. İmzala ve yarın ilk iş gönder.
Estas são todas para serem datilografadas esta noite, assinadas por si e enviadas pelo primeiro correio de amanhã.
Onların hakkında yazılmış bir kitap var.
Há livros inteiros escritos sobre cada um deles.
Fotoğrafın altında takımdakilerin lakapları yazıyor.
A foto indica as alcunhas da equipa.
Henüz kimse tutuklanmadı, fakat GCPD'den gelen raporlarda maskeli adamın Gotham'ın eski belediye başkanı Theo Galavan olduğu yazıyor.
Ainda ninguém foi preso, mas os relatos que vêm de dentro da Polícia de Gotham, encerrada, confirmam que o homem encapuzado é, na verdade, o antigo presidente de Gotham, Theo Galavan.
Tavsiye mektubunu yazıp yazmadığını merak etmiştim.
Queria saber se já acabaste de escrever a recomendação.
Bakın. Of be, o sinir bozucu ezikleri karşılamak için burada olmayı çok isterdim ama ne yazık ki, Boyle'la birlikte tüm hafta gizli bir gözetlemede olacağız.
Eu adoraria estar aqui para cumprimentar esses falhados irritantes, mas, infelizmente, o Boyle e eu vamos estar numa emboscada a semana toda.
Yazıcının da bildiğini hissediyorum.
Sinto que ela sabe.
Bu zarfta amcamın bana bıraktığı miras yazıyor.
Este envelope contém a herança que o meu tio me deixou.
Yazılı bir testi geçti, tıpkı diğer çavuşların yaptığı gibi.
Ele passou no teste, como todos os sargentos.
Nine-Nine'nın aylık suç istatistiği hakkında bir köşe yazısı var.
Há um artigo sobre a taxa de crimes na 99ª.
Yaz Yağmurunun içinde, tarçın, yasemin, vadideki zambak ve gül var.
Chuva Primaveril contém canela, jasmim, lírio-do-vale e rosa.
- Kendi parçalarını yazıyor mu?
Ele tem temas originais?
Tariq Aziz'den yazılı kağıt aldın mı?
Tem isso em papel, escrito por Tariq Aziz?
Fransa, artık medeni insanların yaşabileceği bir yer değil. Oui, oui, çok doğru ne yazık ki.
França é um lugar onde pessoas civilizadas podem viver.
Senin alnına bana karşı koymanın yazıldığını biliyordum.
E soube que eras tu o destinado a enfrentar-me.
Ama çok yazık olacak daha yeni gelmişken Moskova'yı cazibenden mahrum bırakacaksın.
Seria uma vergonha... privar Moscovo do seu charme agora que chegou!