English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yazıyorum

Yazıyorum translate Portuguese

2,633 parallel translation
Bay Vanger'ın biyografisini yazıyorum.
Bem, eu estou fazendo uma biografia de Vanger herr.
Amcan Henrik'in biyografisini yazıyorum.
Eu estou escrevendo uma biografia de seu Henrik tio.
- Mektup yazıyorum.
- A escrever uma carta.
Joey'nin sahibi olan çocuğa yazıyorum.
Para o rapaz, o dono de Joey.
Yazıyorum, Mercy.
Estou a escrever, Mercy.
Buraya çalışmaya geldim, resmi broşürü yeniden yazıyorum.
Estou aqui em trabalho, a reescrever o panfleto oficial.
Ama yazıyorum. Sadece yazmak istediğim şeyi değil.
Escrevo, mas não o que quero escrever.
Cacciatore ile ilgili bir bölüm yazıyorum.
Do capítulo I do "katsatore",
Ayrıca yazarım, kitaplar yazıyorum.
E escrevo livros. Sou escritor.
Mektup yazıyorum.
É uma carta.
- Ben roman yazıyorum.
- Romances.
İyi bir restoran adı yazıyorum.
Escrevo o nome de um bom restaurante.
Sadece otobüs değiştirerek hiç bir yerde geceyi geçirmeden biten uykusuz 3 gecenin ve yolculuğun ardından sana yazıyorum.
Escrevo depois de três dias na estrada. Três noite sem cama em que pisei o chão só para trocar de autocarro.
Evet, genç yetişkinler hakkında kitap yazıyorum.
Sim, sou autora de uma série para jovens adultos.
Aslında şu an sonuncuyu yazıyorum.
Estou a escrever o último episódio agora.
Hipertansiyonu olan pazarlamacı için Diamox yazıyorum.
Diamox para o vendedor hipertenso.
Benim mesleki görüşüme göre yalan söylediğini düşündüğümü yazıyorum.
- Estou a avisá-los que, na minha opinião profissional, está a mentir.
Yazıyorum.
Escrever.
Pekâlâ, çocuklar. Tek bir kelime yazıyorum.
Muito bem pessoal, tenho uma palavra para vocês.
Sana bu mektubu, artık kaçmamaya karar verdiğimi söylemek için yazıyorum.
Eu estou a escrever-te esta carta Para dizer-te que eu decidi parar de fugir.
- Yazıyorum. Ayrıca Kensi ve Deeks'i uyar.
E depois alerta a Kensi e o Deeks.
Bu arada, hokeyde ırkçılık üzerine bir yazı yazıyorum.
Já agora, gostava de fazer um artigo sobre racismo no hóquei.
" Tekrar yazıyorum.
DAN : Estou a rescrever.
- Olaylar geliştikçe yazıyorum ama gelmeye karar verdiğine çok memnunum.
- Estou a improvisar, mas ainda bem que optaste por vir comigo.
Black Pike Madencilik mülkünüzü nakden satın almak için size toplam olarak... müsaadenizle, buraya yazıyorum.
A Black Pike Mining está preparada para fazer uma compra a dinheiro no valor... Dá-me licença? Vou escrever aqui.
Meteoroloji uydusu için iletişim ağ yazılımı yazıyorum.
Desenvolvo software de comunicação para satélites meteorológicos.
Sana bir mektup yazıyorum.
Estou a escrever-te uma carta.
- Onun için bir şeyler yazıyorum.
Eu a meio que estou a escrever algo para ela.
Jen... Oraya geldiysen diye yazıyorum galerilere bakmaya New York'a gittiğimi bilmeni istedim.
" Jen, no caso de apareceres, quero que saibas.
İki defa "özür dilerim" yazıyorum.
Duas vezes "desculpa".
Daha sonra sormak istediğim bir soruyu yazıyorum.
Só uma pergunta que lhe quero fazer depois.
"Anne" kısmına ne isim yazıyorum?
E o que devo colocar no nome da mãe?
Şu durumda ölüm saatine sabaha karşı 3 yazıyorum.
Bem, nesse caso, vou colocar a hora de morte por volta das 3h da manhã.
Ufak bir problem var.Ama hergün yazıyorum.
Sim, mas isso não é o problema. Eu escrevo todos os dias.
Bişeyler yazıyorum ama hepsi hikaye..
Escrevi os meus pensamentos, só seria pretensioso.
Aslında "Gıdık, Gıdık, Küçük Salatalık" adında bir çocuk kitabı yazıyorum.
Na verdade, estou a escrever um livro para crianças. Chama-se "Coceguinhas no Meu Pickle".
Ne yazık ki yapabileceğimiz bir şey olduğunu sanmıyorum.
Infelizmente, acho que não é possível fazer mais nada.
Onlar yazı değil, sadece "yorum".
Não são posts, são comentários.
Yazıp gönderdiklerin yorum sayılır.
Tal como "és um fiasco" é um comentário.
Kaderimi, alın yazımı merak etmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Não consigo deixar de pensar na minha sorte. No meu destino.
- Anlıyorum. - Kalbi durdu ve ne yazık ki onu kaybettik.
O coração parou e, infelizmente, ela morreu.
Hayır senin yazını çözmeye çalışıyorum.
Não, eu consigo decifrar os teus gatafunhos.
Mesaj yazıyorum.
Estou a escrever uma mensagem.
Evet öyle, ama burada bir yazı işi aldım, ve, ee.. sonra farkettim ki isteklerimiz birbiriyle çakışıyor, ben de bıraktım, ve, ee, şimdi de- - şeyy... neden her şeyi sana bu gece açıklamıyorum?
Não tens a sexta livre? Sim mas tinha um trabalho aqui e depois vi que havia conflito de interesses. Por isso desisti e agora...
Evet, ne yazık ki tanıyorum ama sen neden tanıyorsun?
Sim, infelizmente, conheço. Mas porque é que tu conheces?
- Evet, ne yazık ki tanıyorum.
- Sim, com certeza.
O mektup yazıyor ama ben cevaplamıyorum. Çünkü ne diyeceğimi bilmiyorum.
Sabem, ele escreve-me, mas eu não lhe respondo porque não sei o que hei-de dizer.
Ian'ın bütün yazı, Alison'ın evinde geçirdiğine inanamıyorum.
Nem acredito que o Ian passou o Verão todo em casa da Alison.
Ailem çalıştığı için bu yaz onunla takılıyorum.
Ando com ele este verão porque os meus pais estão a trabalhar.
Maalesef ne yazık ki Bay Reed için çalışmıyorum.
Infelizmente para o Sr. Reed, eu não trabalho para ele.
Ama ben her sabah üzerinde adın yazılı azgın parçamla uyanıyorum.
Acordo todos os dias com uma tusa estrondosa a pensar em ti. Vá lá.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]