Yiyeceğim translate Portuguese
1,747 parallel translation
- Kesin yargıda bulunmak istemiyorum ama sanırım salı günleri yiyeceğim hamburger bu olabilir.
- A sério? - Não quero exagerar, mas acho que pode estar aqui o meu novo hambúrguer de terça-feira.
Seni yiyeceğim!
Eu estava à tua espera.
Bu sefer gerçekten kafayı yiyeceğim.
Só estou mesmo muito apavorada com este caso.
Biraz et yiyeceğim, biraz da şarap içip gideceğim.
Comerei alguma carne, beberei vinho e ir-me-ei...
Evet, Frank'in oraya gidip bir şeyler yiyeceğim.
Sim, vou passar no Frank's para arranjar algo para comer.
Ben Sunmi ile yiyeceğim.
Vou com a Sunmi.
Ne halt yiyeceğim şimdi?
Que raios vou fazer?
Ben gidip biraz puding yiyeceğim.
Acho que vou comer pudim.
Onları yiyeceğim ben, kaybetmeyeceğim.
Não vou fazer isso, porque não vou perdê-los.
Bu hiç önemli değil, çünkü Whitley ile yemek yiyeceğim.
Não interessa muito porque vou almoçar com o Whitley.
Sadece bacaklarını yiyeceğim, böylece efendin dövüşe katılamayacak.
Apenas como as tuas patas. Assim, o teu dono não poderá participar no torneio.
Ben gidip bir şeyler yiyeceğim.
Bem, vou ver se caço uma alface.
"Gün gelecek, misafir olsa bile yemeğimi masada yiyeceğim."
" Amanhã, irei sentar-me à mesa quando a companhia chegar.
Tavuk yiyeceğim baba.
Vou comer frango, Pai.
Ben patates püresi yiyeceğim.
Eu já chego às batatas.
- Şu anda canlı yayındayız, Simon. - Kafayı yiyeceğim.
- Estamos em directo, Simon.
- Seni yiyeceğim.
Vou-te comer agora!
Hayır. Gidip çadırımda bir kaç çörek yiyeceğim.
Tenho uns donuts na tenda.
Bu benim hayatımda yiyeceğim en iyi yemek.
Esta é a melhor refeição que hei-de ter.
O bücürü akşam yemeğinde yiyeceğim.
Vou papá-lo ao jantar.
Ama çok kalmadı. Sonra evime gidip yemeğimi yiyeceğim.
Por exemplo, na minha casa faço o que quero.
"Benim yiyeceğim o, senin değil." Ama ailen ya, paylaşman gerek.
"É minha, não é tua." Mas como és da família tens de a partilhar.
Sen yemek için çok güzelsin. Sanırım seni yiyeceğim.
"Ei, tu és muito bonita para comer." "Eu acho que te vou comer."
Onları söküp bir güzel yiyeceğim.
Que eu vou comer e mastigar!
Oh, evet, onu yiyeceğim.
Como de certeza.
Senin evinde ne bok yiyeceğim?
Que caraças é que faço na tua casa?
Tanrı ve ben, ayrılmam. - p eğer tatlı gibi ikram edersen yiyeceğim.
Deus e eu não dos damos muito bem. Mas se me ofereceres um doce eu como.
Burada yiyeceğim için çok heyecanlıyım.
Estou tão excitada por comer aqui.
Galiba her şeye rağmen gidip buğday filizi yiyeceğim.
Afinal, parece que vou procurar o sumo de erva de trigo.
Aslında birlikte domuz pirzolası yiyeceğim bir tip değildi.
Não é do tipo com quem partilhasse as minhas costeletas, mas...
Kızartma tavuk filetosu yiyeceğim. Yanında da yeşil fasulye olsun.
Bom, deixa-me ver, quero bife de frango com feijão verde.
Sıkıntıdan kafayı yiyeceğim.
Estou cheio dessa minha vida.
Her zaman tek başına eğlenemezsin. Çabucak yiyeceğim. Sonra toplantıya.
Bom, divirta-se sozinho, comerei rápido e continuarei com a conta Coleman.
Sana yemin ederim olmazsa şapkamı yiyeceğim!
Ou eu como o meu chapéu.
Seni yiyeceğim.
Eu vou-te devorar!
Ne yani, Steven Glanzberg gibi burada oturup tatlımı tek başıma mı yiyeceğim?
Vou ficar aqui a comer a sobremesa sozinho armado em Steven Glanzberg?
Söz veriyorum, yiyeceğim.
Deixe-a aqui e eu prometo, eu só...
Kafayı yiyeceğim çocuklar.
Estou a dar em doida.
Seni kahvaltı niyetine yiyeceğim.
- Não resistas, pá.
Bütün gün boyunca ne bok yiyeceğim?
Que diabo vou eu fazer o dia todo?
Ceza yiyeceğim!
Vamos ser multadas.
Hepinizi yiyeceğim!
Vou comer-te inteiro!
Kafayı yiyeceğim.
Estou a passar-me, sabem?
Meslektaşımla yemek yiyeceğim.
Vim almoçar com um colega.
Bir daha konuşursan, seni yiyeceğim.
Se falas de novo, como-te.
Bu akşam onlarla yemek yiyeceğim.
Eu jantarei com elas hoje à noite.
Jaime ve yeni erkek arkadaşıyla yemek yiyeceğim görüşmeye başladıklarından beri onlarla hiç görüşmedim.
Vou ter um jantar com a Jaime e o seu novo namorado, e não a vejo desde de que eles se juntaram.
- Yiyeceğim.
- Vou comê-los.
"Artık hep suşi yiyeceğim."
"Agora como sushi a toda a hora".
Eğer beni tutmazsan bütün hepsini ben yiyeceğim.
Se não me impedires, vou comer tudo isto sozinho.
Sadece- - Kafayı yiyeceğim ya!
Podemos... Estou a dar em doido.