English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yaşıyorsun

Yaşıyorsun translate Portuguese

4,557 parallel translation
Bu kadınla nasıI yaşıyorsun bilmiyorum.
Não sei como aguentas viver com ela.
Fue, ne zamandır bizim yuvada yaşıyorsun?
Few, há quanto tempo vives no bairro?
Efsanelerin ve kâbusların gerçek olduğu bir dünyada yaşıyorsun artık.
Vive agora num mundo, onde lendas e pesadelos são reais.
Masal âleminde yaşıyorsun.
Pois, vives no mundo da fantasia.
Burada mı yaşıyorsun artık gerçekten?
Então, estás mesmo a viver aqui?
- Yaşıyorsun!
Está vivo!
Neyse, hala burada mı yaşıyorsun?
Então, ainda vives aqui?
Yaşıyorsun, ha?
Vivo e feliz, huh?
Moses... Yaşıyorsun.
Moisés, estás vivo.
O zaman niye burada yaşıyorsun?
Então porque é que vives aqui?
14 yıldır bu evde yaşıyorsun.
Vives aqui à 14 anos.
Ah.Yani bu sefer de kimlik bunalımı yaşıyorsun.
Então escolhes esta altura para ter uma crise de identidade.
Sen hayal dünyasında yaşıyorsun.
- Estás delirante.
Yalnız mı yaşıyorsun?
Vives sozinho?
Artık burada mı yaşıyorsun?
Agora vives cá?
Şu an nerede yaşıyorsun?
Onde vives agora?
Benim evimde yaşıyorsun ve babam değilsin.
Você vive na minha casa e não é meu pai.
Sen burda mı yaşıyorsun?
Vive na cidade?
Ne kadardır New York'ta yaşıyorsun?
Há quanto tempo vives em Nova Iorque?
Anladığım kadarıyla çok kalabalık bir yerde yaşıyorsun.
Pelo que eu entendi, está muito cheio onde moras.
Yaşıyorsun!
Estás vivo!
Private, Private! Yaşıyorsun!
Soldado, estás vivo!
Private, yaşıyorsun!
Soldado! Estás vivo!
- İçinde mi yaşıyorsun?
- E vives nele?
- Yaşıyorsun.
Estás vivo...
Bunun nasıl yaşıyorsun?
Como vives com isso?
Burada mı yaşıyorsun?
Vive aqui?
Burada mı yaşıyorsun?
Tu vives aqui?
Buralardamı yaşıyorsun?
Vive aqui perto?
- Nerde yaşıyorsun?
- Onde é que vive?
Cidden nerde yaşıyorsun?
Agora a sério, onde vive?
- Demek annenle yaşıyorsun.
Então, vives com a tua mãe.
Yani seni terk etmesine rağmen hala onunla birlikte mi yaşıyorsun?
Então ela terminou contigo, mas ainda vive com ela?
Sütbeyaz yaşıyorsun!
Branca-de-leite, regressaste!
Burada yaşıyorsun değil mi?
Vives aqui, certo?
Demek sen de burda yaşıyorsun?
Então vives aqui, também?
Bob. - Stadyumda mı yaşıyorsun Marty?
- Marty, vives debaixo do estádio?
Benim çatım altında yaşıyorsun. Benim kurallarımla yaşayacaksın.
Vives sob o meu teto... vives sob as minhas regras.
# Yaşıyorsun ruhumda #
Tu vives na minha alma
Peki, Martha, bu civarda mı yaşıyorsun?
Então, Martha, é daqui?
Delik gibi bir yerde yaşıyorsun, buna nasıl dayanabiliyorsun?
Por que insiste em viver naquele buraco?
Tanrı yolunda mükemmel biçimde ahlaklı bir hayat yaşıyorsun. Peki neden yardımcı olmak istemeyesin?
Vives esta maravilhosa vida, servindo a Deus, então porque não gostarias de nos brindar com a tua ajuda.
- Yaşıyorsun
- Vais sobreviver
Uzun süredir bizim hanemizde yaşıyorsun.
Já viveis na nossa casa há já algum tempo.
New York'da nereye yaşıyorsun?
Em que parte de Nova Iorque é que vive?
Yaşındaki bu orta kısımla kim oluyorsun da buraya gelip emirler havlıyorsun?
Quem é você para chegar aqui com esse risco ao meio, na sua idade, e começar a dar ordens a todos?
Keyfin yerinde... Yalnız yaşıyorsun. Kendine ait bir dairen var.
Moras sozinho, tens apartamento próprio, a tua mãe mora noutro estado.
Demek yaşıyorsun.
Estás viva.
Tuck'la yaşıyorsun.
Tu vives com o Tuck.
Sen de biliyorsun ki, nerdeyse kırk yaşında olman ve hala ailenden haftalık harçlık alıyorsun diye hayatının geri kalan döneminde hiçbirşey yapmayacaksın anlamaına gelmez.
Sabes, só porque tens quase 40 anos e ainda recebes uma mesada dos teus pais não quer dizer que não possas fazer nenhum para o resto da tua vida.
Liseden 13 yaşında mezun oldun ve bunu mu yapıyorsun?
Acabaste o secundário com 13 anos e é isto que andas a fazer?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]