Yugoslavya translate Portuguese
137 parallel translation
Ardından, Yugoslavya'ya göç ettim. Orası da işgale uğrayınca bu kez İtalya'ya kaçtım çünkü Gestapo peşimdeydi.
Depois fui para a Jugoslávia, e quando se deu a invasão fugi para Itália, porque a Gestapo andava atrás de mim.
Burada, Avrupa'da, eski Yugoslavya'da.
Estão aqui,'do lado de casa'dentro da Europa, na antiga Yugoslávia.
Yugoslavya'ya turist rehberi olarak gideceğim. Orada bir...
Estou encarregue de uma viagem ã Jugoslávia.
Yugoslavya ve Trieste arasında sınırı geçmek için yardıma ihtiyacım olacak.
Preciso de ajuda para atravessar a fronteira entre a Jugoslávia e Trieste.
- Uzun zamandır mı Yugoslavya'dasın?
- Está há muito na Jugoslávia?
Yugoslavya sınırı - Trieste Sene 1941
Trieste na fronteira da Yugoslavia Ano 1941.
Yugoslavya'nın Ana Kraliçesine yapacağınız gezi iptal oldu, korkarım!
Sua visita à rainha mãe da Yugoslavia temo que tenha que ser cancelada.
Ama Yugoslavya sınırlarına birlik yığdığı bildirildi.
Mas existem notícias de massivas tropas na fronteira com a Yugoslávia.
Affedersiniz, Teminki sohbetinize istemeden kulak Misafiri oldum, Sanırım Bayan Millett Yugoslavya'ya gitmeli
Perdoe-me, não pude deixar de ouvir sua conversa a pouco. Eu penso que a Sra. Millett irá á Yugoslávia.
Yugoslavya'da beni mi duydunuz?
E você ouviu falar de mim na Yugoslávia?
Üzgünüm, Ama Yugoslavya sınırı çok yakında ve havlayan köpeğiniz beni tanıyan bir beyefendi tarafından duyulursa, Muhtemelen beni vurur
Lamento, mas a fronteira Yugoslava está muito perto e se o cão latir poderá ser ouvido por determinados cavalheiros que se me reconhecerem, provavelmente atirarão em mim.
- Yugoslavya sınırlarının ötesine bile mi?
- Nem para passarmos a fronteira Yugoslava? - Certamente não.
Muhteşem Bayan Millett bir Yugoslavya hapishanesinde?
A fabulosa Mrs. Millet em uma cadeia da Yugoslávia?
- Yugoslavya'da mıyız?
- Estamos na Yugoslávia? - Sim, sim.
O burada, Yugoslavya'da
Ele está aqui na Yugoslávia.
Méliès şeyi çekiyordu... Yugoslavya kralının Başkan Fellieres'i ziyaretini çekiyordu.
Méliés filmava... filmava a visita do rei da Jugoslávia ao Presidente Félliéres.
O kamyonlar her yere gidebilir. Roma, hatta Yugoslavya.
Os camiões podem ir para Roma ou até para a Jugoslávia.
Şimdi Yugoslavya ve Yunanistan üzerinden Almanya'ya saldırı ihtimali doğmuştu.
Parecia agora haver a possibilidade de atingir o grande exército alemão através da Jugoslávia e da Grécia.
Müttefiklere katılan Yugoslavya da.
Tal como a Jugoslávia, que se unira aos Aliados.
Keza Yugoslavya bir Alman uydu devleti görünümündeydi. Ancak İngiliz istihbaratınca desteklenen isyan hareketi sonrası Nazi kuklaları temizlenmişti.
Também a Iugoslávia parecia tornar-se um satélite da Alemanha, até que, encorajada pelos Serviços Secretos Britânicos uma ação popular em Belgrado, conseguiu expulsar os nazistas.
Anlaşmanın akabinde Hitler, Yugoslavya'ya saldırdı.
Logo no dia seguinte, Hitler atacou a Iugoslávia.
Köyler ve şehirler aynı Polonya, Fransa, Rusya, Yugoslavya ve Yunanistan'da olduğu gibi yanıp kül olmuştu.
Cidades e aldeias a arder, como as cidades e aldeias da Polónia, da França, da Rússia, da Jugoslávia e da Grécia tinham ardido.
Güneyde Ukrayna özgürlüğüne kavuşmuştu. Romanya teslim olmuş Bulgaristan istilâ edilmiş Yunanistan koparılmış ve Yugoslavya'da, Tito'nun partizanlarıyla bağlantı tesis edilmişti.
A sul, a Ucrânia foi libertada, a Roménia capitulou, a Bulgária foi invadida, a Grécia isolada e na Jugoslávia houve uma associação com os guerrilheiros de Tito.
Ve işgâl altındaki Avrupa'da, kavganın hiç bitmediği Yugoslavya'da bir buçuk milyondan fazla Yugoslav hayatını kaybetti.
E na Europa ocupada, morreram mais de 1,5 milhão de Iugoslavos por um país que nunca deixou de lutar.
- Yugoslavya.
- Na IugosIávia.
Birleşik Devletlerde San Andreas Fay hattı boyunca, Yugoslavya ve Güney Fransa'da da büyük depremlere yol açarak, çok ciddi can ve mal kayıplarına yol açtı.
A quebra na gravidade, os tremores de terra nos Estados Unidos, na falha de Santo André, bem como na Jugoslávia e no Sul da França, causou muitas perdas de vidas e bens.
Yugoslavya.
Lugoslávia.
Yugoslavya'ya gideceğim.
Vou para a Iugoslávia.
Fransa ve Yugoslavya'da yaşamış senin gibi biri için bu garip değil mi?
Não é estranho alguém como você... passar muitos anos na França e na Iugoslávia?
Aslında Yugoslavya'da doğdum, ama her neyse.
- Eu nasci na Jugoslávia, - mas porque não?
Yugoslavya, Dalmaçya'nın Yugoslavlara ait olduğunu söyledi :
Os Sérvios tomariam a Dalmácia mas nós estamos atentos...
Yugoslavya'da iyi irtibatları var.
Ele tem bons contactos na Iugoslávia.
Odell'in kuzenlerinden biri geçen yıl Yugoslavya'da tarlanın ortasında bir kulübede yıkanmak zorunda kalmış.
Uma prima do Odell foi à Jugoslávia, e teve que tomar banho no campo.
Machievic. Yugoslavya'dan Machievic liderliği aldı ama tutamıyor.
E temos Blankievic da Jugoslávia a tomar o comando ; mas também não se aguenta.
Yugoslavya.
- Da Jugoslávia.
Sen ve sevgili Perhan'ın, Yugoslavya'da çürüyün, tamam mı?
Você e o seu Perhan podem ficar aqui na Jugoslávia.
İkinci Dünya Savaşında Romanya'da, Yunanistan'da, Yugoslavya'da bulundum.
Na 2ª Grande Guerra estive na Roménia, na Grécia, na Jugoslávia.
Onu en son yakaladıklarında Arnavutlukla Yugoslavya arasındaydı. Yürüyerek eve gitmeye çalışıyordu.
Na última vez, foi preso na... fronteira entre a Albânia e a Jugoslávia quando tentava regressar a Itália a pé.
Son rahatsız durumlarda Yugoslavya'da.
E na Jugoslávia, recentemente.
Yugoslavya, Komutanım.
Da Jugoslávia, Herr Kommandant.
Irak'la, uluslararası teröristlerle, ya da Yugoslavya'daki gibi değil bu kez, meyve sineğiyle. Kaliforniya'yı yeni mekanı seçen potansiyel ölümcül bir böcekle.
Não com o Iraque, terroristas internacionais, ou com o que já foi a Iugoslávia... mas com o "medfly"... um inseto potencialmente devastador... que escolheu fazer da Califórnia seu novo lar.
Başkan yardımcısı ilişkileri güçlendirmekten bahsetti Yugoslavya ve...
O vice-presidente sublinhou a importância no aprofundamento de relacções entre os estados que formam a Yugoslávia...
Yugoslavya'nın Komunist Parti'si çok yaşasın!
Viva o Partido Comunista da Yugoslávia!
Yugoslavya elçiliğine göre.
Segundo a embaixada Yugoslava.
Eve gitmek istiyorum, Yugoslavya'ya.
Eu quero voltar p'ra casa, para a Yugoslávia.
Yugoslavya.
Yugoslávia.
Yugoslavya yok artık.
Já não há a Yugoslávia.
Ne demek istedi, artık Yugoslavya yok derken.
O que é que ele quer dizer com, já não existe Yugoslávia?
Yugoslavya da olmaz.
Ou a Jugoslávia.
Yugoslavya!
Yugoslavia.
Tito'nun gizli Yugoslavya formülü ile çakıştı.
Tito-Yugoslávia.