English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yüzden

Yüzden translate Portuguese

95,006 parallel translation
Bu yüzden başına geldi bu.
Por isso é que isso te aconteceu.
O yüzden benim tercihim Sineklerin Tanrısı.
Por isso, estou mais inclinado para o Deus das Moscas.
İşte bu yüzden seninle evleniyorum.
Por isso vou casar contigo.
Sadece aşk şarkıları yazarım ve biraz zorlanıyorum, - o yüzden izin verirsen...
Eu só escrevo canções de amor e estou com problemas, por isso, se não te importas...
O yüzden, sana yardım edeyim.
E gostava de te ajudar.
İşte bu yüzden aramızdaki ilişki yürümedi.
Sabes que foi por isto que nós acabámos, certo?
- O yüzden Mike'ı asla terk etmem.
- Por isso nunca abandonaria o Mike.
Evet, o yüzden bunu bana kimin yaptığını bulmak için dört dakikada telefon açmalıyım!
É por isso que tenho de fazer um telefonema nos próximos quatro minutos para perceber quem me fez isto.
O yüzden deliliğine vereceğim.
Portanto, vou deixar a coisa como insanidade.
O yüzden çok üzgünüm ama bunu telafi etmeyi düşünüyorum.
E peço muita desculpa. Mas tenciono compensar-te.
- Bu yüzden bir şey yapmak istiyorum.
Fiz mais do que apenas estar "Por aqui"
Biraz saatte buradayım, Bu yüzden strateji konuşmalıyız.
Tento pouco tempo, portanto devíamos discutir estratégia.
Evet, zaten strateji konuştuk. Bu yüzden sizi yakalamak yeterlidir.
Já discutimos a estratégia, só temos de te pôr a par.
- Onu rahat bırakın. Senin gibi değil Seninkini al Ben yapıyorum, o yüzden...
- Deixa-a em paz, já não tens o teu.
Bu yüzden korkunun tadını çıkarabilirsiniz.
Para aproveitares o medo.
Bu yüzden gidip yeniden başvurmak için ona dilekçe verin.
Peçam-lhe mais uma dose. No caso de a Alice e eu...
Edison'un telefonla iletişimi keşfetmesi Oppenheimer'ın nükleer füzyonla çalışması ve DJ Kool Herc'in Sedgewick Bulvarı'na 2 tane plak çalar ve mikrofon kurduysa o yüzden yapıyorum.
Faço-o pela mesma razão que Edison criou o telefone e Oppenheimer a fissão nuclear e o DJ Kool Herc pôs duas mesas na Sedgewick Avenue no Bronx...
Akademik kariyer yapmak için kendime çok fazla özsaygım var. O yüzden ilk söylediğim saf dışı kalıyor.
Demasiado amor-próprio para ser académica.
Patronun yerin dibine batıyor. O yüzden Chuck'ın işini neden kendin bitirmeyip, kendin için puan kazanmıyorsun?
O seu patrão vai cair, porque não o derruba você e assim ganha pontos com a Justiça?
Giving Oath'ı bu yüzden kurdum.
Por isso fundei a "Giving Oath".
Bu yüzden de burada oturan kişi benim.
E por isso estou aqui.
O yüzden New Jersey'deki daha küçük şirketlere yönelsek daha mı iyi olur diye düşünüyordum.
Se calhar devíamos ir para empresas mais pequenas, talvez em Nova Jérsia.
Yargıç Wailand seni bekliyor olacak. O yüzden bugün bir kalleş gibi git.
O Juiz Wailand está à espera, ajam com cautela...
O yüzden gülümse ve keyfini çıkar.
Sorri, desfruta.
Ben de son derece ailemden gurur duyarım. O yüzden buradayım.
Eu também, por isso estou aqui.
O yüzden adına koyun pirzolası demişler.
Por isso, costeleta de borrego.
Bu yüzden de stajyerlerimi özenle seçiyorum.
Sou cuidadoso com os assistentes.
- O yüzden bu direnci aşacak çözüm aramaya başla.
Pensa em como combater essa resistência.
Dediğin gibi beni çocukluğumdan beri tanıyorsun. Bundan kaçınmaya çalıştığımı söylediğimde doğruyu söylediğimi biliyorsun o yüzden.
Conheces-me desde miúdo, sabes que estou a ser sincero quando digo que quero evitar.
İşte bu yüzden gelemezsin.
É por isso que não podes ir.
Bu bir nefret suçu. O yüzden nefretimizi gösterelim. Evet!
Não duvidem que isto foi um crime de ódio, por isso deixem-no sentir o nosso ódio!
Bu yüzden hiçbirinizim onun yanına yaklaşmasını istemiyorum.
É por isso que nenhum de vocês irá aproximar-se dela.
- Bu yüzden bizi dinlemelisin.
É por isso que tens de nos ouvir.
Dikkatimi bir şeylere vermeliydim ve bu yüzden ödülleri toplamaya başladım.
Precisava de um foco e comecei a receber recompensas.
Bu yüzden keşiş adayının armağanı bazen temizlenmek zorundadır.
Por vezes, o dom de um aprendiz deve ser purgado.
Bu yüzden işimi şansa bırakmıyorum.
E é por isso que não vou arriscar.
O, terapi için gelmemişti. O yüzden günleri planlı değildi.
Ela não veio a tratamento, então não temos registos.
Ancak sorun yaşıyor gibiydi bu yüzden ona yardım etmeyi denedim.
Mas estava com dificuldades, por isso tentei ajudar.
Bu yüzden yedi yaşındayken beni okula mı götürüyorsun?
É por isso que estás a levar-me à escola como se tivesse sete anos?
Sen canavarın karnındaydın, o yüzden...
Estiveste na barriga do monstro, por isso...
O yüzden kaliteli bir binchotan kullanmak istiyorum.
Por isso, preciso de um binchotan de qualidade.
Bu yüzden dağ sıçanı avlamayı yasakladılar.
Foi por isso que proibiram a caça de marmotas.
Belki de o yüzden yapılır.
Talvez seja por isso que o fazemos.
Herkesin elinin lezzeti farklıdır, o yüzden de farklı sonuçlar elde edersiniz.
A mão de cada um tem um sabor e, assim, o resultado é diferente.
Çocuklarımız, yaşlılarımız vardı o yüzden gitmek zorunda kaldık.
Tínhamos crianças e velhos portanto, tivemos de partir.
Sanırım bu yüzden... sıkıntı çekti.
E eu acho, que ela estava perturbada.
Biliyorum, bu yüzden ihtiyacım var gibi hissediyorum
Eu sei.
O yüzden git ne istiyorsan onu yap.
Vai!
Ki soktu da o yüzden hayır.
E assim foi.
Bu yüzden işte hepsi öldü.
Então eis o que sou.
- Bu yüzden buradayım.
Por isso estou aqui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]