Yuvarlak translate Portuguese
1,269 parallel translation
Yuvarlak ve sert, damar yanması için.
Ali, branquinha, pronta a entrar na veia.
Bugün biraz daha az yuvarlak.
Hoje estão redondos.
- Yıldız Geçidi o... büyük yuvarlak... metal... bir obje enerji... çemberi...
- Voltar para onde? - Stargate é... um... grande objecto... redondo... metálico um anel... de energia...
Yuvarlak masanın en kutsal emanetini bozdun.
Violaste... a confiança mais sagrada da távola redonda.
Şu şeylerden ister misiniz? Şu yuvarlak şeylerden ister misiniz?
Querem uma destas coisas?
O yuvarlak masanın etrafında, dünyanın en cesur şövalyeleriyle nasıl bir araya geldiğini anlatan da oydu.
Como foi que ele organizou a Távola Redonda, e como conseguiu que os mais valentes cavaleiros do mundo se lá sentassem.
adam kadını görmek için girişe geldi, uzun ve narin bacaklarından onun kazağına doğru tırmanmandı ikisi de coşmaya başlamıştı, yuvarlak kavun gibi memeler. "
"Ele voltou-se mesmo a tempo de a ver entrar na sala, " com as suas longas pernas, " que subiam pela saia,
Yuvarlak Masa şövalyeleri olarak, öncelikli görevimiz diğer insanları düşünmektir.. ... kendimizi değil.
Como cavaleiros da távola redonda a obrigação é o povo e não nós própios.
Yuvarlak Masa'da onu bekliyor olacağımı söyleyin.
Digam-lhe que a receberei na távola redonda.
Bu tünel doğruca Yuvarlak Masa'ya çıkar.
Estes tuneis vão dar á távola redonda.
Bugünden sonra ikiniz de şövalye olarak Yuvarlak Masa'daki yerlerinizi alacaksınız.
Deste dia em diante ambos sentar-se-ão como cavaleiros da távola redonda.
Mücevher gibi yuvarlak kalçaların, usta ellerin işi.
"Os ligamentos de tuas coxas são como jóias, " obra de um artesão malicioso. "
Thomas, bir çift harika. ... altın elma gibi yuvarlak ve eşi benzeri olmayan cinsten.
Oh, Thomas, um par de globos, redondos e belos como maçãs.
Ne dolgunum ne de yuvarlak hatliyim.
Não sou grandona, nem sou "bem formada".
Şuraya gelen bir boru vardır. ve yuvarlak alan.
Ele tem sempre o tubo por aqui abaixo... e depois a área circular.
"Pekala, millet, şimdi hatırlayalım, ağızdan gelen bir boru var." "ve bu da yuvarlak alana kadar gider."
"Pronto, pessoal, agora lembrem-se, vocês têm o vosso tubo que vai pela boca abaixo... até à vossa área circular."
Gage, yuvarlak grafiğin Solitaire oyununa çok benziyor.
Gage. O teu diagrama parece mais o "solitário".
- Yuvarlak hesap, on dolar getir.
- Por que não arredonda para $ 10?
- Yuvarlak solucan.
- Lombrigas.
Yuvarlak içine alınmış olan nasıl?
E a que tem o círculo?
Küçük yuvarlak gözlemelerden istiyorsan, makinesini bulana kadar bekleyeceksin.
Se queres as waffles redondas, espera que encontre a chapa.
Küçük yuvarlak gözlemelerden istiyorum.
Quero as waffles redondas.
Büyük, yuvarlak, gri şey.
Grande, redonda e cinzenta coisa.
Hoş yuvarlak göğüsler ve sağlam, genç bir...
Bonitos peitos redondos e uma firme e jovem...
Bazen, bağrışmaların arasında tek duyabildiğiniz sert, yuvarlak sesler veya birisi nefes alıp püskürttüğünde ıslak boğulma...
Às vezes, tudo o que se conseguia ouvir eram os sons dos socos sobre a gritaria. Ou o engasgar quando alguém arfava e gritava...
Sıkı ve yuvarlak kalçalar.
Um rabo bem firme.
Yuvarlak mıydı, oval mi?
Eram redondos ou ovais?
Yuvarlak.
Redondos.
"Geniş dişli altıgen bir cıvata altında bulunan gazetede saat 16.00 yuvarlak içine alınmış."
"Jornal encontrado debaixo de uma cavilha sextavada com um círculo á volta das 16h."
Yuvarlak olanlar üste.
Os redondos ficam em cima.
Güzel ve yuvarlak bir rakam.
É um número redondo e simpático.
Hatta yuvarlak hesap, o kılıçlı çocuğu da kazanacak.
2 para 1 para juiz do baile. O mesmo dinheiro que aquele miudo se espeta com a espada até ao fim da noite.
Yuvarlak. Yuvarlağa bayılırım.
Gosto de um corpo roliço.
Senin gibi biriyle zaman geçirmek bir hataydı. Yuvarlak gözlü bir adamla zaman geçirmek büyük bir hataydı.
Perder o meu tempo com um xerife labrego com olhos de goraz e dois pés esquerdos.
Buna göre kadınının parlak, ilgili hayat dolu, yuvarlak hatlı ve...
De acordo com isto, ele gosta das mulheres brilhantes, simpáticas vivas, curvilíneas e- -
- Ve büyük yuvarlak masa. Evet doğru.
E uma grande távola redonda.
Biraz daha yuvarlak.
Mais redondo.
Yuvarlak meyveleri düşürmekten usandım.
Estou farto de me atrapalhar com a fruta redonda.
SHERRI YUVARLAK HATLI DEĞİLDİR.
SHERRI NÃO É "TODA BOA"
Yolun aşağısındaki depoya konmuş büyük, yuvarlak halkayı biliyor musun?
Conhece aquela coisa em forma de círculo grande que têm num armazém ao fundo da rua?
Büyük, yuvarlak birşey.
É uma coisa redonda grande.
Gracie yanılıyor muyum yoksa pantolonunda popon olmayan büyük yuvarlak bir şey mi var?
Gracie, estou enganado, ou há um objecto grande e redondo nas tuas calças que não é o teu rabo?
Yanardağların zirvelerine benzeyen yuvarlak kraterler vardı.
Havia crateras redondas, que pareciam vulcões.
Bu cidden büyük, yuvarlak bir oda.
Mas que grande quarto redondo!
Pist yuvarlak.
É uma pista circular.
Yuvarlak hesap, 145 metre iyi ipe ihtiyacımız var.
Arredondamos para 150 metros de bom cordame.
Modern sanatta kendime bir yer edindim LIFE dergisinin yuvarlak masasında, Tanrı aşkına.
Quando? Acabo de participar numa mesa redonda sobre a arte moderna organizada pela revista Life, bolas.
Şu azizlerin ne kadar yuvarlak suratları vardı hatırlıyor musun ve arka plan da ön planla aynı boyutlardaydı. - Perspektif.
Lembram-se de como aqueles santos tinham caras muito unidimensionais e de como os elementos estavam todos no mesmo plano?
ne, yuvarlak kavunlarmı?
Melões redondos o quê?
"Boru muydu yoksa yuvarlak alan mı?"
"Aquilo não era o tubo ou o circulo."
Yuvarlak grafikler gayet güzel olmuş.
Bons diagramas, pessoal.