English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yonetim

Yonetim translate Portuguese

3,597 parallel translation
Tam puan alsan iyi edersin yönetim çok kızmış.
E é bom que se saia bem ; eles estão bastante zangados.
- Bu yönetim bizi açlıktan kıracak.
Esta administração vai matar-nos de fome.
Yönetim, Çin erzak gemisinin önünü kesmek için bir destroyer gönderdi.
A administração enviou um destroyer para interceptar o navio chinês.
Adam Marlborough'un yönetim kurulunda.
Ele está no Conselho em Marlborough.
Credit Mobilier Yönetim Kurulu ve Demiryolu Müsteşarlığı şantiye müdürü pozisyonunu geçen ay doldurdu.
A direcção do Credit Mobilier e o subsecretário dos caminhos de ferro já preencheram a vaga de Engenheiro-Chefe o mês passado. Tentei responder ao seu telegrama.
Yönetim kurulu seni onaylamaz.
A direcção não te vai aceitar.
Yönetim Kurulu beni bekliyor. Elam Ferguson.
Elam Ferguson.
Yönetim ekibimiz... sağlamdır.
A nossa equipa de gestão é... robusta.
Elise vakfın yönetim kurulundaki koltuğunu asker evindeki papaza bırakmış.
A Elise delegou o seu lugar na direcção ao capelão do lar dos soldados.
Curtis'i vakfın yönetim kurulunda istemiyordun.
Não queria o Curtis no conselho da fundação.
Bölgesel Yönetim ve Lojiktik Amir Yöneticisi.
Supervisor de zona responsável por logística e operações.
Gelişimsel Yönetim Koordinatörü.
Coordenador de desenvolvimento de operações...
Red ve işlerini yönetim şekli hakkında.
É acerca da Red e do modo como conduz os seus negócios.
Fakat kâr amacı güden veya gütmeyen bir kuruluşla birleşebilirsiniz başta hastanenin sahibi onlar olur. Sonra beşiniz kendi yönetim şirketinizi kurarsınız ve bu şirket bu kuruluş tarafından istihdam edilir.
Mas podem unir-se a uma empresa com ou sem fins lucrativos, que era a proprietária no papel, e vocês criavam a vossa própria empresa de gestão, que era contratada por essa fundação.
Yönetim kuruluna benzer bir şekilde günlük faaliyetlerin başında olursunuz.
Basicamente iam administrar o dia-a-dia do Hospital, como faz um conselho de directores.
2 gün içinde veraset için yönetim kurulu toplantısı var. Bütün bölgesel patronlar katılacak.
Vai haver uma reunião de sucessão daqui a dois dias, vêm todos os chefes regionais.
O halde bu ay bir yönetim kurulu toplantısı düzenleyip oylayalım.
Vamos convocar uma reunião de conselho este mês e votar.
Tamam bu iş ayarlandı o zaman. Önümüzdeki hafta yönetim kurulunu toplayıp bir varis belirleyeceğiz.
Está bem, está resolvido então, vamos convocar uma reunião de conselho para a semana e nomear um sucessor.
Yönetim kurulu toplantısına kadar o ihtiyar bunakların üzerinde dur.
Fica de olho nesses senis até à reunião de conselho.
Yeni bir yönetim kurulu toplantısı ayarlandı.
Foi convocada uma nova reunião de conselho.
Özellikle de üst yönetim kademesi, polisler ve Goldmoon bordrosundaki diğer takım elbiseliler.
Principalmente os chefões, polícia, e outros fatinhos na folha de pagamentos da Goldmoon.
Yönetim kurulu toplantısı bugün mü?
Hoje é a reunião do conselho?
Yönetim Kurulu'yla inatlaşmaya karar vermeseydin hafif bir ceza alacaktın Karev.
Não era nada, Karev, até desrespeitar o Conselho.
Devam edin. Yönetim kurulunu biz oluşturacağız. En büyük hissedar olarak siz de- -
Vamos comprometer-nos com a administração, e consigo como accionista, podemos...
Paranın çoğunu dernek vereceğinden yönetim kurulunuzun başında bizin seçeceğimiz bir temsilcinin bulunmasını istiyoruz.
Já que a Fundação vai investir a maior parte do dinheiro, gostávamos que um representante da nossa escolha tenha um lugar no Conselho de Directores.
Amerikan yönetim biçimine inanıyor musunuz?
Acredita no sistema de governo americano?
İki bilim adamı, üç yönetim görevlisi, iki destek elemanı.
Dois cientistas, três executivos, dois elementos de apoio.
Üst Yönetim ve Toplu Temizlik tekerrür ediyormuş gibi.
É como Oversight e a Clean Sweep outra vez.
Eğer Üst Yönetim'den öğrendiğimiz bir şey varsa, o da herkesin bir zayıf noktasının olduğudur.
Se há alguma coisa que aprendemos com a Oversight, é que todos têm uma fraqueza.
Yönetim bütün su tesisatını mine ile doldurdu.
Os de cá estão cheios de verbena do abastecimento de água da cidade.
Whitmore Müzesi'nin yönetim kurulunda.
Ele está no conselho do Museu Whitmore.
Vakfın yönetim kurulundasın, değil mi?
Está na bancada da caridade, certo?
Artık pis işlerini özel kulüpler ve yönetim kurulu aracılığıyla yapıyorlar.
Agora fazem o trabalho sujo em clubes privados e salas de reuniões.
Korumalı bölgelerde yakından yönetim... bazı Afrika türlerinin tek geleceği olabilir.
Uma gestão intensiva dentro de uma área protegida pode representar o único futuro para muitas espécies africanas.
Devlet ve yönetim ekibi... buraları eski haline getirmek için söz verdi.
O governo e a equipa de gestão comprometeram-se a planear e a restaurar a terra como era antes.
Söylemiştim! Yönetim kuruluna hesap veriyorum!
Eu disse-lhe, tenho que responder ao conselho de administração!
Bölgesel kaynak yönetim ofisinin yetkisi altında.
Na verdade, é posse exclusiva do governo provincial
Üst Yönetim, Bölüm için bir miktar gizli bütçe koparmayı başarmıştı.
A Oversight cedia pequenas verbas para a Division.
Yönetim bütçemizi nasıl sağlıyoruz peki?
Como é que temos um orçamento para as operações?
Sıkı bir yönetim yapıyordun. - Evet.
Tem sempre tudo controlado.
Yönetim becerilerinin, iyi olmadığını kabul ediyorum ama çekicilikleri var.
Admito que a nova gerência não é muito eficiente, mas acho-os fascinantes.
Doğru ama yönetim bunu istedi.
É verdade, mas o conselho queria que eu...
Sadece üst yönetim biliyor.
É altamente confidencial.
Okul yönetim kurulu, bölge ortaokullarından beden eğitimi dersinin kaldırılmasını kabul etmiş sadece.
O conselho escolar apenas votou para tirar as aulas de ginástica do ensino obrigatório.
Şimdi, okul yönetim kurulu gelecek hafta nerede toplanacak dersin?
Onde achas que o conselho escolar vai encontrar-se agora?
Ve tüm okul yönetim kurulu bombayı bulduğumuz duvar boyunca oturuyor olacak.
O conselho irá sentar-se lá, perto de onde a bomba foi colocada.
Conrad vali olmaya aday olduğuna göre Grayson Global'ın yönetim kurulundaki sandalyesini boşaltmaya zorlanacak... bu da demek oluyor ki Daniel'e yaklaşabilir ve sonunda Helen Crowley'den kurtulabilirsin.
Agora que Conrad está a concorrer para governador, vai ser obrigado a deixar o cargo dele na administração da Grayson Global, o que significa que tu podes ficar mais próximo do Daniel e finalmente livrares-te da Helen Crowley.
C.E.O. olduğun zaman bana, yönetim kurulunda boşalacak bir sandalye için beni aklında tutacağını söylemiştin.
Quando te tornaste C.E.O., disseste-me que irias manter-me informado sobre o improvável caso de um lugar vago no teu conselho de administração.
Yönetim kurulunun sana baskı yaptığını biliyorum.
Sei que és pressionada pelo conselho.
Yönetim kurulu üyeleri yarın akşamüstü oylama yapıp onu ahlak şartı uyarınca kovup kovmayacaklarına karar verecekler.
O conselho vai votar amanhã, se a despede sob a cláusula de moralidade. A sua vida está a desmoronar-se.
Yönetim kurulu toplantısı saat 5'te.
Este contrato é muito fechado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]