Yemen translate Portuguese
804 parallel translation
- Yemek yemen ölümümüze neden olacak.
Sua comilança vai matar-nos.
Şekeri sadece tadı güzel olduğu için yersin bu da şekeri yemen için fazlasıyla yeterli bir nedendir.
Você chupa bombons somente por ser gostoso... e isso é razão suficiente para chupar bombons.
- Antonio, yemen lazım.
António, tens de comer.
Yürümen, konuşman, yemen, düşünmen..
Como anda, fala, come, pensa...
Erkek olmak için geniş omuzlardan daha fazlası gerekir, Harvey. Senin daha bir fırın ekmek yemen gerek.
É preciso mais que ombros largos para fazer um homem, Harvey, e ainda tens muito que andar.
- Bence bu durumda kek yemen son derece duygusuzca!
Eu acho muito mal que estejas a comer bolos... dadas as circunstâncias.
Ve zaman zaman da yemen gerekecek.
E você vai precisar de comer de vez em quando.
Otur, evlat, yemeklerden kaldıysa, sana yemen için birşeyler vereceğiz.
Sente-se, moço. Comerá, se ficarem alguns restos.
Bunları yemen gerekiyor.
Esforce-se mais.
Hem annen yiyeceği yemen için vermiş.
Se sua mãe Ihe deu alimento, significa que deve comê-lo.
Daha on fırın ekmek yemen gerek.
Ainda não estás à minha altura.
Yemen'de bir savaş var.
Ouve... neste momento há guerra no Iémen.
Onları ararken, yemek yemen lazım. Giysi, yemek, at, silah, mermi, para gerekli. Nasıl bulacaksın?
Enquanto andas à procura deles, tens de comer, precisas de roupas, comida, cavalos, selas, armas, munições, dinheiro...
Biraz fazla yemen gerekecek. Sana bol kepçeden koyayım.
Vais precisar de dose extra.
Senin darbe yemen için de elimden gelen gayreti göstermem gerekiyor.
E tenho de fazer tudo para que sejas bem castigado.
O golü kasten yemen doğru muydu peki?
Estava certo teres deixado aquele golo entrar de propósito?
TV seyrederken yemen için dolaba yemek koydum.
A janta está na geladeira. Voltarei uma hora.
Tüm çabam akşam yemeğini yemen için çalışmaktan ibaretti.
Só tenho tentado que comas o teu jantar.
Bu çoban Köpeğini yemen için bir dolar veririm.
Dou-te um dólar para comeres este collie.
Salata da. Ye, Tonino, yemen lazım.
Come, Tonino, é bom para ti.
Charles yemen lazım!
Comi um bocado de pão hoje de manhã.
Sürekli seninle meşgul olmam için başımın etini mi yemen lazım?
Sempre tem que me aporrinhar para que te preste atenção?
Şu anda, senin yemen için yeterli miktarda yemek yok.
Agora, não há comida o bastante para você!
- Elma yemen yasak değil, değil mi?
- Pode as comer?
Bu hamur işlerini yemen hiç iyi değil.
Não sabes que te faz mal comer tantos bolos?
Vay be, doyman için kaç tane yemen lazım?
Meu Deus, quantos mais consegues comer?
- Yemen lazım.
E você precisa comer.
- Bir şey yemen lazım.
- Alguma coisa tens de comer.
David seni yemen için zorlamalı mıyım?
Vou ser forçada a alimentar-te, David?
Suriye'den, Mısır'dan, Lübnan'dan Tunus'tan, Fas'tan, Yemen'den.
Da Síria, Egipto, Líbano... Tunísia, Marrocos, Yemen.
Yemek yemen gerekiyor.
Tem que ir jantar.
Akşam yemeği yemen lazım.
Já comeste.
Sophie sana yemen için birşeyler getirecek.
Sophie vai arranjar-te qualquer coisa para comer.
Pekâlâ, Domdom, yavrum. Kavanozdaki tüm jelibonları yemen gerek.
Chubby, querido... tens que comer todo este recipiente de gelatina.
- Ye. Gitmek istiyorsan yemen gerek.
Precisas de ter forças, se queres partir.
- Yemen için sana bir şey getirdim.
Toma, trouxe-te algo para comeres.
Fappiano'da, hediyelerini açana dek yemeğini yemen gereklidir.
No Fabiato, come-se o que se pode até se abrirem as prendas.
Ama komutan gibi davranmayı öğrenmek için kırk fırın ekmek yemen lazım.
Mas tem mesmo muito que aprender acerca de agir como um comandante.
Bir şeyler de yemen gerek.
E devias comer.
Espresso, duble espresso, kapuçino, duble kapuçino latte, duble latte, Yemen kahvesi, duble Yemen kahvesi sütlü kahve, macchiato, duble macchiato caffe bianco, ya da yerli kahve.
Expresso, expresso duplo, cappuccino, cappuccino duplo... leite, moca... café com natas, macchiato... "café bianco", ou lote da casa.
Bütün akşam yemeğini yemen çok hoştu.
Foi muito simpático da tua parte teres comido o jantar todo.
Biçaklanip dayak yemen bana yardimci olmuyor.
- Tem um novo amor em sua vida. - Não sabe o que está dizendo.
Yemek yemen gerekmiyor, biliyorsun.
Não tem por que comer.
Ellerinle yemen gerekiyor. Ayağınla değil.
Coma com as mãos, não com os pés.
Böyle vaka için kırk fırın ekmek yemen lazım.
Estás a anos de um caso como este.
Aniden Yemen'de olduğumuz fark ettik.
De repente, percebemo-nos que estávamos no Iémen.
O zaman bütün lambaları yemen gerekecek.
Então, terás de comer os outros candeeiros.
- Bunu yemen için çıldırmış olman lazım.
- Só pode estar doido para comer isto.
Fakat Doktor, bu sabah ki kahvaltıda iki Delvin puf böreği yemen...
Mas a sério, doutor, dois bolinhos Delvin para pequeno-almoço esta manhã?
Memleketim Yemen'de, yoga ve Hindu inançları üzerine çalıştım bedenin şekle sokulması sanatında eski öğretiler.
Na minha pátria, no Iémen, estudei com praticantes de ioga, faquires e pânditas, e aprendi as artes antigas da manipulação corporal.
Çok yemen lazım.
- Três. Homem grande precisa de comer.