Yetenekli translate Portuguese
4,001 parallel translation
Bu kadar yetenekli bir genç neden uyuşturucu parası için riske girsin ki?
Porquê um jovem com tanto potencial ia arriscar tudo por algum dinheiro fácil?
Geleceği parlak, yetenekli, alımlı bir kadınsın sen.
É, claramente, uma mulher inteligente, talentosa e atraente.
- Jeffersonian'da bunun gibi güzel nadide eserleri tamir edebilecek kadar yetenekli tek kişi sizsiniz.
É a única pessoa no Jeffersonian que é capaz de restaurar artefactos tão bonitos como esse.
Aradığımız kişi ; çekici, şık giyimli, kolay gülebilen ve arzuları evinde karşılanmayan ve şehir dışından gelen erkekleri bulma konusunda yetenekli biri.
A espécie que procuramos é atraente, bem vestida, de riso fácil... e altamente especializada em localizar homens que não sejam da cidade e cujos desejos não estão a ser realizados em casa.
- Çok yetenekli ve- -
- Ele é talentoso...
Biliyorsun bunlar yetenekli kişiler.
Sabe do que eles são capazes.
Yetenekli olduğunu duydum ve... Biraz daha kamera karşısında olmasından bir zarar gelmezdi.
Ouvi dizer que era talentosa e não seria mau ter mais tempo de vídeo.
- Gerçekten çok yetenekli ama kimse ona bir şans vermiyor.
- O quê? - Ela é talentosa. Mas ninguém lhe dá uma hipótese.
Yetenekli olduğuna emin misin?
Tens certeza que ela é talentosa?
Jessa oldukça yetenekli bir sanatçı.
A Jessa é uma artista muito talentosa.
Buralara kadar gelen o kızları düşünmeden edemiyorum. Yetenekli olduklarını ve bir gün birisinin onları bir yıldız yapacağını umut ederek yaşıyorlar.
Estou sempre a pensar em todas aquelas raparigas que vem para cá, a pensar que têm talento, à espera que alguém as transforme em estrelas.
Aşırı yetenekli biri gibi değil.
Não é um dos mais talentosos.
Benim işimi istediler ama bizim kadar yetenekli değildiler.
Eles querem o meu negócio, mas eles não têm a experiência que nós temos.
- Bulduklarıma göre yetenekli olmaktan çok hevesliler.
Mais entusiasmo que talento, quando estão juntos.
O kadar yetenekli ve hayat doluydu ki.
Tão talentosa, tão cheia de vida.
Bir şarkıcı olarak, pek çok yetenekli ve duygulu şarkı yazarının sözlerini yorumlama şerefine eriştim.
Enquanto cantora, tenho sido abençoada por interpretar os trabalhos de muitos escritores talentosos e sensíveis.
Takımım ilk bu gezegene geldiğinde görevimizin başarı derecesiyle ilgili şüphelerim vardı ama geçtiğimiz 7 ay boyunca askerlerinizi yetenekli bir güç haline getirmenizi izledim.
Quando a minha equipa chegou a este planeta... tive dúvida sobre a probabilidade de sucesso da nossa missão. Mas... nestes últimos sete meses, observei os seus soldados tornarem-se... uma força altamente treinada.
Yetenekli görünüyor.
- Ela parece competente.
Yargıç Verna Thornton yetenekli bir hukukçu ve kendini işine adamış bir kamu görevlisi olmanın yanı sıra iyi ve sadık bir dosttu.
A juíza Verna Thornton foi mais do que uma jurista, uma mente jurídica brilhante e dedicada funcionária pública. Foi também uma amiga boa e leal.
Çok yetenekli bir kadın olduğun açık bazı yeteneklerin maalesef ki küçümsenmiş.
Bem... Claramente és uma mulher de muitas qualidades, algumas das quais eu lamento ter substimado.
Ama şimdi babamın gerçekten yetenekli olma ihtimali var.
Mas agora há uma hipótese de o meu pai ter talento a sério.
Hayatta kalma konusunda yetenekli.
É um bom mentiroso. Habilidade de sobrevivência.
İngiltere'de bizim de bilardo dediğimiz bir oyun var. Birçok açıdan benzer. Sadece biraz daha yetenekli ve iyi tuşeli olman gerekir.
No meu país temos um jogo chamado Snooker, é muito parecido com esse, apenas requer mais habilidade e delicadeza.
Çok yetenekli bir dolandırıcısın sen.
É um vigarista muito talentoso.
Yetenekli mi?
Você percebe a força dela?
Bu, % 20 daha yetenekli olduğum anlamına mı gelir?
Isso significa que tenho mais 20 por cento de talento?
İnanılmaz yetenekli.
Ela é incrivelmente talentosa.
Büyü gücüm eskisi gibi değil ve hiçbir zaman senin kadar yetenekli olamadım bu yüzden büyüyü yapan sen olacaksın.
A minha magia está um pouco enferrujada, e nunca fui tão talentoso como tu, é por isso que vais ser tu a lançar o feitiço.
Bu konuda yetenekli değilim.
Não é o meu ponto forte.
Zengin, yetenekli, yakışıklı.
Rico, talentoso e bem-parecido.
İşini bırakması için cesaretlendirdiğim çok yetenekli bir stilist arkadaşım var ve şey, onun yeni bir işe ihtiyacı var.
Tenho um amigo que é um estilista muito talentoso o qual acabei de encorajar a deixar o trabalho e, bem, ele preciso de um novo.
O harika ve yetenekli biri.
Ele é um tipo fantástico e muito talentoso.
Sadece bu şirketin yönetimine yardım etme konusunda yetenekli değil bir bar kavgasında da arkanızı kollar.
Ele não é apenas capaz de guiar esta companhia, mas também em ajudar numa briga de bar.
Düşmanımız hem güçlü, hem yetenekli.
O nosso inimigo é forte e hábil.
Neden bitti ki? Barbosa ve en yakın adamları öldü. - Javier genç ve yetenekli.
O Barbosa e os mais próximos dele morreram, ele é jovem e talentoso...
Sampson oldukça yetenekli bir oyuncuymuş.
O Sampson é um jogador muito hábil.
Yetenekli Bay Drewe için de yeni bir iş olur.
Outro trabalho para o maravilhoso Sr. Drewe.
Bence gayet yetenekli zaten.
Acho que ele é bastante maravilhoso.
Seni bir asistana ihtiyaç duyduğum ve bu iş için yetenekli göründüğün için işe aldım.
Contratei-a porque preciso de uma assistente e porque parece ter um dom para o trabalho.
Sadece güzel değil, aynı zamanda yetenekli de.
Além de ser linda, é talentosa.
Ayrıca bir sözde ortaklık varsa eminim ki en yetenekli dedektiflerim Lord Corcoran ve Dük McSavage gerçek kanıtları bulup ispatlayacaklrdır...
Além disso, se esse tal parceiro existir, certamente os meus detectives mais capazes, Lorde Corcoran, e Duque McSavage, vão regressar com evidencias para provar isso.
- Bu adam cidden yetenekli.
- Uau! Este tipo sabe mexer-se!
Bedeviler her zaman yetenekli avcılar olmuşlardır.
Os Beduínos sempre foram caçadores hábeis.
Çok yetenekli olduğundan eminim.
Aposto que és muito talentosa.
Evde bebeğimize bakacağımı söylemiştim biliyorum, ama çok yetenekli pek çok dadı var elimde.
Prometi ficar em casa. Mas sei de uma boa ama.
Büyük bir eyaletin, büyük işlerini yönetmek için yetenekli bir yönetici.
Tu corrias por fora, tinhas conhecimento, tinhas lidado com problemas num estado grande...
Sana erişebildiğine göre oldukça yetenekli biri olmalı.
Deve ser alguém talentoso para chegar até ti.
O yetenekli bir iz sürücüydü.
Ela era uma óptima investigadora.
Yetenekli bir araştırmacı.
- É uma pesquisadora talentosa.
Pek çok açıdan oldukça yetenekli olduğunu gösterdin.
Provaste o teu talento de muitas maneiras.
Güzel ve yetenekli.
Linda e talentosa.