Yengeç translate Portuguese
1,063 parallel translation
JFK, yediğim bu yengeç kadar ölü. Hükümet ise hala dimdik ayakta.
o JFK está tão morto como isto e o governo não parou por isso!
Bugünün spesyalleri Maryland yengeç kekleri Creole karides yahnisi ve kızarmış yayın balığı.
O especial de hoje são rissóis de caranguejo à Maryland, guisado de camarão e bagre prero.
Oğluma bir daha el sürersen bu nehir boyunca yengeç yemi olursun evlat.
Se voltares a tocar no meu filho vais ser pasto para os caranguejos deste rio, rapaz.
"Yengeç Bill`in Ev Tipi Hamilelik Testi mi"?
"A Luneta do Bill - Teste de Gravidez em Casa?"
Özellikle yengeç.
Especialmente as sapateiras.
Kaçırma olayından beri bu lanet yengeç bacağından başka bir şey yemedik.
Desde o sequestro que não comemos outra coisa senão a porra das sapateiras.
Umarım bu yengeç bacaklarına değil fidye parasındaki payımıza oynadığımızı biliyorsunuzdur.
Suponha que tenhas percebido que o que estamos a jogar é a nossa parte no resgate, e não estes parafusos.
Pirzola, sebzeli yengeç bezelyeli karides, fasülye filizi ve tavuk ve senin en sevdiğin, pirzola ve pelesenk armutundan çorba.
Costeletas, caranguejo com vegetais camarões com ervilhas verdes, rebentos de feijão e galinha fatiada e o teu preferido, costelinhas e sopa de melão agridoce.
Yengeç tutmaya gidiyorum.
Vou apanhar caranguejos.
Orta boy yengeç çorbası.
Uma média de caranguejo.
Büyük boy yengeç çorbası lütfen.
Uma sopa grande de caranguejo, para levar.
Soğuk salatalık, mısır, yengeç çorbası mulagatani.
Sopa fria de pepino, sopa rica com milho.
Bu yengeç kuyruğunu ve ahududu turtasını bitirmeme izin ver.
Deixa-me acabar esta lagosta e esta torta de framboesa.
Lance ve ben su birikintilerinde yüzerek birbirimizin göbeğine yengeç koyarak ve suyun altında elim sende oynayarak büyüdük.
Eu e o Lance crescemos a nadar nas piscinas causadas pela maré, a espetar caranguejos nos umbigos um do outro, e a brincar ao jogo do gato e do rato debaixo de água.
Yükselenim de yengeç.
- Leão, ascendente em Caranguejo.
- O tek başına yaşayan yengeç.
- É um eremita.
Kumsaldaki en popüler yengeç olmalısın.
Serás a mais popular da praia.
Tatlı merhametli yengeç!
Santa mãe de Deus! O meu carro!
Büyük meyve tepsisi. Ve bu da nefis yengeç çorbası.
Uma grande bandeja de fruta e um delicioso prato de caranguejo.
- Yengeç mevsimimidir diye.
- Se era altura de comer caranguejo.
- Sert kabuklu yengeç var mı?
- Servem caranguejos?
- Yengeç var mı?
- Servem caranguejos?
- Yengeç var mı?
- Eles servem caranguejos?
İki yengeç yemeği...
Duas doses de caranguejo...
Yengeç bacağı tavuk Jackpotburger ve Tropikal Muz turtası istiyorum.
Quero um caranguejo Rangoon, pernas de frango, um hambúrguer Jackpot e uma tarte tropical de banana.
Raymond, sizin şu spor olayı için yengeç ve enginar yaptım.
Raymond, fiz-vos o molho de sapateira e alcachofra.
- Sadece biraz yengeç.
- Só caranguejo.
Yengeç demek, yengeçler genelde iyi insandırlar.
Boa gente, os Caranguejos.
İşte başlıyoruz. Soslu yengeç ve bir galon misket şarabı yirmi dolar.
Um Crab Louie e uma garrafa de moscatel por 20 dólares.
Kaptan az sonra Yengeç Dönencesi'ni geçeceğimizi söyledi.
O capitão diz que em breve atravessaremos o Trópico de Cancer.
Ne güzel oynadın Yengeç Efendi!
Bem feito, Senhor Crab!
yani sen öğle yemeği mönüsüne yengeç eklemeyi öneriyorsun ve bu harika.
Assim sugeri que acrescentassemos caranguejo ao menu do almoço... E foi um sucesso.
tamamdır. yengeç sever misin, Leo?
Esgotou. Gostas de caranguejo, Leo?
Mavi Yengeç Strudeli öyle muhteşemdi ki ihtiyacı bile olmadı.
O folhado de caranguejo dele era tão fabuloso que não precisava de um.
Yengeç dönencesinin hemen üstünde.
Acima do Trópico de Câncer.
Somon balığı, yengeç ve ahtapot.
Salmão, caranguejos e polvo.
Yengeç Napolyon aslında.
Chama-se caranguejo à Napoleão.
Ayrıca canım yengeç istiyor.
Aliás, apetece-me provar caranguejo.
Bu sabah pazarda, Napolyon usulü yengeç ve sufleden bahsediyordun.
Hoje de manhã no mercado, quando falou no caranguejo e no soufflé.
Napolyon usulü yengeç ve patatesli bir şeyler yapacağımı söylemiştim, o da gelmiş.
Disse-lhe que fazia caranguejo Napoleão com pomme de qualquer coisa e ele veio.
O halde Neopolitan... Napalm... usulü yengeç yapmak zorundayız.
Então vamos ter de cozinhar o caranguejo neapolitano, napalm...
Napolyon usulü yengeç.
Caranguejo à Napoleão.
İkiniz de yengeç mi alırsınız?
Ambos vão comer caranguejo?
Normal şartlar altında bu beni üzerdi, eğer bana harika hissettiren yengeç olmasaydı.
O que normalmente me deixaria perturbado, se não fossem aquelas coisas incríveis de caranguejo que me fizeram sentir...
Sanırım küçük bir yengeç salatası istiyorum.
É assim que eu me sinto. Uma salada de caranguejo.
Biliyor musun, onun normal bir yengeç olduğunu sanmıyorum.
Sabes, acho que ele não é um caranguejo comum.
Tamam. Pekala karides yavrusu, Maryland yengeç kekini görüyor ve hiç koklanmamış, 1958 yılı çedar peyniriyle arttırıyorum.
Quero ver os teus bolos de camarão Maryland e aumento um queijo cheddar de 1958 nunca antes cheirado.
Hey hiç yengeç buldun mu?
Tu aí!
Yengeç gibi gerisingeri yürürseniz. Deli olmasına deli, ama mantığı da yok değil.
Há método nessa loucura.
- Yengeç.
- Marisco.
Yengeç.
Caranguejo. Caranguejo.