Yucatan translate Portuguese
48 parallel translation
Yucatan'da balıkçılık yapan bir kuzeni varmış. - Onun da bir teknesi varmış.
Ele tem um primo em Yucatàn, um pescador e ele tem uma lancha.
Yani Yucatan'a gidip arabayı satacağız... kendimize dalgıç kıyafetleri alacağız... ve hop diye Cortes'in servetine konacağız.
Podemos dirigir até Yucatàn, vender o carro là... comprar equipamento de mergulho e... ficamos milionários.
Ama olsun, Yucatan'ı bir düşünsene!
Mas mesmo assim... Yucatàn!
Yucatan'daki büyük Maya şehirleri gibi değil.
Não há nada como as grandes cidades Maias do Iucatão.
Niye? Patty ve Selma bu akşam, Yucatan seyahatlerinin slaytlarını, göstermek için bize geliyorlar.
A Patty e a Selma vêm cá mostrar-nos os slides... da viagem ao Yucatan.
Tüm Yucatan'ı buradan yaratmış.
Criou o Yucatan inteiro aqui mesmo.
Sirkte çalışırken Yucatan'ı dolaştım. Kırbacımla eğitimli maymunların düşen kirpiklerini topluyordum.
Viajei pelos Yucatan com o circo, arrancando cílios postiços de macacos treinados com meu chicote,
Maya'ların hayatı hakkında bilgilerimizin önemli bir bölümü 1549 yılında Yukatan'dan gelen Franciscan-Diego de Landa adında bir keşişin yazdıklarından gelmektedir.
A maior parte do conhecimento que temos da antiga vida Maya provém dos escritos de Franciscan-Diego de Landa - um monge que veio para o Yucatan em 1549.
Taş yapıtlar ve ayrıca çömlekler üzerinde yazıtlarını bulduk. Aynı Yukatan bölgesinde bulduğumuz bu tabak üzerinde gördüğün gibi.
Encontramos escritas nos seus monumentos de pedra e na cerâmica assim como nesta placa encontrada na área do Yucatan.
Bir haftalığına Yucatán'a tatile gidiyorum.
Vou passar uma semana em Yucatan.
Uh, Yucatan'da bir kazıda.
Uh, uma escavação no Yucatão.
Meksika'nın Yucatan Yarımadası'nda nehir, göl ya da akarsu yoktur. Mayalar su ihtiyaçlarını obruklardan mağaraların su basmış girişlerinden karşılamışlardır.
A península de Yucatan no México não dispõem de rios, lagos ou ribeiros, por causa disso os Maias dependiam dos cenotes, entradas inundadas para as cavernas cheias de água.
Bu sular olmasaydı, Yucatan'ın ormanları böyle verimli yetişemezdi.
Sem esta água a floresta Yucatan não poderia crescer de forma tão luxuriante.
Bugüne dek Yucatan'daki yeraltı suyu galerilerinin 550 kilometreden fazlasının haritası çıkarılabildi. Ama yeraltındaki bu su dünyasının gerçek boyutu hala bilinmiyor.
Até agora, mais de 560 km de galerias subaquáticas em Yucatan foram mapeadas, mas ainda assim ninguém sabe a verdadeira dimensão deste mundo aquático subterrâneo.
Yucatan Peninsula'da... Cancun'un yakınında, efsanevi Cibola kentinin olduğu yeri... Gösteren bir haritadır.
É um mapa que mostra a localização das sete cidades imaginárias de Fibra, próximo de Cancún, na península do Yucatán.
Yucatan, Meksika Ansel Adams'ı değil, Briggs.
O Ansel Adams não, Briggs.
Yucatan seyrinizle ilgili yazılarınızı okuduk.
Lemos sobre as suas expedições ao Iucatão.
Burası Yucatan'a bin fark atar.
Isto ultrapassa de longe o Iucatão.
Meksika'nın Yucatan Yarımadası'nda nehir, göl ya da akarsu yoktur. Mayalar su ihtiyaçlarını obruklardan mağaraların su basmış girişlerinden karşılamışlardır.
A península Mexicana de Yucatan não tem rios, lagos ou córregos, desse modo os Maias dependiam dos cenotes : poços cavernosos inundados de água.
Bu sular olmasaydı, Yucatan'ın ormanları böyle verimli yetişemezdi.
Sem esta água a floresta de Yucatan não poderia ter crescido tão luxuriosamente.
Bugüne dek Yucatan'daki yeraltı suyu galerilerinin 550 kilometreden fazlasının haritası çıkarılabildi. Ama yeraltındaki bu su dünyasının gerçek boyutu hala bilinmiyor.
Até hoje, mais de 560 Km de galerias subterrâneas em Yucatan foram mapeadas, porém ninguém ainda sabe a verdadeira extensão desse mundo aquático subterrâneo.
Burada, Meksika'nın Yucatan Peninsula bölgesinde okyanustan uzakta orman, kesintisiz yüzlerce kilometre uzanıyor. Ancak arada bir buna benzer garip kaya yığınlarına denk geliyorsunuz.
Um pouco para o interior, aqui na península do Iucatão, a floresta estende-se intacta por centenas de quilómetros, mas aqui e ali tropeçamos num estranho monte de pedras como estas.
Bilmiyorum ama burası güvenli değil..... dünyanın çevresindeki bozulan fay hattı binlerce evi, okulu yok ediyor... Uzatem Peninsula'daki Chichen-Itza, sıcaklık normal değerlere düştü
Os tremores de terra ocorreram por toda a parte destruindo milhares de casas, escolas... Em Chichen-Itzah, na península de Yucatan, as temperaturas baixaram drasticamente e enquanto a neve cai sobre as antigas ruínas Maias...
Meksika'daki Yucatan yarımadasını çevreleyen sular yelken balıkları için bereketli bir avlanma bölgesidir.
As águas ao largo da península do Iucatão, no México, são ricas em alimento para agulhões.
Meksika Yucatan'daki bir volkanik patlama ile harap oldu.
O México foi devastado por uma erupção vulcânica em yucatan.
Bu da Yucatan'dan Stonehenge'e bir düz çizgi.
É uma linha directa do Yucatan a Stonehenge.
10 yıl önce Meksika'daki Yucatan'da tanışmıştık.
Conhecemo-nos no Yucatan, no México há uma década.
Evet. Körfez ve Reynosa kartelleri Yucatan'dan epey uyuşturucu kaçırır.
Os cartéis Golfo e Reynosa traficam muitas drogas no estado de Yucatan.
Yucatan'a uğrarsanız bana haber verin.
Se forem a Yucatan, liguem-me.
Yoksa Yucatan'ı yok eden meteor gibi büyük bir iz mi bırakacak?
O Homer vai conseguir? Ou vai deixar uma cratera do tamanho da que destruiu a península Yucatan?
Adams Morgan Caddesi'nde yeni açılan Meksika restoranı bulunuyor.
Há um restaurante Yucatan, recém inaugurado, na Adams Morgan.
Öğrendiğime göre birkaç yüzyıl Dünya'da sürüklendikten sonra Yucatan'da gömülü kaldığını duydum.
Soube que foi enterrado no Iucatão depois de ser arrastado pela Terra algumas centenas de anos.
Kartel, Yucatan yarımadasında bir yerde gizli bir sığınaktan ihraç edilmiş.
O cartel está num reduto secreto algures na península de Yucatán.
Arkana ancak uzaklaştıklarında dönebilirdin.
O mais longe que chegaram foi a Yucatán.
Kerry ve Vivante, Yucatân'a gitmek için bir uçağa binmişler düşündüm de, burada hiçbir şey yapmadan oturacağımıza onlarla takılabiliriz.
A Kerry e o Vivante, apanharam um avião para o Yucatán e pensei em irmos ter com eles em vez de andarmos a navegar sem fazer nada.
Ya da Kerry ve Vivante'yle Yucatân'da bir ay.
Ou um mês com a Kerry e o Vivante em Yucatán?
- Teşekkürler.
Lemos sobre alguns das suas expedições no Yucatán.
Ben Yucatán'danım.
Eu sou do Yucatán.
Ya da Meksika'daki hamile kadınlar için Panço dikiyordur?
Ou a fazer ponchos para as grávidas do Yucatán.
Kerry ve Vivante, Yucatân'a gitmek için bir uçağa binmişler düşündüm de, burada hiçbir şey yapmadan oturacağımıza onlarla takılabiliriz.
A Kerry e o Vivante pegaram um avião para o Yucatán e pensei em nos reunir com eles em vez de ficar navegando sem fazer nada.
Güzel düşünce ama bu polen, sadece Yucatán Peninsula'nın ovalarında yetişiyor.
Bem visto, mas este pólen é de uma espécie de cabaça que só cresce nos vales da Península do Iucatão.
Son birkaç günde Yucatán'da bulunmadıysa hâlâ üzerinde polen bulunması pek de olası değil.
E é pouco provável que ainda tivesse vestígios do pólen nele, a menos que tenha estado no Iucatão nos últimos dias.
Son birkaç günde Yucatán ovalarından New York bölgesine kaç tane Mayalı uçmuş olabilir ki?
Quantos maias é que podem ter vindo do Iucatão para Nova Iorque nos últimos dias?
Meleagris ocellata sadece Yucatán Yarımadası'nda yaşar.
- Sim. O peru-ocelado. Vive apenas na península do Iucatão.
Joe, Yucatán örümcek maymununa benziyorsun.
Joe, pareces um macaco-aranha do Iucatã.
Şafakta kalkacak bir uçak var.
Há um avião que vai para Yucatán de madrugada.
_
YUCATÁN - MÉXICO